Doğan CİHAN
Suriye’nin Dürzi çoğunluklu Süveyda kentinde yaşanan katlim, yağma, kaçırılma ve talandan sonra 19 Temmuz 2025’te varılan ateşkes, saldırıların yoğunluğunu biraz azaltsa kentteki siyasi ve insani krizin çözümü hâlâ uzak görünüyor. Yayınlanan son raporlara ve Süveyda Yüksek Hukuk Komitesi’nin açıklamalarına dayanan mevcut durum, Şam yönetimi ile Süveyda’nın Dürzi liderliği arasındaki derin güvensizliği ve karmaşık toplumsal dinamikleri açıkça ortaya koyuyor.
Süveyda’daki ateşkesin sürdürülebilirliği, yol harita anlaşması, siyasi görüşmelerin tıkanıklığı, insani durum ve Dürzi toplumunun merkezi hükümete yönelik güvensizliği gündemdeki temel başlıklar olarak ön plana çıkıyor.
Ateşkesin Kırılganlığı ve Güvenlik Durumu
19 Temmuz 2025’te varılan üçlü ateşkes, Süveyda’daki kontrol haritasında herhangi bir değişikliğe yol açmamış, ancak küçük çaplı çatışmalar ve ateşkes ihlalleri devam etmiştir. Hükümete bağlı grupların merkezi Süveyda şehri ve El Mecdal’e yönelik saldırıları, ateşkesin kırılganlığını gözler önüne sermektedir. Buna rağmen, Şam-Süveyda otoyolu üzerinden gerçekleştirilen yardım sevkiyatları ve ticari konvoylar, kentteki ablukanın etkisini bir nebze hafifletmiştir. Özellikle Eylül başında 50 kamyonluk bir ticari konvoyun ulaşması, mal fiyatlarında yüzde 20’lik bir düşüş sağlamış, ancak yakıt fiyatları hâlâ diğer bölgelere kıyasla beş kat daha pahalıdır. Bu durum, ekonomik istikrarın sağlanmasının önündeki engelleri ve lojistik zorlukları yansıtmaktadır.
Ateşkesin bir diğer önemli unsuru, kaçırılan sivillerin ve tutukluların serbest bırakılmasıdır. Geçici hükümetin yetkililerin 16 tutuklunun cenazesini ailelerine teslim etmesi, anlaşmanın bu maddesinin kısmen yerine getirildiğini gösterse de güven artırıcı adımların yetersizliği dikkat çekmektedir. Süveyda’daki güvenlik durumu, hükümete bağlı silahlı grupların varlığı ve kontrolsüzlüğü nedeniyle gerginliğini korumaktadır.
İnsani Kriz ve Yerinden Edilmiş Kişilerin Durumu
Süveyda’daki insani durum, özellikle yerinden edilmiş Dürziler meselesi etrafında yoğunlaşmaktadır. Batı Süveyda’daki 34 Dürzi köyünün sakinlerinin geri dönüşüne hâlâ izin verilmemesi, hükümete bağlı silahlı grupların kontrolü altındaki bölgelerde ciddi bir engel teşkil etmektedir. Öte yandan, geçici hükümetin ikircikli bir tavır sergileyerek saldırılar sırasında Dera bölgesine göç eden Bedevilere ise geri dönüş için baskı yapıyor. Bu da Dürzi toplumu arasında endişelere yol açmaktadır. Bu eşitsizlik, Dürzilerin, Batı Süveyda’nın Bedevi nüfusun yerleştirilmesi için kullanılabileceği ve mülkiyet hakları ihlallerinin artabileceği yönündeki korkularını güçlendirmektedir.
Ağustos sonunda Busra eş-Şam ve Bured arasındaki “insani koridor”un Bedevi milislerin saldırıları nedeniyle işlevsiz hale gelmesi, yardım sevkiyatlarının Şam-Süveyda otoyoluna yönelmesine neden olmuştur. Dünya Gıda Programı ve Suriye Arap Kızılayı’nın doğu Dera’daki Bedevi topluluklarına yönelik yardım sevkiyatları, insani ihtiyaçların karşılanmasında önemli bir adım olsa da yerinden edilmiş Dürzilerin geri dönüşüne izin verilmemesi, toplumsal gerilimi artırmaktadır. Süveyda Valisi Mustafa el Bakkour’un geri dönüş için “kapsamlı bir plan” vaadi, Dürzi liderliği tarafından şüpheyle karşılanmakta ve geçici hükümeti geçmiş pratiklerinden kaynaklı ve niyetlerine dair güvensizliği pekiştirmektedir.
