Rusya, son günlerde peş peşe nükleer silah denemeleri yaptı. ABD de aynısını yapma kararı aldı. Bu, son 30 yılda bir ilk olacak. Soğuk Savaş’tan sonra ilk kez dünyada nükleer gerilim bu kadar yüksek düzeyde. Nükleer silahsızlanmayı öngören anlaşmalar çökerken, silahlanmaya ayrılan bütçeler ise Soğuk Savaş dönemini bile geride bırakmış durumda.
HABER MERKEZİ – Rusya’nın üst üste nükleer silahları denemesinin ardından ABD Başkanı Donald Trump’tan karşı hamle geldi. Trump, ABD’nin de nükleer silah denemelerine başlayacağını duyurdu.
Dönemin dünyanın iki siyasi kutbunu oluşturan ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki sert çekişmelere sahne olan ve en önemlisi de nükleer silah yarışının tavan yaptığı Soğuk Savaş (1945–1991 yılları arası) dönemini aratmayan gelişmeler yaşanıyor.
Sovyetler Birliği’nin 1991’de resmen yıkılmasının ardından sona erdiği varsayılan Soğuk Savaş’tan sonra uzun bir süre nükleer silah denemeleri gündeme gelmemişti. En son Sovyetler Birliği 1990’da, ABD 1992’de ve Çin de 1996’da nükleer silah denemesi yapmıştı. Bu arada sadece 2017’de Kuzey Kore’den denemenin yapıldığı haberi gelmişti.
Ancak son günlerde nükleer silahlarla ilgili gerilim yeniden artmakla kalmadı, aynı zamanda 25 yılın ardından bu silahların yeniden denenmesi söz konusu oldu.
 TRUMP GÖRÜŞMESİ İPTAL OLDU, NÜKLEER GÜÇ GÖSTERİSİ BAŞLADI
TRUMP GÖRÜŞMESİ İPTAL OLDU, NÜKLEER GÜÇ GÖSTERİSİ BAŞLADI
Ukrayna’daki savaşın sonlandırılması için Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında 22 veya 23 Ekim tarihlerinde planlanan Budapeşte zirvesi iptal edilmişti. Bu iptalin ertesi günü, 21 Ekim’de Rusya, nükleer silah başlıklarının da kullanıldığı bir tatbikat gerçekleştirdi.
Bu tatbikatı 26 Ekim’de uzun süredir tasarlanan nükleer güçle çalışan 9M730 Burevestnik (Fırtına Kuşu) seyir füzesinin test edilmesi izledi. Rusya’ya göre, bu füze herhangi bir savunma kalkanını delebilecek kapasiteye sahip ve 14 bin km menzile ulaşabiliyor.
Son olarak Rusya 28 Ekim’de Poseidon (Yunan Deniz Tanrısı) adını verdiği yeni bir nükleer güçle çalışan otonom torpidoyu denedi. Bu, nükleer su altı insansız hava aracı demek ve Putin’in test denemesinden sonra açıkladığına göre, Poseidon’un taşıdığı nükleer savaş başlığının gücü, Rusya’nın en gelişmiş kıtalararası balistik füzesi olan Sarmat’ınkinden bile çok daha fazla. 20 metre uzunluğunda, 1,8 metre çapında ve 100 ton ağırlığında olduğu belirtilen Poseidon’un menzili de 10 bin kilometre olarak duyuruldu.
Rusya, Poseidon ve Burevestnik’i ilk kez 2018’de duyurdu. ABD’nin 2001 yılında 1972 Anti-Balistik Füze Anlaşması’ndan tek taraflı olarak çekilmesini ve ardından ABD’nin füze savunma kalkanı inşa etme hamlelerini gerekçe gösteren Rusya, Poseidon ve Burevestnik’i yanıt olarak takdim etmişti. Rusya’nın bir diğer gerekçesi de, NATO’nun doğuya, Rusya sınırlarına doğru ittifakını genişletme hamleleriydi.
Rusya’nın nükleer silahları denemelerinin, aynı zamanda Ukrayna’nın ABD’den uzun menzilli ve nükleer başlık da taşıyabilen Tomahawk füzelerini istemesinden sonra sıklaşması da dikkat çekiyor.
