BIG_TP
Bluesky Social Icon
Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

Kültürel tahribatı Bakan’a örneklerle anlattılar |

"Tarihi Birca Belek‘i AKP’li Atan ofis olarak kullanıyor"

Kültürel tahribatı Bakan’a örneklerle anlattılar |

DEM Parti milletvekilleri Kültür Bakanlığı’nı somut örneklerle eleştirdi. Bunlardan bazıları şöyle: Tarihi Birca Belek AKP’li Atan’ın özel bürosu olarak kullanılıyor. İlk Eser Programı’nda kriter Türkçe dili. Halk kütüphanelerindeki 25 milyon kitabın yüzde 0.08’i Kürtçe. Kiliseler ya ahıra ya depoya ya da camiye dönüştürüldü…

HABER MERKEZİ – AKP hükümetinin 2026 bütçe tasarısı üzerine Meclis’teki görüşmeler sürüyor. Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bugün Kültür ve Turizm Bakanlığı ve bağlı dairelerin bütçeleri ele alındı. Komisyon görüşmelerinde DEM Parti milletvekilleri de söz aldı.

DEM Partili Sabahat Erdoğan Sarıtaş, “Bölge illerine ayrılan pay yüzde 5’in bile altında” diyerek bakanlığın bütçe tasarısına tepki gösterdi.

“TARİHİ BIRCA BELEK AKP’Lİ ATAN’IN ÖZEL BÜROSU OLARAK KULLANILIYOR”

DEM Partili Beritan Güneş Altın ise, kültürel tahribatlara dikkat çekti. Bütçede halkların renklerinin, dillerinin, kültürlerinin daha da görünür kılınmasına dair bir kalem olmadığını ifade eden Beritan Güneş Altın, şunları söyledi:

דKültür politikalarınız şiddet gösterisine dönüşmüş durumda. Cizre’de bulunan Mala Dengbeja’ya gelelim. Tarihi milattan önceye dayanan bu merkez, yıllarca Kürt kültürünün merkezlerinden biriyken şu an kültürel faaliyetlerin engellendiği bir alana dönüşmüş durumda. Buna kültürel kırım demeyelim de ne diyelim? Başka bir yer: Birca Belek. Adını söylerken bile ürperiyorum şu an çünkü binlerce yıl ürettikleriyle tarihi değiştirmiş bu yapı şu an kültür çalışmaları için değil, müze için değil, bir şahsın özel ofisi olarak kullanılmakta. Yazıktır, günahtır, suçtur demek istiyorum. Evet, Birca Belek binlerce yılın tarihî mirası şu anda eski AKP Kadın Kolları Başkanı olan, şimdi de İçişleri Bakanlığından Müfettiş Yardımcısı olan Hatice Atan’ın özel bürosu olarak kullanılıyor.”

“İLK ESER PROGRAMI”NDA KRİTER TÜRKÇE

Kültür Bakanlığı’nın İlk Eser Programı hakkında da konuşan Beritan Güneş Altın, “Bakanlığınızın İlk Eser Programı’na dâhil olmak isteyenler için esas kriterin Türkçe olması olarak belirlenmesi ayrımcılık değil mi? Belki ilk eserini Kürtçe yazmak istiyor, belki Süryanice yazmak istiyor, belki Ermenice yazmak istiyor; bu ayrımcılığı peki nereye koyacağız?“ diye konuştu.

25 MİLYON KİTABIN YÜZDE 0,08’İ KÜRTÇE

Altın, Kültür Bakanlığı’nın ayrımcılık yaptığına bir örnek olarak halk kütüphanelerindeki kitaplara dikkat çekti. Altın, şunları söyledi:

דSayın Cumhurbaşkanı’nın yakın zamanlarda dünya rekoru olarak nitelendirdi ve ‘Halk kütüphanelerinde 25 milyon kitap var’ dediği halk kütüphanelerini size sorduk Sayın Başkan; ‘Bu 25 milyon kitap içerisinde ne kadar Kürtçe kitap var?’ dedik. Bize resmen asimilasyonun cevabını verdiniz. Çünkü 25 milyon kitap içerisindeki Kürtçe kitap sayısı yüzde 0,08. Biz bunu asimilasyon dışında açıklayamıyoruz.”

“BARAJLARLA BOĞMAK İSTEDİĞİNİZ KÜLTÜREL MİRAS VAR”

Beritan Güneş Altın, Kürt illerinde yapılan barajlarla tarihi ve kültürel yapının nasıl tahribata uğradığını da örneklerle anlattı. Atan şunları söyledi:

דBarajlarla sistematik bir şekilde boğmak istediğiniz bir kültürel miras ve bir tarih var ve siz bu yıkımın sorumlususunuz; tarihe hesap veremeyeceksiniz çünkü baraj yapıldıktan sonra sular altında kalan yerlerin yüzde 90’ından fazlası Kürtlerin yaşadığı ve tarihsel izler bıraktığı yerler. Daha vahimi, bu yerler Urfa ve Adıyaman arasında. Urfa bugün, dünya tarihini değiştiren merkezlerin olduğu bir yer ve siz, Urfa ve Adıyaman arasındaki bu fiziki yakınlığı bile gözetseydiniz oraya kurulan barajların dünya tarihini nasıl boğmak istediğini, nasıl insanlık suçu işlediğini bir kez daha anlardınız ve tanıklık ederdiniz.”

