PKK’nin kongresini toplayarak fesih ve silahlı mücadeleyi sonlandırma kararı almasını, 12. Kongre Divanı’nda yer alan Duran Kalkan değerlendirdi. Başlayan süreci ve kongre öncesi detayları açıkladı.
HABER MERKEZİ – PKK’nin 5-7 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirdiği 12. Kongresi’nde, örgütün feshi ve silahlı mücadeleyi sonlandırma kararı alındı. Kongreyi Medya Haber TV’de değerlendiren PKK’nin kurucu kadrolarından Duran Kalkan, alınan kararları “tarihi” olarak nitelendirdi ve böylelikle yeni bir dönemin başladığını söyledi.
Kararların örgüt tarihinde bir dönüm noktasına işaret ettiğine vurgu yapan Kalkan, “PKK dönemi kapanmış, Apocu özgürlük yürüyüşünde yeni bir dönem başlamıştır” dedi. Kalkan, bu yeni dönemin demokratik ve sosyalist temellerde gelişecek mücadelelerle şekilleneceğini söyledi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin yüz yıllık paradigmasının artık sürdürülemez olduğunu dile getiren Kalkan, devletin Kürt inkarına dayalı politikasının hem içerde hem küresel düzeyde çıkmaza girdiğini ve bu durumun “beka sorunu” olarak tanımlandığını belirtti.
PKK’nin 12. Kongresi’ne giden süreci ve alınan kararların arka planını anlatan Duran Kalkan, kongre toplama ve silah bırakma meselesinin daha 2013 yılında gündeme geldiğini hatırlatarak, 1. Çözüm Süreci’ne atıfta bulundu ve bazı detaylar paylaştı.
Kalkan, o dönemde belli aralıklarla İmralı ile aralarında mektup trafiği yaşandığını belirtti. ‘’2013 yılındaki süreçte yapılan yazışmalarda Önder Apo’ya ‘Biz, doğru yanlış, başarılı başarısız savaşı yürütürüz, savaşın yönetimi oluruz ama barış süreci denilirse bunun yönetimi biz olamayız. Bu kararları alma, hareketi ve halkı bu kararlara ikna etme, yönlendirme işini biz yapamayız. ‘Ancak Önder Apo yapabilir’ dedik. Bu somut durumdu, herhangi bir şart değil. O zaman Önder Apo bize ‘Bu kararınızı yoldaşça selamlıyorum, saygılı buluyorum. Bu temelde üzerime düşen her şeyi yapmak için çaba harcayacağım’ diye cevap verdi. O zamandan bu yana gelen bir süreç bu. Yeni ortaya çıkan bir durum da değil. Bütün bunlar bu süreci yönlendiren iktidar ve devlet çevreleri tarafından biliniyor, kamuoyu da bilsin istiyoruz.’’
KONGRE’YE GİDEN ZORLU SÜREÇ
DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan’ın İmralı’ya gidişiyle aynı konunun yeniden gündeme geldiğini belirten Kalkan, ‘’istenilenleri yapmak için kongreyi toplamaya hazır olduğumuzu fakat gerçekleştirme gücü ve iradesine sahip olmadığımızı mektup ile Önder Apo’ya ilettik. 1 Mart tarihli açıklamada bunu (tutumumuzu) kamuoyu ile paylaştık. Bizden silahlı mücadeleyi bırakma, strateji değiştirme, PKK’nin feshi kararı isteniyor. Bunu ancak Devlet Bahçeli’nin de ifadesi ile ‘Kurucu Önderi’ yapabilirdi. Çünkü herkes (gerilla) Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlamak üzere, savaşmak için eline (silahı) almış ve Önder Apo’ya katılmış. Biz nasıl o savaşı durduralım ve o silahı bırakalım diyebilirdik’’ dedi
Duran Kalkan, 12 Kongre’nin toplanmasına nasıl evet dediklerini de şu sözlerle açıkladı: ‘’Sonuçta tam istediğimiz gibi olmasa da Önder Apo’nun irade olarak kongreyi ikna etme, karara götürme biçiminden bir katılımı gerçekleşti. Bunun üzerine biz hemen kongreyi toplayabildik. Kendi irademiz ile bu kongreyi topladık ve tarihi kararlar alındı kongremizde. Çok yakında bütün kararlar açıklanacak.”
“ÇÖZÜMÜN ADRESİ TÜRKİYE’DE VE KALICI BARIŞ İÇİN PARADİGMA DEĞİŞİMİ ŞART”
Duran Kalkan, gelinen aşamada kalıcı bir barışın ancak Türkiye merkezli bir paradigma değişimiyle mümkün olabileceğini vurguladı. “Şunu net anladık ki, Türkiye’de çözüm olmazsa başka hiçbir yerde kalıcı çözüm bulunamaz” diyen Kalkan, bölgesel gelişmelerin de bu gerçeklik etrafında şekillendiğini söyledi.
“Dünyanın herhangi bir yerindeki bir devlet paradigma değiştirirse ya da Kürdistan’ın farklı parçalarında egemen olan güçler yön değiştirirse bile, kalıcı çözüm ortaya çıkmaz” diyen Kalkan, tüm gözlerin Türkiye üzerinde olduğunu belirtti:
“Kürt inkârı son bulmalı, Kürt halkının hakları tanınmalı. Demokratik bir birlik içerisinde diğer halklarla birlikte yaşaması kabul edilmeli. Zaten Kürt halkının ayrılma veya ayrı devlet kurma gibi bir talebi yok. Bu durumda Türkiye Cumhuriyeti’nin bir paradigma değişikliğine gitmesi gerekiyor.”
Bu değişimin sadece Türkiye’yi değil, bölgedeki diğer devletleri de etkileyeceğini dile getiren Kalkan, “Ancak şu anda Türkiye siyasetinde böyle bir eğilim olup olmadığını net olarak söylemek zor. Mevcut paradigmayı sürdüremeyen ve zorlanan çevreler var. Birçok kesim ‘bu böyle gitmez’ diyor ama henüz yeni dönemin adını koymuş değiller” dedi.
DEMOKRATİK MÜCADELEDE ISRAR SÜRECİ
Duran Kalkan, bazı çevrelerin güçlerini tasfiye edecekleri yönündeki söylemlerine de yanıt vererek, yürütülen sürecin bir “tasfiye değil, mücadeleyi farklı yöntemlerle sürdürme” süreci olduğunu belirtti.
Çatışma ortamını demokratik siyaset ve hukuk zeminine taşımayı hedeflediklerini belirten Kalkan, bu hedefin sadece kendi çabalarıyla değil, karşı tarafın yaklaşımıyla da ilgili olduğunu söyledi.