‘Fırtına Kuşu’ndan sonra ‘Yunan Tanrısı’ | Putin’den bir güç gösterisi daha: ‘Nükleer süper silah’
×
MOSKOVA NÜKLEER DENEMELERİ REDDEDİYOR
Rusya’dan üst üste gelen bu hamlelere Trump, önce “Sürekli füze denemesi yapıyoruz. Onlar bizimle oyun oynamıyor, biz de onlarla oyun oynamıyoruz” diyerek tepki gösterdi. Ardından Putin’den Poseidon denemesi de gelince Trump, ABD’nin de nükleer silah denemelerine başlayacağını duyurdu.
Bunun üzerine Moskova’dan dikkat çekici bir yanıt geldi. Kremlin Sözcüsü Dimitriy Peskov, yaptığı açıklamada, Burevestnik seyir füzesi ile Poseidon insansız denizaltı aracı testinin nükleer deneme olmadığını savundu ve “Trump’a Rusya’daki denemelerle ilgili doğru düzgün bilgi verildiğini umuyorum. Bu, nükleer deneme olarak yorumlanamaz” dedi.
Peskov, Trump’ın açıklamalarına karşılık olarak, durdurulan nükleer silah denemelerinin yapılması durumunda Rusya’nın aynı şekilde hareket edeceğini bildirdi. Peskov, ABD ile nükleer silahsızlanma konusunda temasların bulunmadığını da aktardı.
Öbür yandan Putin de pek çok kere ABD’nin nükleer silah denemesi yapması halinde kendilerinin de aynısını yapacaklarını duyurmuştu.
TRUMP NÜKLEER SİLAHLARIN TEST EDİLMESİ İÇİN TALİMAT VERDİ
Rusya’nın peş peşe nükleer denemelerinin ardından Trump, Asya turunun Güney Kore durağında dikkat çekici bir açıklama yaptı. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile görüşmesinden hemen önce sosyal medya hesabında paylaşım yapan Trump, diğer ülkelerin silah testlerine değinerek şunları yazdı: “Savaş Bakanlığı’na nükleer silahlarımızı eşit şartlarda test etmeye başlaması talimatını verdim. Bu süreç derhal başlayacak.”
Associated Press’in (AP) bildirdiğine göre, Trump’ın açıklamaları kafa karıştırıcı. Zira ABD’nin nükleer cephaneliği, Savunma Bakanlığı tarafından değil, Enerji Bakanlığı ve bu bakanlığın bünyesinde yarı özerk bir kurum olan Ulusal Nükleer Güvenlik İdaresi tarafından yönetiliyor. Enerji Bakanlığı, 1977’deki kuruluşundan bu yana nükleer silah testlerini denetliyor. Savunma Bakanlığı dışında, ondan önce iki kurum daha testler gerçekleştirmişti.
Trump’ın açıklamasında dikkat çekici olan bir diğer husus ise, ABD’nin “diğer tüm ülkelerden daha fazla nükleer silaha sahip olduğu” iddiasıydı. Bu iddia, hangi ülkenin ne kadar silaha sahip olduğuna bakmayı gerektiriyor.
 ABD, RUSYA, ÇİN: KİMDE NE KADAR NÜKLEER SAVAŞ BAŞLIĞI VAR?
ABD, RUSYA, ÇİN: KİMDE NE KADAR NÜKLEER SAVAŞ BAŞLIĞI VAR?
Washington merkezli Silah Kontrol Derneği‘ne göre, Rusya‘nın 5 bin 580 nükleer savaş başlığına sahip olduğu düşünülüyor. ABD‘nin ise 5 bin 225 nükleer savaş başlığı bulunuyor. Bu rakamlara, sökülmeyi bekleyen eski savaş başlıkları da dahil.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI), savaş başlığı toplamını daha da ayrıntılı olarak açıkladı ve ABD’nin bin 770 konuşlandırılmış savaş başlığına sahip olduğunu, bunların bin 930’unun yedekte olduğunu belirtti. Rusya’nın ise bin 718 konuşlandırılmış savaş başlığına ve 2 bin 591’inin yedekte olduğunu kaydetti.
İki ülke, dünyadaki nükleer başlıkların yaklaşık yüzde 90’ını üretiyor.
Bu iki ülkeye artık Çin de dahil oldu. Washington merkezli bir diğer düşünce kuruluşu Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi‘ne göre Çin, 2020’de 300 olan nükleer silah sayısını 2025’te 600’e çıkardı. ABD askeri yetkililerinin, Çin’in 2030 yılına kadar binden fazla nükleer silaha sahip olacağını tahmin ettiği belirtiliyor.
