Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

Güney Kafkasya’da yeni bir sayfa mı açılıyor?

Güney Kafkasya’da yeni bir sayfa mı açılıyor?

Aykan SEVER

Trump rejimiyle birlikte ABD, 3. Dünya Savaşı’nda süreci kendi lehine çevirecek, emperyalist zincir içindeki hegemon pozisyonunu geliştirecek yeni adımlar atıyor. Cuma günü Amerika’da Trump’ın nezaretinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Paşiyan arasında yapılan görüşme ve akabinde “kalıcı barış”a dönük vardıkları anlaşma (1), bunun Güney Kafkasya’ya yansıyan tezahürleri arasında yer alıyor.

Şimdi biraz şematik kalma riski barındırsa da kısaca Ermenistan ve Azerbaycan yönetimlerini yaklaştıran ve Nahçıvan ve Azerbaycan ana karasını birbirine bağlayacak olan Barış ve Refah için Trump Yolu’nun (Zangezur Koridoru) bölge ülkeleri ve öne çıkan aktörler açısından kısa jeopolitik sonuçlarını değerlendirmeye çalışalım. Ancak aşağıda yazacağım şeylerin hepsinin “şimdilik” kaydı altında olduğunu unutmayalım. Zira post modern karakterli yeniden paylaşım savaşı birçok belirsizlik ve değişkeni bir arada barındırıyor.

ABD

Daha önce de belirtmiştik, ABD Güney Kafkasya’da kendine ayağını basacağı bir yer arıyordu. Bakü-Erivan arasındaki diyaloğu kendi kontrolü altına alarak bunu ilk elden sağlamış oluyor. Rusya, İran ve Çin’e karşı bölgedeki etkili olma potansiyeli taşıyan iki ülkeyi yanına çekiyor.  Azerbaycan’a askeri ambargoyu kaldırarak hali hazırda İsrail ve Türkiye için bir üs olma özelliği gösteren Aliyev hanedanlığını bu kez Amerikan etki alanına dahil ederek Rusya’nın buradaki nüfuzunu önemli ölçüde geriletmiş olacak. Trump Yolu sayesinde bölgeden geçecek mal-enerji ve iletişim hatlarını denetimi altına alacak.

Ermenistan

Öncelikle Paşinyan, olanları açıklamak için İncil’e başvurduğuna ve bunu ciddi bir rakibi olmamasına rağmen yaptığına göre gelişmelerden tedirgin olsa gerek. Ermenistan yönetimi bu anlaşmayla 2. Dağlık Karabağ savaşı sonrası kabullendiği “yenilgi” durumunu resmi düzeyde, uluslararası planda da onaylamış olacak. Paşinyan yönetimi yeni bir işgal tehdidinden kaçmak için elindeki tek kozu şimdilik “iyi” oynadı. Sonrası nasıl devam eder bunu bilemeyiz ancak bu saatten sonra yapabileceği tek şey “ABD’nin bölgedeki en iyi müttefiki olma” halini korumak, geliştirmek olacaktır. Amerikan yönetimine yalnız sadakat yetmeyebilir.

Rus hegemonyası altında yaşanan yıllara dair Ermenistan halklarının “iyi” hatıraları en azından şimdi pek yok. Özellikle Moskova’nın 2. Dağlık Karabağ Savaşı sürecinde izlediği politika ister istemez halk üzerinde bir tür intikam alma ihtiyacı hissi doğurmuşa benziyor. Bu süreçte olanları Paşinyan’ın bu duygu zemininde manipüle etmesi zor olmayacaktır. Ayrıca ABD’nin 1. Dünya Savaşı öncesinden başlayarak Ermeni halkına dönük yakın ilgisi (elbette kendi çıkarları çerçevesinde) bu durumu kolaylaştıracaktır. Bunu belki başka bir zaman tartışırız ancak bu sürecin Ermeni toplumsal kimliğini krize sokma olasılığı bir hayli yüksek. Halkta politikaya dönük soğumanın yanı sıra Paşinyan yönetimine karşı gündelik sorunlarla ilgili hoşnutsuzluklar giderek artıyor.

Özellikle ABD’deki Ermeni diasporasının bu süreçte Taşnak Sutyun’un muhalif pozisyonu ve Dağlık Karabağ’da yaşanan etnik temizlik/tehcir nedeniyle Trump’ın hamlesini kabullenmekte tereddüt yaşasalar da nihayetinde uyum sağlamaları kaçınılmaz.

Azerbaycan

Aliyev hanedanlığı son dönemde artan, (İsrail, ABD, BAE, AB ve başka Batılı ülke yönetimleri tarafından desteklenen, esasen gaz-petrol kaynaklarına sahip olmanın yanı sıra enerji hatları üzerinde olmasından beslenen) bölgesel güç olma arayışlarını pekiştirecektir. Hali hazırda Rusya ile var olan gerilim artacak. Bunun şimdilik bir çatışmaya evrilme olasılığı ise zayıf.

Ancak Aliyev’in işlerinin Trump’la o kadar kolay olacağını söylemek için henüz erken. Fakat Aliyev kendince uyanık. Şimdiden Trump’ı Nobel Barış Ödülü’ne aday göstererek Paşinyan karşısında 1-0 öne geçti bile.

Aliyev ayrıca Karabağ’ın Sovyetler Birliği döneminde özerk pozisyonda olduğu gerçeğini unuttururken son dönemde Ermenistan topraklarında ele geçirdiği bölgelerin de resmen üstüne yatıyor. Dahası esir tutulan Ermenileri bırakmayı gündemine bile almıyor. Ancak Ermenistan’a anayasa değişikliği dayatmasıyla yeni krizlere açık kapı bırakıyor.

