Yüksel Genç
İlginç bir hafta yaşandı. Sürecin yasal ve pratik adımlar içeren ve iktidara sorumluluk yükleyen aşaması başladığından bu yana, artarak süren tahrik gücü yüksek manipülasyonlar, hedef göstermeler, bastırmalar içinde ayrımcı ve ırkçı söylem kotası doldu ve taştı.
İktidarın atması beklenen önemli somut ve yasal adımlar yerine DEM Parti’yi ve sürecin Kürt muhataplarını hedefleyen, suçlayan, tehdit ve tahkir eden, çapsızlıkta yarışan tuhaf bir ortam oluşturuldu. Süreci tahrik eden dil alabildiğine coşturuldu. Benimle başlayan, Gülistan Koçyiğit, Pervin Buldan ve son olarak Leyla Zana ile devam eden politik Kürt kadınlarını hedefleyen ırkçılıkla kol kola hoyrat erkeklik yarışı bu takrikkâr coşkunun en işlevli aparatı durumunda.
Süreç karşıtlığının en kaba görünümlerini sergileyenler, bu tahrik yarışında sürecin mimarlarından olan MHP liderine dokunamayınca tüm dokunma haklarını, başta Kürt kadınları olmak üzere Kürt aktörlerde kullanmanın dayanılmaz kolaycılığı ile çözüm ve barış köprülerinin ayaklarına da var gücü ile vuruyorlar.
Ana akım medya ve iktidar siyasetinin taşıyıcı kolanları ile yol alan bu kesimlerin bunca coşturulmasında kuşkusuz hesabı olanlar sorumlu. Bunların kim olduklarından çok bu coşku halinin hangi zamanlara denk geldiği dikkatle not düşülmeyi gerektiriyor.
Zira ne zaman süreç aşılacak bir viraja denk gelse bu kesimler coşturuluyor. Ne zaman iktidar sorumluluğunun gereği ile uyumlu adımlar atmak zorunda kalsa bu kesimler coşturuluyor. Bakın son ırkçı eril coşkunun yükseltildiği zaman dilimi, tarafların ilan ettiği 2. aşamaya geçişe denk geliyor.



