Rusya–Ukrayna savaşı devam ederken ABD, Ukrayna’ya yeni silah satışına onay verdi. Trump’ın isteği doğrultusunda Avrupa Birliği de yeni bir yaptırım paketi hazırlıyor. Yaptırımların hedefinde Rus ekonomisinin belkemiğini oluşturan petrol ve gaz sektörü var. Öte yandan ABD ve AB ülkelerinin Rusya ile milyarlarca euro değerindeki ticareti sürüyor. En kârlı çıkan ülke ise ABD.
HABER MERKEZİ – Rusya – Ukrayna savaşının sonlandırılmasına yönelik yaz aylarında başlayan diplomatik çabalar sonuçsuz kalırken, ABD ve Avrupalı ülkelerin Ukrayna’ya yönelik silah desteği artıyor. ABD, Ukrayna için 500 milyon dolarlık silah satışına onay verdi. Avrupa Birliği Rusya’ya yönelik yeni yaptırım paketini hazırlıyor.
Ukranya’ya ABD silahlarının satışı için NATO üyesi ülkeler Ukrayna’nın Öncelikli İhtiyaçları Listesi (PURL) adlı bir fon oluşturmuştu. Şimdiye kadar PURL fonunda 2 milyar dolardan fazla kaynağın sağlandığı bildiriliyor. Bir buçuk milyar doların daha sağlanacağı kaydediliyor.
Fondaki paranın ilk ödemesi ise ABD’ye yapılacak. ABD stoklarından tedarik edilen 500 milyon dolar değerindeki iki teslimat onaylandı ve bunun yakın zamanda Ukrayna’ya ulaştırılması hedefleniyor. Ukrayna fondaki parayla ABD’den öncelikle Patriot hava savunma sistemini satın almayı hedefliyor.
TRUMP İSTEDİ, AB YENİ YAPTIRIM PAKETİ HAZIRLADI
ABD Başkanı Donald Trump bir yandan NATO üyelerinden sağlanan parayla oluşturulan fondan Ukrayna’ya silah satarken, öbür yandan Rusya’ya yönelik yaptırımlar için de Avrupa ve NATO ülkelerine şart bildirdi.
ABD Başkanı Donald Trump, geçen Cumartesi günü ABD’nin Rusya’ya yönelik yeni enerji yaptırımlarını uygulamaya hazır olduğunu söylemiş, ancak bir şart da öne sürmüştü. Trump’a göre, böyle bir yaptırım ancak tüm NATO ülkeleri Rus petrolü satın almayı durdurursa ve benzer önlemler alırsa mümkün olabilir.
Trump’ın bu çışı üzerine Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Rusya’ya karşı 19. yaptırım paketini açıklamaya hazırlanıyor. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Trump ile Rusya’ya ekonomik baskıyı artırmak için atılacak yeni adımlar konusunda verimli bir görüşme yaptık” dedi. Rusya’dan petrol ve gaz ithalatını planlanandan daha erken bitireceklerini duyuran von der Leyen, AB Komisyonu’nun yakında 19. yaptırım paketini sunacağını ve pakete kripto paralar, bankalar ve enerji sektörünün de dahil olduğunu belirtti.
AB, 2022’deki Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra Rus petrolünün büyük kısmına ambargo koymuştu. Rusya’nın AB’ye gaz ihracatındaki payı 2024 itibarıyla yüzde 11’e kadar düştü. Normalde Rusya’dan petrol ve gaz ithalatının 2027’ye kadar tamamen bitirilmesi hedefleniyordu. Ancak von der Leyen, bu sürecin hızlandırılacağını belirtti.
ABD VE AB’NİN RUSYA İLE TİCARETİ SÜRÜYOR
ABD ve NATO ortakları başta petrol ve gaz olmak üzere Rus mallarına yönelik yeni ve sert tedbirleri konuşurken, öbür yandan Rusya ile bitmeyen ticaretleri ise dikkat çekiyor. Ukrayna savaşının üzerinden üç yıldan fazla zaman geçmesine rağmen ABD ve AB üyesi ülkelerin Rusya ile milyarlarca euro değerindeki ticaretleri kesilmedi. Ticaret konusu olan ürünler arasında enerjinin yanı sıra sıvılaştırılmış doğal gaz ve zenginleştirilmiş uranyuma kadar birçok ürün bulunuyor.
AB’NİN RUSYA İLE TİCARETİ
Eurostat’ın son verilerine göre, AB, birçok ürüne yönelik çeşitli ithalat ve ihracat kısıtlamaları getirdi ve bunun sonucunda 2022’nin birinci çeyreği ile 2025’in ikinci çeyreği arasında Rusya’ya ihracatta yüzde 61, Rusya’dan ithalatta ise yüzde 89 düşüş yaşandı.
Bununla birlikte AB Rusya’dan petrol, nikel, doğalgaz, gübre, demir-çelik alımına devam ediyor.
Rusya’dan yapılan petrol ithalatının payı 2021’in ilk çeyreğinde yüzde 29 iken, 2025’in ikinci çeyreğinde yüzde 2’ye geriledi.
Rusya’nın AB’nin doğalgaz ithalatındaki payı, 2021’in ilk çeyreğindeki yüzde 48’den 2025’in ikinci çeyreğinde yüzde 12’ye düştü.
Rusya, halen Türkiye üzerinden TürkAkım denizaltı doğalgaz boru hattıyla Macaristan ve Bulgaristan gibi bazı AB ülkelerine doğalgaz tedarik ediyor.
Rusya’nın AB’nin LNG ithalatındaki payı, 2021’in ilk çeyreğindeki yüzde 22’den 2025’in ikinci çeyreğinde yüzde 14’e geriledi.