Azerbaycan halkları bu işleri nasıl karşılar diyorsanız işin doğrusu bu konuda gerçek habere ulaşmak mümkün değil. Zira Azerbaycan bir diktatörlük ve gazetecilik fiilen yasak. Trump rejimi açısından bunun bir sorun olduğunu sanmam, zira kendileri de benzer bir hayale sahip.

Rusya

ABD’nin, Ermenistan’da etkili olması kaçınılmaz olarak Rusya askerlerinin ülkedeki varlığına son vereceği bir süreci zorlayacaktır. Moskova Erivan’da darbe yapabilir gibi iddialar gerçekçi olmaktan bir hayli uzak. Ukrayna savaşında alabildiğine yıpranmış, Suriye’de yenilgi almış Rusya’nın yeni bir çatışmayı zorlaması, uğradığı erozyonu artıracaktır. Aynı süreçte Bakü yönetimiyle de arasının bozulduğu düşünülürse Putin’in kendi çıkarlarını daha geri bir noktada savunma adına dahi olsa işi Trump’la bağlamaya çalışması kaçınılmaz gözüküyor. Hem de yakın zamanda Trump-Putin zirvesi ve Ukrayna savaşını sonlandırmak gündemdeyken böylesi tüm taraflar açısından daha ehven olabilir.

İran

İran, “12 günlük savaş” sonrası içeride baskı ve terörü artırarak kendini toparlamaya çalışıyor. Dışarıda ise Azerbaycan’a İsrail’le işbirliğine rağmen herhangi bir mesafe koymaksızın hareket ediyor. Arada Trump Yolu’nun olmazlığıyla ilgili açıklamalar ve Erivan yönetimine dönük bazı vaatlerde bulunsalar da asıl olarak takatleri herhangi bir gelişmeyi engelleyebilecek düzeyde değil. İran tıpkı Astana Süreci’nde olduğu gibi kendini kandıran politikalara imza atmakta ısrarlı. Muhtemelen bunun ana nedeni körlük değil, güçsüzlüktür.

Türkiye

Türkiye bu sürecin ilk etapta kaybedenleri arasında sayılabilir. Zira Türkiye Zangezur Koridoru’nun asıl patronu olarak kendini sunuyordu. Arada Turan hayalleri ile de bu emperyal hedeflerini süslüyorlardı. Şimdi gelinen pozisyonda Türkiye, Güney Kafkasya’da bir şey yapacaksa bu ancak ABD’nin inisiyatifiyle mümkün olabilir. Son 10-15 yılda görece özerk bir pozisyon elde etmiş olan Türk emperyalizmi bu alanda kaçınılmaz olarak sınırlanacaktır. Yeni Osmanlıcı yaklaşımların, Trump yönetimi nezdinde karşılık bulduğu ölçüde yaşam bulma şansı olabilir. Bu süreçte kazananlardan birinin de Azerbaycan’ın yakın müttefiki İsrail olduğunu düşünürsek Ankara’nın Güney Kafkasya’da yeni oyunlar kurma tasarıları yerine en azından bir süre için işleri kaçınılmaz olarak oluruna bırakması ve belki de Bakü’ye karşı Erivan’ı yanına çekme arayışlarına girmesi gündeme gelebilir. Türkiye’de hüküm süren diktanın kalemşörleri Trump Yolu’yla ne kadar çok kazandıkları türünden laflar edip, sevinç gösterileri düzenleseler de nihayetinde ABD-İsrail ittifakı bölgede etkisini artırıyor. Yalın gerçek bu.

Ek olarak, Dağlık Karabağ anlaşmazlığının çözümü için kurulmuş olan Minsk Grubu’nun dağıtılmasıyla bu organizasyonun yönetiminde yer alan Fransa’nın da kaybedenler arasında yer aldığını belirtmekte yarar var. Macron yönetiminin ara ara Ermenistan’a dönük yaptığı destek açıklamalarının ciddi bir karşılığı yok. Buna karşın AB’nin son dönem Ermenistan’la geliştirdiği diyalog daha “pozitif” bir zeminde ilerlemeye aday.

Bizim derdimiz

Bizim derdimiz halkların sınırsız, sömürüsüz, barış içinde yaşayacağı bir dünya. Ancak böylesi şeylerin, savaşın ana karakterlerinin aklının ucundan dahi geçmesi mümkün değil. Güney Kafkasya’da Trump Yolu’nun inşa edilmesi kaçınılmaz olarak dünyanın genelinde olduğu gibi hidrokarbonlara dayalı alışveriş ve tüketimi artıracaktır.  Bölgedeki yer altı/üstü doğal kaynaklarının yağmalanması sürecini hızlandıracaktır. Ancak en azından ABD belirleyiciliğinde olsa dahi bölgede bir çatışmasızlık, “barış” durumunun oluşması bugüne kadar politik sahnede ciddi bir yer bulamayan ve halkların bir arada yaşamasını esas alan düşüncelerin, hareketlerin ön plana çıkması için olanaklar sağlayabilir. Zira sürekli sıcak savaş tehdidinin olduğu ve bunun paralelinde milliyetçiliğin hüküm sürdüğü bir coğrafyada eşitlik ve özgürlük gibi ideallerin karşılık bulma olasılığı bir hayli zayıf…


(1) https://www.agos.com.tr/tr/yazi/35416/beyaz-saray-da-imzalanan-anlasmanin-tam-metni

Benzer Haberler