Takaichi’nin liderliği, Japonya için hem tarihi bir kadın temsili adımı hem de göçmenler, Kürtler ve diğer yabancı topluluklar açısından riskleri beraberinde getiriyor. Yeni dönem, aşırı sağın dinamize olduğu, toplumsal gerilimlerin ve göçmen karşıtlığının arttığı bir süreç olarak öne çıkıyor.
HABER MERKEZİ- Başbakanın istifasından bir ay sonra, Japonya’nın iktidardaki Liberal Demokrat Partisi (LDP) üyeleri, 4 Ekim 2025’te Sanae Takaichi’yi lider olarak seçti. Takaichi, parti içindeki en muhafazakâr ve milliyetçi kanadın yükselişini temsil ediyor. Seçimin ardından eski Başbakan Shigeru Ishiba’nın boşalttığı koltuğu devralacak olan Takaichi, konservatif Hoshutō ve aşırı sağ Sanseitō partileriyle bir koalisyon kurma niyetinde olduğunu duyurdu.
LDP’nin çoğunluğa sahip olmaması nedeniyle, parti başkanlığı otomatik olarak Japonya’nın 113’üncü başbakanı olmasını garanti etmiyor. Takaichi’nin başbakan olabilmesi için Parlamento’nun iki kanadını da ikna etmesi gerekiyor. Bu adımın, Japon hükümetini alışılmadık şekilde aşırı sağa kaydırabileceği yorumları yapılıyor.
64 yaşındaki eski ekonomi bakanı Takaichi, politikada Shinzo Abe’nin yakın müttefiki olarak biliniyor ve ulusal güvenlik ile Çin karşıtı sert tutumlarıyla dikkat çekiyor.
GÖÇMEN POLİTİKALARINDA SERTLEŞME BEKLENTİSİ
Göç konusu, ekonomi ve yaşam maliyetinin yanı sıra Japonya siyasetinde kilit çnemdeki bu seçimin temel argümanı yasa dışı göçü sıfıra indirme”ydi. Yeni gelenlere kota koyulacak, mevcuttakiler için de sosyal entegrasyonu güçlendirme planları hayata geçirilecek.
Takaichi’nin liderliğinin, Japonya’da göçmenlere yönelik daha sıkı ve katı uygulamaların işareti olarak okunması gerektiğine işaret eden analizler var.
2024 itibarıyla yaklaşık 3.8 milyon yabancı uyruklu, Çin, Vietnam, Güney Kore ve Nepal gibi ülkelerden Japonya’da yaşıyor. Göçmenler, özellikle düşük vasıflı işlerde önemli bir iş gücü kaynağı.
Öte yandan Japonya, yaşlanan nüfus ve iş gücü açığı nedeniyle nitelikli göçmenlere ihtiyaç duyuyor. Takaichi’nin katı göçmen politikaları, ekonomik büyüme ve iş gücü piyasasında sıkıntılara yol açabilir. Uzmanlar, hükümetin sert söylemleri ile ekonomik ve demografik ihtiyaçlar arasında ciddi bir gerilim oluşabileceğini belirtiyor.
Göçmen karşıtlığının aşırılaşmaya başladığı Japonya’da hedefte Kürtler var. İngiliz Gazetesi The Guardian geçtiğimiz hafta bu konuya dair yayınladığı haberinde Tokyo’nun banliyöleri olan Kawaguchi ve komşu Warabi’de yaşayan Kürtlere yönelik artan saldırıları anlattı. Bu bölgelerde helal marketler, kebapçılar ve Japon ramen dükkânları yan yana yer alıyor. Ancak giderek büyüyen yabancı nüfus, Japonya’da göçmen karşıtı tepkilerin merkezinde tartışmalı bir konu haline dönüşmüş durumda.
WARABİSTAN JAPONYA’NIN KÜÇÜK KÜRDİSTAN’I
2023 yılına kadar görece sakin olan Warabi’de iki Kürt arasında çıkan ve bıçaklanmayla sonuçlanan bir tartışma sonrası “güvenlik algısı” birden nefretin öznesi haline dönüştü. Kürtler saldırıların açık hedefi olmaya başladı: Kürt işyerlerine ırkçı yazılar yazılmaya başlandı. Parkta oynayan çocuklara saldırılar, gizlice çekilen fotoğrafların sosyal medyada “hırsızlık” suçlamalarıyla teşhiri başladı.
Kawaguchi ve Warabi’nin toplam 670 bin nüfusu içinde yaklaşık 3 bin Kürt yaşadığı belirtiliyor haberde. Bu sayı, internette bölgeye “Warabistan” denilmesine yol açtı. Kürtlerin çoğu inşaat ve yıkım işlerinde çalışıyor; küçük bir kısmı ise restoran ve gıda sektöründe.
Warabi bölgesinde sık sık nefret yürüyüşleri yapılmaya başlandı. Bu yürüyüşlerin bazılarında ellerinde Türk bayraklı kişilerin de olması dikkat çekici.
Japon hükümeti göç yasasında yaptığı değişiklikle, iltica başvurusu reddedilen kişilerin üçüncü denemeden sonra sınır dışı edilmesinin önünü açtı.
Bu yasal değişiklik, Japonya’nın “yasadışı göçmenleri cezbettiği” ve bunların suç oranlarını artırdığı yönündeki iddiaları güçlendirdi. Bu iddialar, sosyal medya ve muhafazakâr gazeteler tarafından büyütülerek yaygınlaştırıldı. Haliyle Aşırı sağ gruplar bu durumu fırsata çevirdi.
SADECE 1 KÜRT MÜLTECİ STATÜSÜNE SAHİP
Yabancı turist sayısındaki artış da yabancı düşmanlığını körüklüyor. Ağustos ayında Japonya’yı 3,42 milyon kişi ziyaret ederek yeni bir rekor kırdı. Bu durum, bazı kesimlerde “sessiz bir istilanın” yaşandığı yönünde paranoyaları tetikledi.
Bu ay hükümete bağlı Uluslararası İşbirliği Ajansı, dört Japon şehriyle Afrika ülkeleri arasında kurulan kardeş şehir programını, Mozambik, Nijerya, Gana ve Tanzanya’dan gelecek işçilere yönelik tepkiler üzerine iptal etti. Japonya bugüne kadar yalnızca bir Kürt göçmene mülteci statüsü verdi; geçen yıl tanınan toplam mülteci sayısı ise 190’dı, çoğu Afganistan’dan gelenlerdi.