Bu arada başka ülkelerin de nükleer silah başlıkları bulunuyor. Hindistan, Kuzey Kore ve Pakistan nükleer silahlara sahip ülkeler ve bunlar da nükleer denemeler yapmış durumda. İngiltere ve Fransa‘nın da nükleer silahları var, ayrıca İsrail’in de bu silahlara sahip olduğu düşünülüyor.
‘Yeni’ Soğuk Savaş: Hipersonik füzeler ve korkunç bütçeler
×
ABD’NİN NÜKLEER DENEMELERİ
Amerika, 1945’te “Trinity” nükleer bomba denemesini gerçekleştirdiği tarihten 1992’ye kadar, bin 30 atom bombası denemesi gerçekleştirdi ve bu, tüm ülkeler arasında en yüksek sayı. Bu rakamlara, II. Dünya Savaşı’nın sonunda Japonya’ya karşı Hiroşima ve Nagazaki’de kullanılan iki nükleer silah dahil değil.
İlk Amerikan testleri atmosferikti, ancak daha sonra nükleer serpintiyi sınırlamak için yer altına taşındılar. Bilim insanları bu tür testlere “atış” adını verdiler. Julin Operasyonu kapsamında “Bölücü” olarak adlandırılan son “atış”, 23 Eylül 1992’de, Las Vegas’a yaklaşık 105 kilometre (65 mil) uzaklıktaki geniş bir yerleşke olan Nevada Ulusal Güvenlik Merkezleri’nde gerçekleşti.
Amerika, nükleer denemelerini birkaç nedenden dolayı durdurdu. İlki, Soğuk Savaş’ın sonunda Sovyetler Birliği’nin dağılmasıydı. ABD ayrıca 1996 yılında Kapsamlı Nükleer Deneme Yasağı Anlaşması’nı imzaladı.
AP’den Jon Gambrell’in aktardığına göre, “ABD, başkalarının Amerika’ya karşı silah kullanmasını engellemek için karada konuşlu silolar, uçaklarla taşınan bombalar ve denizde denizaltılarda bulunan nükleer başlıklı füzelerden oluşan ‘nükleer üçlüye’ güveniyor.”
TRUMP’IN HAMLESİ ZİNCİRLEME REAKSİYONA NEDEN OLABİLİR
Reuters’a konuşan Silah Kontrol Derneği Direktörü Daryl Kimball, Trump’ın talimatı üzerine ABD’nin Nevada’daki eski test sahasında yeraltında kontrollü nükleer denemelere yeniden başlamasının en az 36 ay süreceğini söyledi. Kimball, şunları belirtti:
דTrump yanlış bilgilendirilmiş ve konudan kopuk. ABD’nin 1992’den beri ilk kez nükleer patlayıcı testlerine yeniden başlaması için teknik, askeri veya politik bir nedeni yok. (Trump’ın hamlesi) ABD’nin hasımları tarafından nükleer denemeler yapılmasına yol açabilecek bir zincirleme reaksiyona ve Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’nın çökmesine neden olabilir.”
SİLAHLANMAYA AYRILAN BÜTÇE
1945-1991 arasında ABD ile Sovyetler Birliği arasında her alanda sert bir rekabet halinde geçen Soğuk Savaş’ın en önemli özelliklerinden biri silahlanma yarışıydı. Özellikle nükleer silahlara yapılan yatırımlar ön plana çıkmıştı. Silahlanma yarışı, iki kutuplu dünyada ekonomik harcamaların en önemli kalemi haline gelmişti. Bugünkü durum ise, silahlanmaya çok daha fazla yatırım yapıldığını gösteriyor. Bu konuda Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) verileri çarpıcı bir tablo sunuyor.
SIPRI’nin silahlanmaya ilişkin verilerine göre, 2024’te bir önceki yıla göre askeri harcamalar yüzde 9.4 arttı. 2024’te dünya çapındaki toplam askeri harcamalar ise toplamda 2 trilyon 718 milyar dolara ulaştı. Bu, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük askeri harcamayı ifade ediyor.
Silahlanma yarışında en fazla harcama ABD’ye ait: 2024 itibarıyla yüzde 5.7 artışla toplam 997 milyar dolar. Bu, NATO harcamalarının yüzde 60’ı demek.
