BIG_TP
Bluesky Social Icon
Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

İhlallerin gölgesinde Dünya Çocuk Hakları Günü |

Barış için çocukların da sözünün dinlenilmesi gerek

İhlallerin gölgesinde Dünya Çocuk Hakları Günü |

Türkiye’de çocukların neredeyse tüm olanaklar açısından ayrımcılığa maruz kaldığını belirten Avukat Melek Ramazanoğlu, “Özellikle Kürt çocukların temel yaşama hakkı dahi güvencede değil. Önce hesaplaşma gerekir. Öldürülen çocuklarla, sağlıklı gelişme, özgür yaşama, anadilinde eğitim hakları ihlal edilen tüm çocuklarla yüzleşmek gerekir. Barış sürecinde çocukların da sözünün eşit bir biçimde dinlenilmesi gerekir” dedi.

Nedim TÜRFENT

Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü. Çocuk haklarının neredeyse yok sayıldığı Türkiye’de bu günü çocuk işçiliği, istismar ve eğitim hakkına erişimdeki derin eşitsizliklerin gölgesinde karşılıyoruz.

700 ÇOCUK ÖNLENEBİLİR NEDENLERDEN YAŞAMINI YİTİRDİ

Devlet politikalarındaki eksiklikler bu ihlalleri beslerken, özellikle Kürt çocukları yoksulluk, yıllarca süren çatışma koşulları, yerinden edilme/göç ve fırsat eşitsizlikleri nedeniyle daha ağır bir tabloyla karşı karşıya. Anadilde eğitim hakkının tanınmaması, Kürt çocukların eğitimde erişim ve başarı oranlarını olumsuz etkileyen yapısal bir sorun olarak öne çıkarken, çocukların temel haklarını güvence altına alan kapsayıcı politikalar için ihtiyaç her geçen gün artıyor.

Türkiye’de yaklaşık 23 milyon çocuk yaşamakta ve pek çok alanda derinleşen yapısal sorunların yarattığı ihlaller öncelikli olarak çocukların yaşam hakkını doğrudan etkilemekte. Fikir ve Sanat Atölyesi Derneği (FİSA)  Çocuk Hakları Merkezi’nin 2025 yaşam hakkı raporu verilerine göre, son on ayda en az 700 çocuk önlenebilir nedenlerden dolayı yaşamını yitirdi.

‘UCUZ’ İŞGÜCÜ: ÇOCUK İŞÇİLER
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi Çocuk Hakları ve Hafızası Komisyonu üyesi olan Avukat Melek Ramazanoğlu, 6 yıldır çocuk hakları alanında çalışmalar yürütüyor.

Çocuk işçiliğinin ‘ucuz’ işgücü olarak ele alındığı Türkiye’de yılın başından bu yana en az 81 çocuk işçi, işyerlerinde can verdi.

Bütün bu ağır tablonun gölgesinde Dünya Çocuk Hakları Günü‘nü Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi Çocuk Hakları ve Hafızası Komisyonu üyesi Avukat Melek Ramazanoğlu ile konuştuk.

*Öncelikle Dünya Çocuk Hakları Günü’nden başlayalım. Neden ihtiyaç duyuldu?

Tarihte insan hakları, ihlallerinden sonra vücut buluyor. Diğer tüm hak temelli metinler gibi Çocuk Hakları Sözleşmesi de dünyadaki savaşlardan yoksulluktan, ayrımcılıktan etkilenen tüm çocukların eşit koşullar altında yaşayabilmesi için ulus devletlere ortak yükümlülükler yüklemek için oluşturuldu. Dünya Çocuk Hakları Günü de BM Genel Kurulunda Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin kabul edildiği gün resmileşti.

ÇOCUK HAKLARİ İÇİN 4 YOL GÖSTERİCİ İLKE

*“Çocuk haklarıyla çocuktur” sloganındaki “haklar” nedir ve çocukların bu haklara sahip olduğu bilinci topluma ne kadar yansıyabiliyor?

Çocuk haklarını tanımlamak için dört yol gösterici ilkeyi temel alıyoruz. Ayrımcılık yasağı, çocuğun yaşama ve gelişme hakkı, çocuğun yüksek yararı, katılım hakkı. Sözleşmede tanımlanan haklar bu ilke çerçevesinde belirlenmiş durumda. Hala henüz doğru biçimde oturtulamamış çocukluk bilincine karşı kullanılıyor “çocuk haklarıyla çocuktur” kavramı. Çocukların özne olarak görülmediği bir toplumda hatırlatıcı ve kavratıcı birçok slogana ihtiyaç duyuluyor. Bu da onlardan biri.

