Airbnb ve Booking.com gibi küresel platformların yasa dışı İsrail yerleşimlerinde konaklama sunması, uluslararası hukukun “savaş suçu” saydığı bir olguyu “turistik deneyim” kılığına sokuyor.
HABER MERKEZİ – Neve Daniel, Ovnat, Mitzpe Yeriho ve Yitav… Eskiden Filistinlilere ait olan gasp edilmiş toprakların Batı Şeria’daki yeni isimleri. Airbnb ve Booking.com’da bu yerler “rahat süitler”, “Ölü Deniz manzaralı daireler” ve “huzurlu alanlar” olarak tanıtılıyor. Örneğin, Neve Daniel’deki bir konaklama 25 metrekarelik mini mutfaklı ve çamaşır makineli süit olarak sunuluyor. Kullanıcı yorumları “harika topluluk” ve “tüm endişelerinizi unutacaksınız” gibi ifadelerle tatili rüya gibi anlatıyor.
Oysa bu yerleşimler, Filistinlilerin topraklarından zorla el konularak kuruldu. Neve Daniel 1982’de, Ovnat 2004’te, Mitzpe Yeriho 1977’de ve Vered Yeriho 1979’da Filistinli köylere ve mülteci kamplarına ait araziler üzerinde inşa edildi.
Airbnb bu konaklama birimlerini “İsrail’de”, Booking.com ise “Filistin’de, İsrail kolonileri içinde” olarak listeliyor. Guardian’ın Şubat 2025 haberine göre, Ağustos 2024 itibarıyla bu yerlerde toplam 2.000’den fazla kişi ağırlanabiliyordu.
L’Humanité’nin dün manşete taşıdığı bu haber, sömürgeciliğin şirketler aracılığıyla nasıl görünmez hale getirildiğinin fotoğrafı. Booking.com gazetenin sorularını yanıtsız bıraktı. Aynı şekilde Airbnb de sessizliğini koruyor. Oysa şirket 2023’ten bu yana Birleşik Krallık, ABD ve İrlanda’da Global Legal Action Network (Glan), Sadaka Ireland ve Al-Haq tarafından koordine edilen bir “aklama” suçlamasıyla dava edilmiş durumda.
AIRBNB VE BOOKİNG VE DİĞERLERİ: BARIŞIN ÖNÜNDEKİ ENGELLER
İnsan hakları savunucularının hedefinde olan iki platform, aynı zamanda BDS (Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar) hareketinin kampanyasının da konusu. Kampanya metnine göre, 2024 yılı İsrail’in Filistin topraklarındaki kolonileşmesinin zaten zirveye ulaştığı bir dönemde, İsrail makamları Ürdün Vadisi’nde 1270 hektarlık alanı “devlet mülkü” olarak belirledi, deniliyor. Şirketler, İsrail’in kolonizasyonuyla bağlantılı “itibar kayıplarını” sınırlamaya çalıştı. 2018’de Airbnb, Batı Şeria’daki varlığını sona erdireceğini duyurdu, ancak kısa süre sonra geri adım attı.
2019’dan bu yana ise, “tartışmalı” diye nitelediği bu bölgelerden elde ettiği gelirleri Barış ve Ekonomi Enstitüsü’ne (IEP) aktarıyor. Ancak bu tercihin “son derece alaycı” olduğunu belirtiyor BDS Fransa koordinatörü Imen Habib, çünkü “Airbnb grubu bizzat barışın önünde engel teşkil ediyor; zira kolonizasyonu destekliyor.”
2007’de Sidney’de kurulan Barış ve Ekonomi Enstitüsü (IEP), kendisini “barış, iş dünyası ve refah arasındaki ilişkiyi inceleyen” bir kuruluş olarak tanıtıyor ve her yıl ülkeleri kendi hazırladığı bir “barometreye” göre sıralayan Küresel Barış Endeksini yayımlıyor. Uzun süre “orta” kategorisinde yer alan İsrail’in “barış seviyesi”, şaşırtıcı biçimde 2022 ve 2023’te “yüksek” olarak kaydedildi, 2024’te ise yeniden listenin sonlarına geriledi.
Yasadışı bir politikadan elde edilen fonlardan yararlanmak Enstitü için sorun değil mi? Bu soruya IEP’den yanıt gelmedi. Booking.com ise, “Filistin” ibaresini kullanmayı ve kiralamaların “İsrail yerleşimi” statüsünde olduğunu belirtmeyi kabul etmiş sadece.
İŞGAL EKONOMİSİNİ BESLEYEN BİN ŞİRKET
Airbnb ve Booking.com, 2020’den bu yana, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin yerleşimlerde faaliyet gösteren yaklaşık yüz şirketi listeleyen veri tabanında yer alıyor. Ancak bu liste oldukça eksik: BM’nin Filistin topraklarından sorumlu özel raportörü Francesca Albanese, yakın tarihli bir raporunda, bu çarkın içinde “en az bin şirket” bulunduğunu belirtiyor.
“Booking.com Batı Şeria’daki ilanlarını iki kattan fazla artırdı” diye yazıyor Francesca Albanese; “2018’de 26 olan sayı, Mayıs 2023’te 70’e çıktı.” Airbnb ise “yerleşimlerden elde ettiği kârı artırdı”; 2016-2025 arasında sunulan konut sayısı 139’dan 350’ye yükseldi. Platform bu süreçte %23 komisyon kazandı.
Uluslararası hukuk, İsrail yerleşimlerini savaş suçu ve apartheid olarak tanımlıyor. 2024’te UAD, sistematik ayrımcılığı ve yerleşimlerin sona erdirilmesine karar verdi ancak bu karar uluslararası şirketler için bağlayıcı görünmüyor.
Hollanda ve Fransa’daki STK’lar, Airbnb ve Booking.com’a karşı dava açmaya hazırlanıyor. Hollanda’da dört STK şirketi “savaş suçlarını aklamakla” suçlarken, Fransa’da Jurdi kolektifi “yasadışı faaliyeti destekleme” gerekçesiyle sivil yargıya başvurdu.