Toplumcu sinemanın öncülerinden olan Atıf Yılmaz, ölümünün 19. yılında da hafızalarda yer edinmiş filmleriyle unutulmadı.
HABER MERKEZİ — Toplumcu sinemanın en üretken ve etkili isimlerinden Atıf Yılmaz, ölümünün 19’uncu yılında sinema çevrelerinde, akademik çalışmalarda ve izleyici belleğinde hala yerini koruyor. 5 Mayıs 2006’da hayata veda eden yönetmen, 50 yılı aşkın kariyeri boyunca 110’dan fazla filme imza attı.
1930 yılında Mersin’de doğan Atıf Yılmaz Batıbeki, önce hukuk ve güzel sanatlar eğitimi aldı. Sinemaya adım atmadan önce bir süre resimle ilgilenen sanatçı, 1951 yılında “Kanlı Feryat” filmiyle yönetmenliğe başladı. Ancak onu özgün bir sinemacı olarak tanımlayan yapımlar 1970’li yıllardan itibaren dikkat çekmeye başladı.
MERCEĞİNDE TOPLUMSAL MESELELER VARDI
Atıf Yılmaz’ın filmografisi, dönemin sosyal ve siyasal meselelerine karşı duyarlılığıyla öne çıktı. Özellikle kadın karakterlerin toplumdaki konumuna dair sorular soran ve onları merkezine alan anlatılarla toplumcu sinemada erkek egemen bakışa alternatif sunan öncü isimlerden biri olarak değerlendirildi.
×1978 yapımı Selvi Boylum Al Yazmalım, bu yönüyle sadece edebiyat uyarlaması değil, aynı zamanda aşk, emek ve sadakat üzerine yaptığı sorgulamalarla geniş bir kitleye ulaştı. Ah Belinda (1986), Bir Yudum Sevgi (1984), Mine (1983), Dul Bir Kadın (1985) gibi filmler, feminist eleştirilerle de birlikte okundu.
Atıf Yılmaz, toplumsal dönüşümleri ve bireyin bu dönüşümler karşısındaki yerini merkeze alarak, çoğu zaman melodramla harmanladığı sinema diliyle kendine özgü bir üslup geliştirdi.
SİNEMA ÜRETİMİNDE ÇOĞULCULUK
Atıf Yılmaz, yalnızca yönetmen olarak değil, yapımcı ve senarist kimlikleriyle de toplumcu sinemaya önemli katkılar sundu. 1960’lı yıllardan itibaren Arzu Film ve Erler Film dışında bağımsız sinema üretiminde etkili olan isimlerden biri haline geldi.
Usta yönetmen, farklı türlerde filmler üretmekten çekinmeyerek hem popüler sinema içinde hem de sanat sineması bağlamında üretim yaptı. Bir dönem erotik sinema dalgasına da dokunan filmler çektiği için zaman zaman eleştirilse de bu dönemlerde dahi kadın karakterlerin özneleşme biçimleri üzerine çalışmaya devam etti.
Aynı zamanda çok sayıda genç yönetmenin yetişmesine katkı sundu. Yılmaz Güney, Şerif Gören, Zeki Ökten gibi isimlerin ilk set deneyimlerinde ya da senaryo süreçlerinde Atıf Yılmaz’ın katkısı olduğu biliniyor.
ÖDÜLLER VE AKADEMİK İLGİ
Atıf Yılmaz, yaşamı boyunca birçok kez Antalya Altın Portakal, Adana Altın Koza, İstanbul Film Festivali gibi önemli organizasyonlardan ödüller aldı. Ancak onun sinemasının asıl etkisi, aradan geçen yıllara rağmen güncelliğini korumasında ve hala tartışılmasında yatıyor.
Bugün Türkiye’deki pek çok iletişim fakültesi ve sinema bölümünde filmleri ders kapsamında analiz ediliyor. Özellikle kadın temsili, anlatı yapısı ve sinematografi tercihleri, akademik çevrelerde detaylı incelemelere konu oluyor.
MİRASI YAŞATILIYOR
Atıf Yılmaz’ın bazı filmleri restore edilerek dijital platformlarda ve festivallerde yeniden izleyiciyle buluşturuluyor. Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından adına düzenlenen kısa film yarışması ise her yıl genç sinemacıları desteklemeyi sürdürüyor.
2004 yılında çektiği Eğreti Gelin filmiyle yönetmenliğe veda eden Atıf Yılmaz, 5 Mayıs 2006’da İstanbul’da yaşamını yitirdi.
Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilen sanatçının ardından sinema çevrelerinde hâlâ şu sözleri anımsanıyor:
×Ben hikâye anlatmayı severim. Ve insanı anlamaya çalışırım. Sinema da bunun için güzel bir yol.