Bilincin topluma yansıtılması dediğimiz şey, konu çocuklar olduğunda bireylere bırakılamayacak kadar hassas. Bu konuda aslında birincil sorumluluk devletlerde. Ülkedeki derin yoksulluk, çalışmaya zorlanma, eğitim niteliksizliği gibi çocukların haklarını direkt olarak ihlal eden birçok olgunun ortadan kaldırılması için devlet politikalarının geliştirilmesi öncelikli adım. Toplumun bilinçlenebilmesi için devletin sorumluluklarını ve yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekiyor.

ÇOCUKLARIN ‘ÖZNE’ OLARAK ELE ALINMAMASI NEYE NEDEN OLUYOR?

*Çocukların “özne” olarak görülmediğinden bahsettiniz. Çocuk hakları söz konusu edildiğine bile çocuklar özne olarak kabul edilmiyor. Aksine “yardım” ve “koruma” algısıyla ele alınıyor. Bunu nasıl yorumlarsınız?

Bu durumun birkaç yönden sakıncası var, çocukların koşullarının iyileştirilmesinin vicdan-yardım denklemine sıkıştırılması çocuğun yaşam koşullarını her bireyin kendi vicdanı kanaatine bırakmak anlamına geliyor. Bu durumun çocuklar açısından eşitsizlik yaratmama olasılığı yok. Vicdan varsa iyi, yoksa kötü olan koşullar kurulabilecek en kötü sistemi çıkarır önümüze.

Bunun bir de özne kabul edilmeme boyutu var. Faydacı bir zeminde gelecek olarak görülen, “yardıma muhtaç” olduğu düşünülen çocukluk algısı üzerinde ciddi bir yanılgı yaratıyor. Halihazırda eksik birer insan olarak görülen çocukluk algısına “yardıma muhtaç” sıfatının eklenmesi çocuktan benlik algısını, birey olma hakkını, özgüveni almak demek. Yetişkin ve çocuk arasında muhtaçlık hiyerarşisi yaratmak demek. Çocuk haklarının ihlaline yol açan en temel durum da bu. Özsavunması olmadığı düşünülen ve bu konuda baskılanan, tamamen yetişkine bağımlı ve özne olarak görülmeyen çocukların hakları bu temelde gasp edilmekte.

ÇOCUK HAKLARINDA MEDYANIN SORUMLULUĞU

*Çocuk odaklı habercilik veya medyanın çocuk haklarına yaklaşımı ve ihlallerdeki payı nedir? Sizce en büyük eksiklikler neler, nasıl bir dil kullanılmalı?

Medyanın çocuk haklarına yaklaşımına ilişkin uygulamada belirli bir perspektif maalesef yok. Özellikle ihlal haberleri söz konusu olduğunda çocukları özne olmaktan çıkararak, acılı bir olay örgüsünün nesnesi olarak gösteriyorlar. Habere konu olayın sansasyonel bulunan tarafları ön plana çıkarılarak, hak ihlalinden çok münferit trajedik bir olay olarak kurgulanıyor.

Oysa kamuoyunun çocuk haklarına dair bilinçlenmesindeki en önemli sorumluluk medyanın olmalı. İhlale ilişkin yapılan haberlerde çocukların olayın öznesi olduğunu, hangi haklarının olduğunu, hangi haklarının ihlal edildiğini ve ihlalin sebeplerini, sorumluluk zincirinin vurgulanması çok önemli.

12 YILDA 764 ÇOCUK İŞÇİ CİNAYETİ VE DERİN YOKSULLUK

*Türkiye’de bir de çocuk işçi gerçeği var. Her yıl onlarca çocuk işçi (ne ağır bir ifade) iş cinayetlerinde can veriyor. Çocukluk sömürüsüne dair elinizde ne tür veriler var ve nasıl okumalıyız bu verileri?

Türkiye’de 2 milyona yakın çocuk işçi olduğu belirtiliyor. Belirli bir yaşın altındaki çocukların çalıştırılmasının yasak olması, sigortasız işçi çalıştırmanın yaygın olması ve çocuk işçiliği ile mücadeleye dair hiçbir politikanın olmadığı da göz önünde bulundurulduğunda tam sayıya ulaşmak mümkün olmuyor.

Ancak İSİG Meclisi tarafından açıklanan çarpıcı rakamlar var. 2024 Eylül-2025 Ağustos döneminde en az 72 çocuğun çalışırken hayatını kaybettiğini ve son 12 yılda en az 764 çocuk iş cinayeti gerçekleştiğini belirtiyor.

Derin yoksulluktan etkilenen çocuk sayısının ise en az 6 buçuk milyonu bulunduğunu, her beş çocuktan birinin yeterli beslenemediği belirtiliyor. Derin yoksulluğun çocukların neredeyse tüm haklarına karşı olumsuz bir etkisi olduğunu söylemek mümkün.

