Doğan CİHAN
Suriye Dışişleri Bakanı Asaad Hasan Şeybani’nin 18 Eylül 2025’te Washington’a gerçekleştirdiği ziyaret, 25 yıldan uzun süredir bir Suriye dışişleri bakanının ABD’ye yaptığı ilk resmi seyahat olarak tarihe geçti. Bu ziyaret, sadece diplomatik bir temas değil; Suriye’nin cihatçı Şara yönetiminin Batı ile entegrasyon çabalarının kritik bir kilometre taşı. Ziyaretin ilginç yanı, ABD’nin Suriye özel temsilcisi Thomas Barrack’ın Şeybani’ye eşlik etmesi ve adeta bir “rehber” rolü üstlenmesi.
Barrack, Şeybani’yi Kongre üyelerine, bakanlıklara ve senatörlere sırayla tanıtıyor; bu, Şeybani’nin radikal İslamcı kökenlerine rağmen ABD kurumlarından “icazet” almaya yönelik bir diplomasi manevrası olarak değerlendiriliyor.
Peki, bu ziyaret ne anlama geliyor? Selefi ve cihatçı unsurlarla bağlantılı bir figürün Washington koridorlarında dolaşması, Suriye’nin geleceğini nasıl şekillendiriyor?
Ziyaretin Arka Planı ve Detayları
Şeybani’nin ziyareti, Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şaraa’nın (eski adıyla Ebu Muhammed el-Colani, Heyet Tahrir el-Şam lideri) Aralık 2024’te Beşar Esad’ı deviren hızlı operasyonun ardından gelen “diplomatik bir zafer”. Ziyaret, Londra’da İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer ile yapılan görüşmenin hemen ertesinde başladı. Bu görüşmede de Barrack arabuluculuk yaptı.
Şeybani 18 Eylül Perşembe günü ABD’li senatörlerle buluştu; ana gündem, Caesar Yasası dahil kalan ABD yaptırımlarının tamamen kaldırılması. Senatör Lindsey Graham, Şeybani’nin yaptırımların kalıcı olarak iptali için Kongre üyeleriyle görüşeceğini doğruladı ve bu desteğin Suriye’nin IŞİD karşıtı ABD öncülüğündeki koalisyona katılma ile İsrail’le yeni bir güvenlik anlaşması şartına bağlı olduğunu belirtti. Ertesi gün, 19 Eylül Cuma günü ise ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile görüşme planlandı. Ancak Şeybani, önce Rubio yerine yardımcısı ile görüştü. Rubio ile görüşmesi için zemin hazırlanıyor.
Barrack’ın rolü burada kritik: Trump’ın eski danışmanı ve Türkiye Büyükelçisi olan Barrack, Mayıs 2025’te Suriye özel temsilcisi olarak atandı. Ziyaret boyunca Şeybani’ye “danışmanlık” yapıyor; onu bakanlıklara, senatörlere ve kurumlara gezdirerek tanıştırıyor. Bu, Barrack’ın daha önceki arabuluculuk deneyimlerini yansıtıyor. Örneğin, Ağustos 2025’te Paris’te Dermer ve Şeybani ile sınır güvenliği görüşmeleri düzenlemişti. Barrack, ABD’nin Suriye’de “istikrarlı bir hükümet” vizyonunu Trump adına uygulayan figür; yaptırımların kaldırılmasını “bölgesel barış için fırsat” olarak nitelendiriyor.
Şeybani’nin Radikal Örtüsü ve “İcazet” Arayışı
Şeybani’nin profili, ziyaretin en çok dikkat çeken yönlerinden biri olarak öne çıkıyor. Şara hükümetinin dışişleri bakanı olan Şeybani’nin geçmişi, HTŞ’nin ideolojik temelleriyle ilişkili. HTŞ, geçmişte El Kaide ile bağlantılı olduğu bir yapı olarak uzun süre faaliyet göstermişti.
Şara’nın liderliğindeki bu yapı, radikal İslamcı unsurları temsil ediyor. Şeybani’nin Washington’da serbestçe dolaşması, senatörlerden icazet alması, pragmatik bir dönüşümün işareti… ABD, Suriye’nin kaos yerine “narin bir hükümet”i tercih ediyor. Barrack’ın eleştirilerine göre, İsrail’in Suriye müdahaleleri bu istikrarı bozuyor; oysa Şeybani gibi figürler, ABD’nin “gönüllü” rehberliğinde radikal örtüyü diplomatik meşruiyete dönüştürüyor.
Bu “icazet diplomasisi”, Şeybani’nin Nisan 2025’te New York’ta BM Güvenlik Konseyi’nde yeni Suriye bayrağını kaldırmasıyla başladı. Ziyaret, yaptırımların yüzde 80’inin zaten kaldırıldığı bir bağlamda geliyor; kalan kısım, IŞİD’e karşı işbirliği ve İsrail’le anlaşmaya bağlı.