“TÜM DİLLERİN, KİMLİKLERİN EŞİT TEMSİLİNE DAYANMALI”

DEM Partili Yılmaz Hun da, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “âdeta tek bir kimliği merkeze aldığını, Anadolu’nun çok dilli ve çok kültürlü hakikatini görmezden geldiğini“ söyledi. Hun, “‘Millî kültür’ adı altında Kürtçe, Zazaca, Ermenice, Lazca, Süryanice, Arapça gibi diller yok sayılmaktadır. Alevi, Bektaşi cemevlerini merkeze bağlayan asimilasyoncu yapılar, Kürt sanatçılara verilen konser yasakları, Kürtçe şarkı söyleyen sanatçılara açılan davalar; bunlar kültür politikası değil, kültürel mühendisliktir. Bu ülkenin kültürel bütçesi tüm dillerin, tüm kimliklerin eşit temsiline dayanmalıdır” diye konuştu.

KADİM DİNİ GELENEKLERE VE HARAP HALDEKİ KİLİSELERE DİKKAT ÇEKTİ

DEM Partili George Aslan ise, “restorasyon adı altında yürütülen çalışmalarla pek çok tarihî ve kültürel yapının tahrip edildiğine dikkat çekti. Aslan, tarihî kilise ve manastırların durumuna da dikkat çekerek, şunları söyledi:

“Bizden başka dile getiren parti de yok. Hıristiyanlara ait ibadet mekânlarının bugün içinde bulunduğu durum uzun yıllara yayılan sistematik bir yıkımın ve ihmalin sonucudur. Türkiye genelinde binlerce kilise ve manastırın önemli bir kısmı harabe durumdadır. Bazıları ahır ya da depo olarak kullanılmakta, bir kısmı da camiye dönüştürüldü. Van, Hakkâri ve Mardin Ermeni ve Asuri Süryanilerin yoğun yaşadıkları yerlerdi. Hakkâri bölgesinde geçmişte yüzlerce kilise bulunuyordu. Günümüzde bunlardan Koçanis Kilisesi, Mar Şalita Kilisesi, Mar Abdişo Manastırı gibi yalnızca 20-30 kadarı ayakta kalabilmiştir. Bu yapılar da ne yazık ki yarı yıkık durumdadır. Hakkâri merkeze bağlı Konak köyünde bulunan Mar Şalita, diğer adıyla Koçanis Kilisesi halkımız için çok önemli bir mekândır. 1670’li yıllardan 1915’e kadar Doğu Asur Kilisesi’nin patriklik makamı burada bulunuyordu. Bu süreçte kilise hem dini hem yönetimsel açıdan merkez konumundaydı, günümüzde harabe durumdadır. Van’da Ermenilere ait yüzlerce kilisenin çoğu tamamen yıkılmışken bazıları da kısmen ayaktadır.

 

Mor Gabriel ve Deyrulzafaran Manastırları hem bölge hem Türkiye için inanç ve tarihî açıdan büyük değer taşıyan yapılardır. Bu yapılar, yalnızca bir halkın değil, ülkenin ortak değerleridir. Bu nedenle, tarihî yapılara ve kentsel mekânlara kilise, cami, sinagog, cemevi diyerek ayırım gözetmeden sahip çıkılmalıdır. Üstelik, ülkenin ortak kültürel mirası olarak bakılmalı ve bu tarihî değerler koruma altına alınmalıdır.”

×

KADİM BIRCA BELEK HAKKINDA

ANF haber ajansında yer aldığına göre, Şırnak’ın Cizre ilçesinde bulunan Birca Belek, 1847’de Osmanlı İmparatorluğu tarafından varlığına son verilen Mir Bedirxan yönetimindeki Kürt Botan Beyliği’nin idari merkeziydi. Ancak tarihi 4.000 yıl öncesine, Guti İmparatorluğu’na kadar uzanır. Cizre surlarıyla birlikte Guti İmparatorluğu tarafından inşa edildiğine inanılıyor. 365 odası ve mimarisiyle göz kamaştıran yapı; hükümet merkezi, karargah, cami, kale ve okul gibi yapıları barındırıyordu.

1847’de Osmanlı İmparatorluğu ile Botan Beyliği arasındaki savaşın ardından, alan 163 yıl boyunca aralıklarla kışla olarak kullanıldı, askeri yasak bölge olarak halka kapalı tutuldu. Botan’ın eski hükümet merkezi, Ehmedê Xanî’nin ünlü Kürt Mem û Zîn eserini yazdığı yerdi. Bu nedenle kompleks, “Mem û Zîn Kalesi” olarak da bilinir. Cizîr’deki halk ve sivil toplum örgütleri, askerlerin kale duvarlarını hedef tahtası olarak kullanmasını defalarca protesto etti.

17 Ağustos 2021’de Birca Belek’te restorasyon çalışması başlatıldı. Ardından alan DEM Parti Milletvekili Beritan Güneş Altın’ın dikkat çektiği AKP’li Hatice Atan’ın başkanlığını yaptığı Birca Belek Kültür Sanat ve Kalkındırma Derneği’ne tahsis edildi.

Benzer Haberler

Kültürel tahribatı Bakan’a örneklerle anlattılar |

"Tarihi Birca Belek‘i AKP’li Atan ofis olarak kullanıyor"

“Kayyumlarla ilgili düzenlemenin eli kulağında” |

Oluç: Diyarbakır 5 Nolu yüzleşme ve hafıza müzesi olmalı

“Meşe, İlke oldu” iddiası |

CHP İBB iddianamesi savcılarını şikayet etti

Kültürel tahribatı Bakan’a örneklerle anlattılar |

"Tarihi Birca Belek‘i AKP’li Atan ofis olarak kullanıyor"

“Kayyumlarla ilgili düzenlemenin eli kulağında” |

Oluç: Diyarbakır 5 Nolu yüzleşme ve hafıza müzesi olmalı

LeMan karikatüristi Pehlevan’a tahliye I

Başka dosya nedeniyle tutuklu kalacak