Siyasi Tıkanıklık ve Dürzi Toplumunun Tepkisi
Süveyda Yüksek Hukuk Komitesi’nin Suriye Dışişleri Bakanlığı’nın önerdiği “yol haritası”nı reddetmesi, Dürzi toplumunun Şam yönetimine duyduğu derin güvensizliğin bir yansımasıdır. Yol haritası, kâğıt üzerinde Dürzilere fiili özerklik sunuyor gibi görünse de komite bu öneriyi bir “tuzak” olarak nitelendirerek, Şam’ın liderlik yapısını tasfiye etmeye çalıştığını savunmaktadır. Komitenin açıklamasında vurgulanan çelişkiler özellikle uluslararası soruşturma taleplerine karşın yerel yargıya vurgu yapılması Suriye hükümetinin hesap verebilirlikten kaçındığını ve cezasızlık politikasını sürdürdüğünü göstermektedir.
Yüksek Komite’nin Endişelerini Pekiştiren Atama
Süveyda’da 13 Temmuz 2025’te yaşanan saldırılar sırasında hükümete bağlı silahlı grupların kente girişini sağlayan Ahrar Cibal el Arap Topluluğu lideri Şeyh Süleyman Abdulbaki, anlaşma günü öncesinde Süveyda Emniyet Müdürü olarak görevlendirildi.
– Bu görevlendirme, herhangi bir resmi kararnameye dayanmamakta ve hukuki bir çerçeveye oturtulmamış görünmektedir.
– Şeyh Abdulbaki, Süveyda’nın merkezi yönetimden ayrılmasına karşı çıkan ve kamuoyunda “Üç Şeyh” bloğu olarak bilinen oluşumun bir parçası olarak tanınmaktadır.
Bu gelişme, Süveyda Yüksek Hukuk Komitesi’nin merkezi yönetimin yerel liderlik yapısını zayıflatma yönündeki niyetlerine dair dile getirdiği kaygıları güçlendiren somut bir örnek olarak öne çıkmaktadır.
Dürzi liderliği, Suriye yargısının siyasallaşmış yapısına güvenmediğini açıkça ifade ederken, Şam’ın önerdiği yerel konseyler ve ortak polis güçlerini, toplumsal ayrışmayı derinleştirme girişimi olarak görmektedir. Ayrıca, Süveyda’nın kendi kaderini tayin hakkı talebi, yalnızca bölgesel bir özerklik arayışını değil, aynı zamanda Şam yönetimine yönelik temel bir meşruiyet sorgulamasını yansıtmaktadır. Komitenin uluslararası topluma yaptığı çağrı, Süveyda’nın geleceğinin yalnızca halkı tarafından belirlenebileceği vurgusuyla, dış aktörlerin müdahalesine karşı bir duruş sergilemektedir.
Bölgesel ve Uluslararası Dinamikler
Süveyda’daki gelişmeler, yalnızca yerel bir mesele olmaktan çıkarak Suriye’deki etnik ve mezhepsel ayrışmaların derinliğini ortaya koymaktadır. Dürzi toplumunun İsrail ile kurduğu temaslar, diplomatik baskılara karşı özgüvenlerini artırmış ve Şam’ın Ürdün ve Lübnan üzerinden yürütebileceği girişimleri zorlaştırmıştır. ABD, Suriye ve Ürdün’ün Süveyda’nın geleceği için imzaladığı anlaşma, Yüksek Hukuk Komitesi tarafından reddedilmiş ve bu durum, uluslararası aktörlerin bölgedeki etkisini sınırlamaktadır. Komitenin uluslararası topluma yönelik talepleri bağımsız soruşturma, cezasızlıkla mücadele ve kendi kaderini tayin hakkının tanınması Süveyda’nın Suriye’nin genel siyasi dengelerinde önemli bir aktör haline geldiğini göstermektedir.
Dürzi toplumunun Şam’a yönelik sert retoriği ve kendi kaderini tayin talebi, Suriye’nin geleceğinde yeni bir müzakere döneminin kapısını aralayabilir. Süveyda, yalnızca kendi statüsünü değil, Suriye’nin siyasi ve toplumsal dengelerini yeniden şekillendirme potansiyeline sahip bir bölge olarak öne çıkmaktadır.
Bu nedenle Süveyda’da yaşanan gelişmeler uluslararası güçler tarafından yakından takip ediliyor.