Şeybani’nin karşı teklifi ise Cesar Yasalarının tamamen kaldırılması ve İsrail’in Esad sonrası işgal ettiği bölgelerden çekilmesi. Bu radikal unsurların bile “ulusal egemenlik” kartını oynadığını gösteriyor.
Jeopolitik Sonuçlar: ABD’nin Orta Doğu Stratejisi
Bu ziyaret, ABD’nin Orta Doğu’da nüfuzunu geri kazanma hamlesi. Trump yönetimi, yaptırımların kaldırılmasıyla Suriye’yi Rusya ve İran’dan koparıp Türkiye ve Körfez’e yaklaştırmayı hedefliyor. Barrack’ın Türkiye Büyükelçiliği’ndeki rolü, Ankara’nın Suriye’deki kilit konumunu vurguluyor; “Türkiye, barış yolunda anahtar.” İsrail-Suriye diyaloğu, Gazze ateşkesiyle paralel; Barrack, “bölge yeni bir diyaloğa hazır” diyor.
Ancak riskler var: Radikal örtü, Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) entegrasyonunu zorlaştırıyor. Şeybani’nin “yeni Suriye” vaadi, iç uzlaşmayı test edecek; Süveyda’daki Dürzi katliamı, Barrack’ın “katliamlara tahammül yok” uyarısını haklı çıkarıyor. Eğer icazet alınır ve yaptırımlar kalkarsa, Suriye’ye 700 milyar dolarlık yeniden yapılandırma akabilir ama bu cihatçı unsurların “beyazlaştırılması” pahasına… Fakat ABD kaynaklarına göre, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani’nin Cesar Yasaları kapsamında kalan yaptırımların kaldırılması yönündeki diplomatik çabaları, henüz somut bir sonuç doğurmadı. Washington’daki temaslar sırasında Şeybani’nin sunduğu reform ve işbirliği vaatlerine rağmen, ABD’li yetkililer yaptırımların kaldırılmasının “erken” olduğunu vurgulayarak temkinli bir tutum sergiledi. Özellikle HTŞ bağlantılı geçmişi nedeniyle Şeybani’nin meşruiyet arayışı, ABD kurumlarında ihtiyatla karşılandı. Bu durum, Cesar Yasası’nın insan hakları ihlallerine karşı oluşturulmuş çekirdek unsurlarının hâlâ geçerliliğini koruduğunu ve Suriye’nin uluslararası entegrasyon sürecinde daha somut adımlar atması gerektiğini ortaya koyuyor.
Şara Yönetimi Pazarlanıyor!
Şeybani’nin Washington’da Thomas Barrack gözetiminde gerçekleştirdiği temaslar, yalnızca diplomatik bir girişim değil, aynı zamanda Şara yönetiminin uluslararası sahnede yazdırmak istediği bir başarı hikayesinin pazarlanması olarak okunuyor. Barrack’ın rehberliğinde senatörlerle yapılan görüşmeler, bakanlık ziyaretleri ve kamuoyuna verilen mesajlar, Şeybani’nin radikal geçmişine rağmen meşruiyet arayışının bir vitrine dönüştürülmesini sağlıyor. Bu çabanın sembolik zirvesi ise Şeybani’nin Washington’da Suriye bayrağını asmasıyla yaşandı. Bu hareket, “Bakın, artık biz de buradayız” mesajını taşıyor ve Şara rejiminin Batı ile entegrasyon iddiasını görsel bir anlatıya dönüştürüyor. Ziyaret, diplomatik temasların ötesinde, yeni Suriye yönetiminin uluslararası kabul arayışının stratejik bir sahneleme biçimi haline geliyor.
Pragmatizm mi, Tehlikeli Kumar mı?
Şeybani’nin Barrack rehberliğinde Washington’ı dolaşması, radikal geçmişin diplomatik vitrine dönüştüğü bir simge. ABD, istikrar için selefi örtüyü görmezden geliyor; bu da kısa vadede yaptırımların kalkmasını getirirken, uzun vadede radikalleşme riskini artırabilir. Ziyaret, Suriye’nin “icazet turu”nun zirvesi: Kongre’den, bakanlıklardan ve senatörlerden onay almak, Şara rejimini meşrulaştırıyor. Barrack’ın danışmanlığı ise Trump’ın “kazan-kazan” vizyonunu somutlaştırıyor ama soru şu: Bu icazet, Orta Doğu’yu gerçekten barışa mı yoksa yeni bir kaosa mı sürüklüyor? Gelecek haftalar, Şeybani’nin İsrail’le anlaşma ve IŞİD işbirliği vaatlerini test edecek.