Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

Röportaj

Vicdani Ret başlıklı yazı dizimizin bu bölümünde, vicdani retçi Alper Yalçın ile yaptığımız söyleşiyi sunuyoruz. Alper’in hikaysi, sadece bireysel bir “askere gitmeme” kararı değil; devletin cezasızlıkla tahkim ettiği şiddet kültürüne, ekonomik şantajlara, gündelik hayatı kuşatan baskılara karşı verilen bir mücadelesi.

Vicdani Ret: Savaşın değil barışın çağrısı |
Alper Yalçın: Onurum ve özsaygımla yaşamayı seçtim

Bugün hala tartışmalı ve görmezden gelinen bir hak olarak varlığını sürdüren vicdani ret, ancak retçilerin kendi deneyimleri, düşünceleri ve tanıklıkları üzerinden somut hale gelir. Tam da bu nedenden, röportaj dizimizin ilk bölümünde sözü onlara bırakacağız. Yazı dizimizin ilk bölümünde iki vicdani retçiyle, bu mücadelenin hukuksal, toplumsal ve insani boyutlarını konuştuk.

Vicdani ret |
Türkiye’de Vicdani Ret Mücadelesi ve Tanıklıklar -1

Yeşiller’in Köln Büyükşehir Belediye Başkan adayı Berîvan Aymaz, ilk turda yüzde 28,1 oyla sandıktan birinci çıktı. “Yeşiller seçmeninin ötesine geçtik” diyen Aymaz, ikinci turda Köln’ün ilk göçmen kökenli kadın belediye başkanı olmaya hazırlanıyor.

Köln Belediye seçimlerinde ilk turu önde kapattı |
Aymaz: Adil ve katılımcı bir şehir için adayım

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, muhalefetin yoğun eleştirileri altında pasaportlardaki Ararat (Ağrı Dağı) damgasını kaldırdı. Karar, “taviz” olarak yorumlanıyor. Peki bu gerçekten bir taviz mi? Normalleşmenin kapsamı ne olacak? Ermeni halkı bu gelişmeye, yüzleşilmemiş bir tarihin eşiğinden bakınca hangi duygusal kırılmaları yaşıyor? Bu soruları gazeteci Hayko Bağdat’a yönelttik.

Hayko Bağdat ile röportaj |
“Normalleşme” sürecinde Ararat sembolü: Taviz mi, gerçekçilik mi?

“Futbol yalnızca sahada oynanmıyor; borçla şişirilmiş bütçeler, siyasetin kulüpler üzerindeki etkisi, sermaye ve medya baskısı; hakem kararlarından tribünlerin şekillenmesine kadar her şeyi belirliyor. Futbolun gerçekten adil olabilmesi için önce siyasetten ve kaynağı belirsiz paradan arındırılması gerekir.”

Milyon euroluk transferler ve maaşlar… |
Kulüplerin bütçeleri ne kadar şeffaf, adil oyun mümkün mü?

Ademi merkeziyetçi bir Suriye inşa etmek için mücadele ettiklerini belirten DSG Genel Komuta Üyesi Sîpan Hemo, "Bazı bireysel hakların bir 'lütuf' gibi sunulmasını kabul etmemiz mümkün değildir" dedi. Türkiye için asla bir "tehdit" olmadıklarını vurgulayan Hemo, entegrasyon için "Eğer bir taraf diğerine 'Bana katıl ve her şey eskisi gibi olsun' derse" bunu asla kabul etmeyeceklerini söyledi: "Ordu demokratik bir ülkenin hizmetinde inşa edilirse, elimizdeki silahlar da Suriye'nin ortak silahı olacaktır. Bugün bizi bir arada tutan şey, özgür Suriyeli olma kimliğidir."

DSG’den ‘entegrasyon’ ve ‘silahsızlanma’ şartı |
Sîpan Hemo: Elimizdeki silahlar, Suriye'nin ortak silahı olacak

Barış annelerinin gözyaşları, Cesena Mağarası’nın sembolik sessizliği, genç kadın gerillaların umutla yaktığı silahlar… Fatma Bostan Ünsal, tarihi töreni ve barışın toplumsallaşması için atılması gereken adımları Numedya24’e anlattı: “Yasaları uygulamak bile başlı başına bir barış adımıdır.”

Tarihi silah yakma törenine tanıklık |
Fatma Bostan Ünsal: Bu süreç fırsata dönüşebilir

Ada’nın Kuzey tarafı bir tür mahrumiyet bölgesi; Verimli tarlalarda yükselen oteller, sermayenin gözü Kıbrıs'ın dağında taşında. Silahlanma büyük kaygı... Tüm bunların arasında Ekim'de Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak. Iskalanmış bir demokrasi oyunu var sahnede.

Kuzey Kıbrıs: Kara paranın saltanat kayığı I
Kanatlı: Ankara Kıbrıs'taki işgalciliğine son versin

“Sanatın nefes aldığı yer, halkın özgürlüğüdür” diyen tiyatro sanatçısı Jülide Kural, silahların yakıldığı o tarihi ana tanıklık etti. Numedya24’e konuşan Kural, barışın sanatın, demokrasinin ve birlikte yaşamın önkoşulu olduğunu söyledi. “Bu ateşi hep birlikte taşıyacağız” diyor.

Cesena’da silahların ateşle buluştuğu anda oradaydı…
Jülide Kural: Bu ateş binleri dönüştürecek

“Bir dağdan çıkıp silahlarını ateşe attılar ve tekrar bir dağın sessizliğinde kayboldular” ifadesi bu ruh halini en iyi özetliyor. Umut, burukluk ve kararlılık bir aradaydı. Bu sahne, aynı zamanda çatışmalarla değil, sözle, hukukla ve adaletle konuşulacak bir geleceğin arayışını temsil ediyordu.

Cesena’nın beşinci tanığı Ali Öner |
''Barış, ancak hakikatle mümkündür’’