DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, Kürt sorununa çözüm için devam eden süreçte medyanın kullandığı dile dikkat çekti, “Henüz Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’na uygun bir dil kullanılmıyor” dedi. Bakırhan, Meclis’te kurulacak komisyonun tarihi bir fırsatla karşı karşıya olduğunu söyledi.
HABER MERKEZİ – Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Barış ve Demokratik Toplum Buluşmaları” kapsamında sivil toplum örgütleriyle bir araya geldi.
Buluşma Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Makine Mühendisleri Odası (MMO) Eğitim ve Kültür Merkezi’nde düzenlendi.
Konuşmasında medyanın süreçteki diline dikkat çeken Bakırhan, “Üç sayfalık değerlendirmeler içinden iki kelimeyi cımbızlayıp bunun üzerinden algı oluşturmaya çalışıyorlar” diyerek medyayı eleştirdi.
Bakırhan şunları söyledi:
דKamuoyunda başka tartışmalar yürüyor. Medyanın bir kısmı ‘ülke bölünüyor’ diye manşet atıyor; deyim yerindeyse öküz altında buzağı arıyorlar. Üç sayfalık değerlendirmeler içerisinden iki kelimeyi cımbızlayıp onun üzerinden algı oluşturmaya çalışıyorlar. Bizi çok şaşırttı. Muhalif medyanın durduğu yer bu olmamalıydı. İktidar medyasını anlatmaya gerek yok; onlar zaten sanki yeni bir şey icat edilmiş, dünyada ilk defa böyle bir süreç tartışılıyormuş gibi savaş seviciliği yapıyorlar.
Henüz dilleri değişmedi, henüz Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’na uygun bir dil kullanılmıyor. Ama biz bunu toplumla halklar emekçilerle aşmaya çalışıyoruz. 2 bin toplantıda on binlerce insanla bir araya geldik. Neredeyse her toplantımız yüzlerle, binlerle gerçekleşti. Bugüne kadar belki de tanık olduğumuz sorun alanlarıyla ve taleplerle karşılaştık. Bizim için önemli bir deneyim ve çalışmaydı. Önümüzdeki dönemi de konuşmak ve tartışmak gerekiyor.”
Barıştan ve barışın konuşulmasından hala rahatsız olan kesimlerin olduğunu belirten Bakırhan, “Barışın mutsuz ettiği bir zemin var. Barış insanları niye mutsuz eder? Onu anlamakta insan zorluk çekiyor” dedi.
“Düşünün, cezasını yatmış, üstüne çok fazla kitap okuduğu ya da halay çektiği için birkaç yıl fazladan yatırılmış insanların bile tahliye edilmesini sindiremeyen bir yaklaşım var. Bunu muhalif olarak tanımlayacağımız çevrelerin yapması biraz garip. Neredeyse Kürt’ün dilinin onurunun yerle bir edildiği bir yarış var.”
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE Mİ BARIŞ MI?”
İktidarın ve medyasının kullandığı “Terörsüz Türkiye” söylemine de tepki gösteren Bakırhan, yaptıkları halk toplantılarında yurttaşların da bu söyleme tepkili olduklarını belirtti:
“Barış mı Terörsüz Türkiye’mi? İkisi aynı mı? Vatandaş ikisi arasındaki makas farkının çok olduğunu görüyor. Biz ‘Barış içinde bir Türkiye’nin sözünü kuralım’ diyoruz. Öyle terörlü merörlü yaklaşımları bir kenara atalım. Dil hakkını talep etmek demokrasi talep etmek; demokratik bir zeminde eşit yurttaş olmayı talep etmek, alevilerin eşit yurttaşlar olması gerektiğini söylemek terörle teröristlikle bir alakası yok.”
KOMİSYON TARİHİ BİR FIRSATLA KARŞI KARŞIYA
Meclis’te kurulacak komisyona ilişkin de görüşlerini paylaşan Bakırhan, komisyonun tarihi bir fırsatla karşı karşıya olduğunu söyledi.
Komisyonun görevinin geçmişin yaralarını sarmak olduğunu belirten Bakırhan şöyle devam etti:
דBugünün güvenini inşa etmek zorundadır. Geleceğin ortak vizyonunu da çizmek durumundadır. Komisyon bunu başarırsa 86 milyon kazanır demokrasi kazanır. Bizim oradaki arkadaşlarımız tam da bu tarife uygun yaklaşım içinde olacaklardır. Barış sadece bir vicdani talep değil, ekmek ve su kadar hepimizin ihtiyaç duyduğu ekonomik bir taleptir. Cumhurbaşkanı da en son söyledi, Türkiye’deki açlığın yoksulluğun sebeplerinden birisi budur. 40 yıldır savaşa çatışmaya ve silaha ayrılan bütçedir. Yaklaşık 3-4 trilyon dolar olduğunu tahmin ediyoruz. Büyük bir paradır. Türkiye’nin yıllık milli geliri 1 trilyon dolar iken, bu savaşa 4 trilyon dolar harcanmış.”
Sivil toplumun da süreçte izleyici pozisyonundan çok sürecin mimarı olması gerektiğini ifade eden Bakırhan şunları söyledi:
דBu Barış ve Demokratik Toplum meselesi, bizim omuzlarımızda yükselecek. Aksi halde Kürtler sistemle karşı karşıya kalacak. Size büyük görevler düşüyor. Bazı şeyler yapıyoruz. TMK diye bir kanun var. Mesela burada 30-40 yakın bileşen var. Yahu bu TMK konusunda bir çalışma yürütebilir bir basınç oluşturabilir. Yani biraz Türkiye’nin meselesi konusunda dayanışalım.”