Bu yılın ikinci çeyreğinde Avrupa’ya dondurulmuş gazın en büyük tedarikçisi ABD oldu ve payı yüzde 54’e ulaştı.
Rusya’nın AB dışı demir-çelik ithalatındaki payı, dört yıl önce yüzde 18 iken, 2025’in ikinci çeyreğinde yüzde 6’ya geriledi.
Rusya, 2025 yılının ikinci çeyreği itibarıyla 27 ülkeden oluşan AB’ye en fazla gübre ihraç eden ülke konumunda olup, bu pazardaki payı son dört yılda yüzde 28’den yüzde 34’e çıktı.
ABD’NİN RUSYA’DAN İTHALATI
ABD Nüfus Sayım Bürosu ve ABD Ekonomik Analiz Bürosu verilerine göre, Rusya’dan ithal edilen malların ithalatı, 2025’in ilk yarısında dört yıl önceki 14,14 milyar dolardan 2,50 milyar dolara düştü. Ocak 2022’den bu yana Amerika Birleşik Devletleri, 24,51 milyar dolar değerinde Rus malı ithal etti.
ABD geçen yıl yaklaşık 1,27 milyar dolar değerinde Rus gübresi ithal etti; bu rakam 2021’deki 1,14 milyar dolardan biraz daha fazla.
ABD, Rusya’dan 2024’te yaklaşık 624 milyon dolar değerinde zenginleştirilmiş uranyum ve plütonyum ithal etti, bu oran 2021’de 646 milyon dolardı.
Rusya, 2024 yılında ABD’ye yaklaşık 878 milyon dolarlık paladyum ihraç etti; bu rakam 2021’de 1,59 milyar dolardı.
DRON SAVAŞLARI VE STRATEJİLERİ
Rusya ile Ukrayna savaşının bir diğer dikkat çekici özelliği ise son zamanlarda artan karşılıklı dron saldırıları. Rusya özellikle sıcak savaş cephesinin gerisini ve Kiev gibi merkezi yerleri hedef alırken ve ön cephelerde de hasar oluştururken, Ukrayna son bir yılda özellikle Rusya’nın iç kesimlerini ve en çok da enerji kaynaklarını hedef aldı.
Zelenskiy, 16 Eylül’deki açıklamasında Rusya’nın son bir ayda 3 bin 500’den fazla İHA, yaklaşık 190 füze ve 2 bin 500’den fazla hava bombası fırlattığını söylemişti. Rusya öbür yandan Belarus ile birlikte ortak askeri tatbikat geliştirdi ve nükleer silahlar dahil elindeki bütün ağır silahları kullandı. Böylece Ukrayna’ya destek çıkan Avrupa’ya mesaj verilirken, öbür yandan son günlerde Polonya’da gündeme geldiği üzere insansız hava araçlarıyla da NATO sınırlarında uçuşlar yapılıyor.
Buna karşılık Ukrayna ise özellikle son bir yılda Rusya’nın enerji kaynaklarını ve altyapısını hedef alan insansız hava saldırılarını gerçekleştiriyor. Reuters’ın dün geçtiği habere göre, Ukrayna’nın kritik liman ve rafinerlere düzenlediği drone saldırıları sonrasında Rusya üretimi kısmayı planlıyor.
Ukrayna’nın son saldırılarının hedefinde Rusya’nın petrol boru hattı tekeli kabul edilen Transneft’in yer aldığı kayedediliyor. Transneft saldırı iddialarını yalanlarken, Reuters saldırıları doğruladığını duyurdu. Reuters’a göre, Ukrayna Rus enerji varlıklarına yönelik saldırılarını artırarak, Rusya’nın savaş çabalarını engellemeyei ve gelirlerini azaltmayı amaçlıyor.
Öbür yandan Ukraynalı askeri yetkililer ve Rus sanayi kaynakları, Ukrayna’ya ait drone’ların en az 10 rafineriyi vurduğunu kaydediyor ve böylece Rusya’nın rafineri kapasitesini neredeyse beşte bir oranında azalttığını ve Baltık Denizi’ndeki önde gelen limanları Ust-Luga ve Primorsk’a zarar verdiğini bildiriyor.
Petrol ve doğalgaz gelirleri, son on yılda Rusya’nın toplam federal bütçe gelirlerinin üçte biri ile yarısı arasında bir kısmını oluşturdu ve bu da sektörü hükümet için en önemli finansman kaynağı haline getirdi.
İHA SALDIRILARI: “EN HIZLI ÇALIŞAN YAPTIRIMLAR” MI?
Reuters’ın Ukrayna’nın Rus enerji kaynaklarına yönelik artan saldırıları hakkındaki yorumu şöyle:
דBatı, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali nedeniyle peş peşe yaptırımlar uyguladı ve özellikle petrol ve gaz sektörüne odaklandı. Ancak Moskova, petrol ihracatının çoğunu, başlıca alıcılarının Hindistan ve Çin olduğu Asya’ya yönlendirmeyi başardı.
Geçtiğimiz hafta Ukrayna’ya ait insansız hava araçları, 2022’de başlayan savaştan bu yana ilk kez Rusya’nın en büyük petrol limanı Primorsk’u vurdu ve buradaki operasyonların geçici olarak durdurulmasına neden oldu.
Primorsk, günde 1 milyon varilden fazla petrol ihraç etme kapasitesine sahip olup, bu da Rusya’nın toplam petrol üretiminin yüzde 10’undan fazlasını karşılıyor.
Zelenskiy, saldırıların önemli hasara yol açtığını belirterek, Rus petrol altyapısına yönelik saldırıları ‘en hızlı etki eden yaptırımlar‘ olarak nitelendirdi.”