Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

Şu “bilgi” meselesi ve süreç…

Şu “bilgi” meselesi ve süreç…

Her duyduğunu yazandan onu bir yerlere satana, özel ilişkilerini ve dostluklarını “bilgi” için tuzaklayanından onun havasını atmak için münasebetsizliğe sırtını dayayana kadar geniş bir çerçeve içinde bakarsak meseleye, nasıl bir ucubelikle karşı karşıya olunduğu daha net anlaşılır.

Akın OLGUN

Geçen hafta bir etkinliğe katıldım Londra’da.

Süreç üzerine bir halk toplantısıydı.

Toplantı bitiminde, uzun zamandır görmediğim biriyle karşılaştım.

Ayak üstü bir konuşma trafiği yaşadık.

Bu yazının konu başlığına da sirayet eden “bir bilgi var, seninle paylaşayım mı” sözüyle bir küçük şaşkınlık yaşadım.

Ortalık “bilgi” sahibi olanlardan geçilmiyor bu ara malum.

Kimi meraktan “bilgi” üretiyor, kimi “elimde bilgi var” diyerek ilgiyi üstüne çekmeye çalışıyor ve “önemli kişi” havası kolluyor, kimi sızdırılanı hızla paylaşarak ışıkları üzerinde toplamaya çalışıyor ve böylece doğru ve yanlış iç içe geçiyor ve süreç “bilgi” tuzakçıların elinde, güvensizliğe dönüşüveriyor.

Bir “iç bilgi” zaten ortalığa düşüp, birilerinin ağzında sakıza dönüşüyorsa, orada ciddi bir güvenlik açığı var demektir ki bence sürecin en önemli konularından biri bu…

Süreç ilerledikçe rol çalma telaşına düşen çok olacaktır ve boşboğaz tipler dünyasında fırtınalar esecektir ki esiyor da…

Bu nedenle ben olabildiğince bunlardan uzak durarak, dışarıdan gördüğümü okumaya, anlamaya ve anlatmaya çalışıyorum. “Bilgi” tekliflerini ise uygun biçimde geri çevirmeyi tercih ediyorum.

Çünkü yorumu asıl güçlü kılan, sızdırılanı yazmak değil, olan biteni kendi yordamıyla görüp, okumayı dert edinmek.

Biri hazıra konmayı, diğeri yogunlaşmayı tarif ediyor bu yanıyla. Ben yoğunlaşmayı kıymetli bulanlardanım.

Bu “ben” den hızla kurtulup, konunun özüne dönmek gerekirse, yeniden bir “bilgi” bombardımanı ile karşı karşıyayız.

Temmuz ayının sıcak geçeceğini anlıyoruz ama konuya dair “temkinli” ve ortalığa atılan “bilgi”lere karşı  uyanık olmak yine elzem sanırım…

Çok önemli bir dönemece girerken, kulaklara küpe olacak bir yaklaşım ile hareket etmek, sadece süreci değil, insan hayatını da korumak anlamına gelecektir…

Kürt siyaseti içinden, dışarı kontrolsüz kimi bilgilerin taşması olası, bazı bilgilerin devlet içinden farklı yöntemlerle ortaya atılması da öyle.

Bu durumda önceliği, bilginin güvenliğini sağlamaya vermek iyi olabilir.

Mesele zaten “bilgi”nin kimden, kimlerden nasıl çıktığı değil, bunun alıcısının çok olması ve onların nasıl bunu kullanışlı hale getirdiği.

Bu gerçeklik, “bilgi”yi korumanın aciliyetini işaret eder.

Her duyduğunu yazandan onu bir yerlere satana, özel ilişkilerini ve dostluklarını “bilgi” için tuzaklayanından onun havasını atmak için münasebetsizliğe sırtını dayayana kadar geniş bir çerçeve içinde bakarsak meseleye, nasıl bir ucubelikle karşı karşıya olunduğu daha net anlaşılır.

Özellikle Dem çevresinde ve Avrupa merkezli Kürt siyaseti çeperinde, sürece uygun bir güvenlik planlaması acil görünüyor.

Herkesin, herkes hakkında konuştuğu, laf sokuşturduğu, popülizmde yarıştığı, sürecin artılarını kendisine, eksilerini rakiplerine yazıp kullanışlı hale getirildiği bir ortamda, teşnelik kültür haline gelir ki bence buna özel dikkat edilmeli…

Ortalıkta “bilgi” gezdirenlerin niyetinden bağımsız olarak, bu süreç binlerin, milyonların geleceği olduğunu hep akılda tutmak, sanırım barışa karşı sorumluluk duymaktır aynı zamanda.

Süreç şimdi bu sorumlulukla sınanıyor…

Ve evet, görünen o ki önümüzdeki 2 ay oldukça sıcak geçecek.

Sonbahar ise olgunluğa taşınacak. Sürecin kamusal ve toplumsal karşılığının uluslararası bir zemine taşınmasına da şahitlik edebiliriz ve bunun iç siyasete dair yansımaları da kaçınılmaz olacak. (Kim ne kadar buna hazır tartışmalı biraz.)

İktidar açısından, Kürt sorununu silahsız zemine çekme konusunda ne kadar samimi olduğu da anlayacağız yakında.

Tam da böylesi önemli bir dönemeçte, bilginin güvenli kılınması çok daha fazla önemli hale geliyor.

Sürecin şeffaflığı ile ilgili değil bu konu.

Şeffaflığın sağlayacak olan şey de güvenli kılmakla ilgili çünkü…

 

*Bu yazı Akın Olgun’un X sayfasından alınmıştır.

Benzer Haberler