*Peki bu şartlar altında Türkiye’de tüm çocuklara eşit ve adil şekilde haklara erişim olanağı olduğunu düşünüyor musunuz?

Türkiye’de çocuklar neredeyse tüm olanaklar açısından ayrımcılığa maruz kalıyor. Kapitalist sistemin yarattığı eşitsizlik koşulları en çok kırılgan grupları etkiliyor ve tabi ki çocuklar en başta geliyor. Eğitim, sağlık sistemindeki farklılıklar başta olmak üzere çocukların ilişkilendiği her türlü mekanizmanın koşullar açısından eşitsiz bir karşılığı var. Bunun bir diğer boyutunu da özellikle Türkiye kentlerinde yaşayan Kürt çocuklar maruz kalıyor.

“KÜRT ÇOCUKLARIN YAŞAM HAKKI BİLE GÜVENCEDE DEĞİL”

*Kürt çocukları… Yüzümüzü Kürt kentlerine çevirmek ve devlet dersinde Kürt çocuklarının yaşadıklarından söz etmek gerekir. Burada durum nedir? 

Kürdistan’da bunca yıldır devam eden savaş ortamından çocuklar doğrudan-dolaylı olarak etkilendi. BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde imzası bulunan Türkiye’nin çekince koyduğu maddeler anadilde eğitim hakkını güvenceye alan hükümler içeriyor. Asimilasyon kültürü o kadar kökleşmiş ki sözleşmenin ilgili maddesine çekince koymaktan çekinmez duruma gelinmiş. Devlet çocukların hem anadilde eğitim hakkının önüne geçiyor hem de temel eğitim hakkını, sonradan öğrenmeye zorladıkları dille birlikte dolaylı olarak ihlal etmiş oluyor.

İhlallerin sonu görünmüyor, Kürdistan’da yaşayan çocukların temel yaşama hakkı dahi güvencede değil. Devletin güvenlik adı altında bölgede yürüttüğü politikaların sonucu olarak; son 15 yılda zırhlı araçla 21 çocuk öldürüldü. Ölüm sayıları çözüm sürecinin bittiği dönemde ciddi artış gösterdi ve bu süreçte çocukların ölümüne sebep olan faillerin hiçbiri yargılanmadı. Cezasızlığın verdiği güçle birlikte çocuklar bilinçli-bilinçsiz öldürülmeye devam etti.

HESAPLAŞMA VE BARIŞ SÜRECİNDE ÇOCUKLARA SÖZ HAKKI

*Şimdi adı konmamış bir ‘barış’ süreci var. Bu tartışmalar sürerken ne tür önerilerde bulunursunuz?

Barış sürecinden konuşacaksak, önce hesaplaşma gerekir. Öldürülen çocuklarla, sağlıklı gelişme, özgür yaşama, anadilinde eğitim hakları ihlal edilen tüm çocuklarla yüzleşmek gerekir. Çatışma sürecinin etkilediği tüm çocukları sosyal, psikolojik, ekonomik her yönden desteklemek için hızlı bir şekilde mekanizmaların kurulması için devletin sorumluluk alması gerekir.

Bir de bu süreçte en önemli eksiklerden biri de barış sürecine çocukların sözlerini dahil etmemek. Çocuk odaklı yaklaşım ve çocuğun katılım hakkının önemsendiği bir bakış açısıyla demokratik toplum inşasında çocukların sözünün de eşit bir biçimde dinlenilmesi gerekir.

Uğur Kaymaz’dan Erdem Aşkan’a… | Devlet dersinde öldürülen çocukların faili: Cezasızlık kültürü

Benzer Haberler

İlhan Döğüş yazdı |

Barış ve refah için bütçe açığı: Devlet zarar etmeli!

Komisyonun İmralı ziyareti |

AKP, CHP ve Yeni Yol kararlarını almak için toplanıyor

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü l

Okuldan kopartıldılar, çalışırken öldüler...

Hatimoğulları’ndan muhalefete barış çağrısı I

Tarihin doğru tarafını ıskalamayalım, sorumluluk alalım

Demirtaş: Kimse benim adıma konuşmasın

“Kendi arkadaşları hariç” siyasetçi ve avukatlarla görüşmeme kararı

İmralı oylaması öncesi kritik gün |

Öcalan komisyonla görüşme ve CHP’nin rolü için ne diyor?

DEM Parti MYK’si toplandı:

Gündemde Öcalan ziyaretine hazırlık var

Komisyonun İmralı ziyareti |

AKP, CHP ve Yeni Yol kararlarını almak için toplanıyor