DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, Kürt meselesinin çözümü için artık hukuki zemine geçilmesini gerektiğine işaret etti. Bakırhan, Meclis Komisyonu’nun Öcalan’ı dinlemesi gerektiğini bir kez daha vurguladı: “Bu bir taviz değildir. Bu sürecin başarıyla yürümesi için gerekli bir adımdır.”
HABER MERKEZİ – DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu ve Abdullah Öcalan’ın yapılması beklenen görüşme ile ilgili açıklamalarda bulundu.
ANKA Haber Ajansı’ndan Emine Dalfidan ve Berfin Bayır’a konuşan Bakırhan, komisyonun asıl görevlerinden birinin hukuki zemin oluşturmak olduğunu söyledi. “Kürt meselesi iyi niyetle, güzel sözlerle sonuçlanacak bir mesele değildir. Bunların tamamının bir hukuka kavuşması gerekiyor“ diyen Bakırhan, şunları belirtti:
דZaten sorunun ana kaynağı hukukun olmamasından kaynaklıdır. Bir geçiş yasası, ara dönem yasaları dediğimiz yasaların artık tartışılması, konuşulması gerekiyor. Silah bırakıldı; bir grup, iyi niyet adımı olarak bunu ortaya koydu. Diğerlerinin de aynı şekilde bırakması için bir geçiş yasasının olması gerekiyor.
Yasa yok, hukuk yok, yapılacaklar konusunda henüz bir yol haritası yok. Sadece Meclis’te kurulan komisyon önemlidir tabii ve dinlemelerle şu ana kadar geldik. Bir yılı aslında bunlarla geçirdik. Daha iyi bir yerde olabilirdik.
Dolayısıyla hukuki zemin sorunu tanımlayan, sorunun çözümü konusunda atılması gereken adımları artık tartışan, komisyon tarafından yasa önerilerinin Meclis Genel Kurulu’na sunulması ve artık yavaş yavaş adımların atılması gereken bir süreçten bahsediyoruz.
Tabii komisyonun kurulması önemlidir, kıymetlidir. Ama artık toplumun ciddi beklentileri var. Cezaevleri ne olacak, infaz yasası ne olacak, Terörle Mücadele Kanunu ne olacak? Bu uzun tutukluluk durumu, işte keyfi tutuklamalar ortadan kalkacak mı? AİHM kararları uygulanacak mı? Atanan kayyumlar yerine halkın seçtiği gerçek iradeler kentleri tekrar yönetecek mi gibi sorular bizlere soruluyor ve bunların yanıtını vermekte biraz zorluk çekiyoruz. Dolayısıyla hukuk zemini tarif ederken aslında buralar da tarif ediliyor.
İşte ‘Hala elinde silahı olan güçler var’ deniliyor. Tamam var ama yasal zemini oluşturulsun. Silah olan bıraksın gelsin, sosyal, siyasal yaşama katılsın. Bu konuda biraz elimizi hızlandırmamız gerekiyor. Komisyon artık daha hızlı, daha pratik çalışmalar içerisine yönelmeli.”
“ÖCALAN’A GİDİLMEYİP KİME GİDİLECEK?”
Komisyonun yakın tarihte Abdullah Öcalan’ı dinlemek için İmralı’ya gidip gitmeyeceğine ilişkin soruya Bakırhan, şöyle yanıt verdi:
דBiz DEM Parti olarak komisyonda da her seferinde bunu dile getiriyoruz. Aslında hükümet ortağı MHP de ‘Komisyon gidebilir’ diyor. Sayın Mehmet Uçum’un da bir yazısı var. O da aslında oraya işaret ediyor. Bu mesele çözülecekse Sayın Öcalan’a gidilmeyip kime gidilecek?
Meclis Komisyonu kesinlikle gitmelidir, bu bir taviz değildir. Bu sürecin başarıyla yürümesi için gerekli bir adımdır. Sayın Öcalan’a gitmek kimseyi küçültmez. Sayın Öcalan’la konuşmak kimseye başka bir yük yüklemez. Aksine bu meselenin çözümünü kolaylaştırır. Sayın Öcalan’ın söylediği sözün bir karşılığı vardır. Bu meselenin çözümünü istiyorsak bence ‘Adaya gidilsin mi, gidilmesin mi, görüşülsün mü; kim gitsin, kim gitmesin’ gibi suni tartışmaları artık bir kenara bırakmak gerekiyor.
Bir adada, 12 metrekare bir hücrede, 100 yıllık meselenin çözümü nasıl olur ya da muhataplardan biri nasıl bu dar koşullarda bu işi yürütür meselesini sürekli kendime soruyorum. Çalışma ve iletişim koşulları kesinlikle bu süreci yürütmeye müsait hale getirilmelidir. Kendi hareketindeki arkadaşlarıyla da rahat görüşmelidir. Sayın Öcalan çağrı yapacağı zaman kime yapacak, nasıl yapacak? Sonuçta örgütü yöneten bir insandan bahsediyoruz. Koşullarının düzeltilmesi gerekiyor.
27 yıl içeride olmasına rağmen büyük bir barış çalışması ve diplomasi yürütmesi de önemlidir. Türkiyeli bir çözümden yanadır. Türkiye’de çözmekten yanadır. Orta Doğu’daki tüm fırtınalara rağmen, dengelerin değiştiği, bölgesel aktörlerin değiştiği bir süreçte ‘Türkiye çözümü, Türkiyeli çözüm, Türkiye’de çözüm’ denilmesine bence bir kıymet biçmek gerekiyor.”