Yücel Özdemir
Berlin’de pazartesi günü sona eren Ukrayna görüşmelerinin ardından Alman basınında yer alan haberlerin çoğunda iyimserlik havası hakim. “Artık top Putin’de” diyenlerin sayısı bir hayli fazla. 28 maddeden 20 maddeye düşürülen ‘barış planı ’ndan hangi maddelerin çıkarıldığı, hangilerinin eklendiği ise sır gibi saklanıyor. Muhtemelen ABD delegasyonunun Moskova’ya yapacağı ziyaretin ardından her şey daha net görülebilecek.
Almanya başta olmak üzere Avrupalıların en büyük sevinci, savaşın biteceği beklentisi değil, genel olarak Batı’nın ortak bir paydada buluşarak, Rusya’ya karşı aynı karede birlik mesajı vermesiydi. Bugüne kadar ABD tarafından pazarlık masasının dışında tutulan Avrupa ülkeleri, Berlin toplantısıyla masaya oturmayı başardılar. Elbette, Ukrayna’ya ‘güvenlik garantisi ’nin askeri ve mali boyutunu üstlenme karşılığında. Güvenlik garantisinin Avrupalılar tarafından kurulacak bir uluslararası güçle sağlanacağı, görüşmelerden çıkan en somut sonuçtu. Ancak nasıl olacağı konusunda çok sayıda belirsizlik var.
Buna rağmen özellikle Almanya’nın kendisine güvenini geri kazandığını, Başbakan Merz’in çarşamba günü mecliste yaptığı yılın son “hükümet açıklaması ”nda görüldü. Merz konuşmasında iki noktayı öne çıkardı: Birincisi “Almanya uluslararası sahneye geri döndü”, ikincisi de “Büyük güçlerin oyuncağı değiliz.” İkisi de daha çok içeriye yönelik yeni başarı hikayesi olarak satılan söylemler. Zira dünyanın üçüncü büyük ekonomisine sahip Almanya, aslında hep emperyalist paylaşımda vardı. İkinci söylemdeki mesajın asıl olarak ABD ve Trump’a gönderildiği ise açık. ‘Büyük güçler ’den kasıt ABD’den başkası değil. Bu aynı zamanda Berlin’de Rusya’ya karşı verilen ‘birlik’ mesajının altının boş olduğunu da gösteriyor. Batılı emperyalist güçler arasındaki çıkar farklılığı, bundan sonra da her fırsatta kendisini dışa vurmaya devam edecek.