Çin, ikinci sırada yer alıyor. 2024 itibarıyla 314 milyar dolar harcadı ve askeri harcamaları yüzde 7 artırdı. Çin, Asya-Pasifik’teki tüm askeri harcamaların yüzde 50’sini oluşturdu.
Rusya, 2024 itibarıyla 149 milyar dolar harcadı. Bu, askeri harcamaların yüzde 38 artışı demekti.
Avrupa ülkelerinde de silahlanmaya ayrılan bütçe arttı. Avrupa’nın NATO üyesi ülkeleri, toplam 454 milyar dolar harcadı. Silahlanmada başı çeken ülke ise Almanya. İngiltere’yi ilk kez geçerek Avrupa’da en çok savunma harcaması yapan ülke olan Almanya‘da askeri harcamalar 88,5 milyar dolara yükseldi. İngiltere ise 81,8 milyar dolar harcadı.
Türkiye ise, 2024 itibarıyla en fazla silahlanma için en fazla harcama yapan ülkeler arasında 17. sırada yer aldı. Silahlanma bütçesi, 2024’te bir önceki yıla göre yüzde 12 arttı ve 25 milyar dolara yükseldi. Türkiye’nin 2015-2024 döneminde askeri harcamaları ise yüzde 110 arttı.
×
NÜKLEER KONTROLSÜZLÜK VE ÇÖKEN ANLAŞMALAR
Nükleer silahlarla ilgili bir diğer gelişme de Plütonyum Yönetimi ve İmha Anlaşması (PMDA) ile ilgili yaşandı. Putin’in 27 Ekim’de, Poseidon’u test ettikten bir gün sonra ABD ile yapılan plütonyumun yeniden işlenmesine ilişkin anlaşmayı resmen sona erdiren yasayı imzaladığı bildirildi. Rusya Parlamentosu’nun alt kanadı Duma, 8 Ekim’de PMDA’dan çekilmeyi onaylamıştı.
PMDA, 2000 yılında ABD ile Rusya arasında imzalanmış ve 2011’de yürürlüğe girmişti. Anlaşma, Soğuk Savaş döneminde kullanılan binlerce nükleer savaş başlığından kalan silah sınıfı plütonyum stoklarının azaltılmasını amaçlıyordu. Anlaşmayla her iki devlet en az 34 ton silah sınıfı plütonyumu imha etmeyi taahhüt ediyordu.
PMDA’nın amacı, silah sınıfı plütonyumu, karışık oksit (MOX) yakıt gibi daha güvenli formlara dönüştürerek veya plütonyumu elektrik üretimi için hızlı nötron reaktörlerinde ışınlayarak bertaraf etmekti.
ABD’li yetkililere göre, plütonyum stoku 17 bin nükleer savaş başlığına yetiyor.
Rusya, 2016 yılında ABD yaptırımlarını ve Rusya’ya karşı düşmanca olarak nitelendirdiği eylemleri, NATO’nun genişlemesini ve ABD’nin plütonyumu imha etme biçimindeki değişiklikleri gerekçe göstererek anlaşmanın uygulanmasını askıya almıştı.
Rusya, Washington’un Rusya’nın onayı olmadan plütonyumu sulandırıp imha etmesi üzerine ABD’nin anlaşmaya uymadığını açıklamıştı.
NÜKLEER GERİLİMİN ORTASINDA NEW START’IN DA SÜRESİ DOLUYOR
ABD ile Rusya arasındaki Nükleer silahları sınırlandıran Yeni Stratejik Silahların Azaltılması Anlaşması’nın (New START) süresi ise 5 Şubat 2026‘da bitiyor.
New START anlaşmasının süresinin uzatılması için Putin 22 Eylül’de ABD’ye yeni bir teklif sunmuştu. Putin anlaşmayı bir yıl daha uzatabileceklerini duyurmuş, ancak ABD’nin de benzer şekilde hareket etmesi şartını ortaya koymuştu.
New START Anlaşması, her iki tarafın düşmanın askeri, ekonomik ve siyasi güç merkezlerini vurmak üzere tasarladığı stratejik nükleer silahları kapsıyor ve konuşlandırılacak savaş başlığı sayısını her iki taraf için bin 550 ile sınırlandırıyor. Anlaşmanın uzatılmaması veya değiştirilmesi halinde her iki taraf da belirlenen sınırı aşabilecek kapasiteye sahip.
PMDA hükümsüz, New START’ın da süresi bitiyor | Nükleer anlaşmalar çöküyor






 
																								 
 
											 
											