Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

Hiçbir savaş cinsel şiddetsiz değil I

Çünkü bu en ucuz silah 

Hiçbir savaş cinsel şiddetsiz değil I

Londra’daki İmparatorluk Savaş Müzesi, arşivlerinden savaşların cinsel şiddet boyutunu sergiye dönüştürdü. 

NuMedya24- İngiltere’nin başkenti Londra’daki İmparatorluk Savaş Müzesi, bu günlerde alışılmadık bir sergiye ev sahipliği yapıyor: Savaşlarda cinsel şiddetin sistematik bir silah olarak kullanımını konu alan “Unsilenced” (Sessizliği Bozmak). Müze, arşivlerinde yer alan ancak bugüne kadar bu perspektiften ele alınmamış belgeler ve tanıklıkları, “tarih boyunca susturulmuş” hikâyelerle bir araya getiriyor.

Ziyaretçiler, girişte büyük ekranlarda savaş sırasında cinsel şiddete tanık olan ya da mağdur olmuş kişilerin sözleriyle karşılanıyor. Bir gazetecinin şu cümlesi akılda kalıyor: “Bu en ucuz silah; kalaşnikof’tan çok daha ucuz.” İkinci bölümde ise, İkinci Dünya Savaşı’nda saldırıya uğramış K. M. Bigginton’un şu sözleri yer alıyor: “Yakın zamana kadar utançtan kurtulamadım. Bana kim inanırdı, kim yardım edebilirdi?”

Müze, bu cümlelerin “dün olduğu gibi bugün de çatışmalarda işlenen cinsel şiddetin yankısı” olduğunu vurguluyor. Serginin küratörü Maeve Underwood, bu şiddetin özellikle kadın ve çocuklara karşı, “sivillerde korku yaratmak, toplumu sindirmek ve düşmanı moral olarak çökertmek” amacıyla kullanıldığını belirtiyor.

Sergi, savaş propagandasındaki kadın imgesinden, askerlerin kişisel eşyalarına işlenmiş erotize edilmiş figürlere kadar pek çok örnek sunuyor. Ancak bu hikâyeler yalnızca arşivlerin değil, güncel olanın da derdi.

×SAVAŞLAR ESKİMEDİĞİNE GÖRE…

DAİŞ tarafından esir tutulan kadınlar köle pazarında satıldı.

 3 Ağustos 2014’te Irak ve Suriye’de binlerce Ezidi kadın, IŞİD tarafından kaçırıldı, tecavüze uğradı ve köle pazarlarında satıldı. Bir kısmı aylarca, hatta yıllarca alıkonuldu; sistematik cinsel şiddet, Ezidi toplumunu dağıtmak ve kimliklerini yok etmek amacıyla uygulandı. Henüz 24 Haziran’da bir kavuşma sahnesi yaşandı Rojava’da. Kaçırıldığında çocuk olan Reham Hecî Hemê, 11 yıl sonra bulunarak, Şengal’e dönebildi ve ailesine kavuştu. Geçen bu 11 yıl içinde insanlık dışı muameleye maruz kalan Reham gibi 2 bin 757 kadın ve kız çocuğu ise hala kayıp. Suriye Demokratik Güçleri ile YPJ’nin yürüttüğü kurtarma çalışmaları ise bu kadınların bulunabilme umudunu diri tutuyor.

Afrin’in işgal edildiği 2016’dan bu yana çok sayıda Kürt kadını tecavüz edilerek öldürüldü, birçok kadından ise hala haber alınamıyor.

YA SURİYELİ ALEVİ KADINLAR?

İnsanlık bu utançla nasıl baş edecek diye düşünürken, 11 yıl sonra aynı korkunç sahneler bu kez Alevi kadınların kapısını çaldı Suriye’de. Geçici Suriye yönetimine bağlı ve IŞİD’in ardılı olan gruplar Suriye’deki Alevi toplulukları hedef almaya başladı. Alevi çocukları sokak ortasında öldürülürken, 100’e yakın Alevi kadın ve kız çocuğu kaçırıldı. Her gün birden fazla kaçırma vakası yaşandığı rapor ediliyor bölgedeki STK’ler tarafından. Tecavüz, zorla evlendirme ve fuhuşa sürükleme vakası bildirimleri geliyor.

YÜZLEŞME Mİ? EVET, AMA NEDEN GEÇ KALINDI?

Müze yönetimi, cinsel şiddet hikâyelerinin bugüne dek “öncelikli olarak toplanmadığını” kabul ediyor. Women for Women International’dan Sara Bowcutt, “Bu tür bir sergi için 2025’e kadar beklenmiş olması şok edici ama şaşırtıcı değil. Sessizlik, iyileşmenin ve adaletin önündeki engelleri güçlendiriyor” diyor.

Sergi fikri, 2017-2018 yıllarında müzenin İkinci Dünya Savaşı ve Holokost galerilerinin yenilenmesi sırasında ortaya çıkmış. Pandemi ve konunun hassasiyeti nedeniyle proje sekiz yıl sonra ancak tamamlanabilmiş. Arşivlerdeki tanıklıkların çoğu erkeklere ait olduğu için kadınların sesini görünür kılmak amacıyla farklı kurumların desteği alınmış: Londra’daki Women’s Library ve Wiener Holocaust Library, Seul’deki Kadın Hakları ve Savaş Müzesi ile Ruanda ve Kosova’dan tanıklıklar sağlayan Women for Women International bunlar arasında.

Sergi ekibinden Helen Upcraft, araştırma sürecinde müzenin arşiv sisteminde ve anahtar kelimelerde değişiklik yapıldığını belirtiyor. Tıpkı İngiltere’nin sömürgecilik ve kölelik geçmişi üzerine yürütülen yeniden değerlendirme çalışmalarında olduğu gibi, savaşın karanlık yüzü de artık daha görünür hale geliyor.

Benzer Haberler