Modern sanat kategorisinde son yıllardaki en hızlı ve en pahalı satış gerçekleşti. New York’taki müzayedede satışa sunulan Klimt eseri 20 dakika içinde yeni sahibine verildi.
HABER MERKEZİ – Avusturyalı ressam Gustav Klimt’in “Elisabeth Lederer Portresi”, açık artırmada 236,4 milyon dolara alıcı buldu.
France 24’ün haberine göre, 1914-1916 yıllarında yapılan yaklaşık 1,8 metre uzunluğundaki tablo, Sotheby’s Müzayede Evi’nde satışa sunuldu.
Lederer’in Çin işi bir kaftan içinde resmedildiği tablo için yapılan müzayede 20 dakikada tamamlandı.
EN PAHALI ESER HANGİSİ?
Nihai teklifi 236,4 milyon dolar olan eser, modern sanat kategorisinde açık artırmada satılan en pahalı eser ünvanını aldı.
France 24, her ne kadar Klimt eserinin en pahalı eser unvanını alsa da, asıl en pahalı eserin Leonardo da Vinci’ye atfedilen “Salvator Mundi” olduğunu yazdı. Söz konusu tablo, 2017 yılında New York’ta 450 milyon dolara (o dönem yaklaşık 380 milyon euro) alıcı bulmuştu.
Satışı yapan Sotheby’s Müzayede Evi ise Klimt eserini satın alan kişinin kimliğini açıklamadı.
Nazi döneminde yağmalandıktan sonra İkinci Dünya Savaşı sırasındaki bir yangında yok olmanın eşiğinden dönen tablo, 1948’de Lederer’in kardeşi Erich Lederer’e iade edilmişti.
Tablo, 1985’te Estee Lauder ailesinin varisi Leonard A. Lauder tarafından satın alınmıştı.
Lauder’in haziran ayında 92 yaşında hayatını kaybetmesinin ardından tablo tekrar satışa çıkarılmıştı.
TABLONUN ARDINDAKİ TRAJEDİ
Gustav Klimt’in 1914–1916 yıllarında tamamladığı Elisabeth Lederer Portresi, sanat dünyasında sadece estetiğiyle değil, arkasındaki dramatik hikâyesiyle de dikkat çekici.
Tabloda, Klimt’in başlıca hamisi olan August ve Szerena Lederer’in tek kızı 20 yaşındaki Elisabeth, Çin arka planıyla tasvir edilmiş.
Canlı ve ışık dolu tablo, onun önümüzdeki on beş yıl içinde yaşayacağı trajediyi gölgede bırakıyor.
Kanada Güzel Sanatlar Dergisi’nin yazdığına göre Elisabeth’in ailesi, Viyana’nın Rothschildler’den sonra ikinci en zengin ailesiydi. Servetlerini damıtıcılık ve nişasta sanayisinden kazanan Lederer’ler, Klimt’e hem annesinin hem de kızlarının portrelerini sipariş etmiş, Elisabeth’in portresi yıllarca ressamın atölyesinde tamamlanmayı beklemişti. Rivayete göre tablo ancak annesi tarafından atölyeden zorla alınınca tamamlanmış sayıldı ve aile, tabloyu yalnızca 1917’de Stockholm’deki Avusturya Sanat Sergisi’ne ödünç verdi.
NAZİLER KOLEKSİYONU ELE GEÇİRDİ
Ancak Elisabeth’in rüya gibi yaşamı, babasının 1936’da ölümü ve Avusturya’nın 1938’de Nazi işgaliyle hızla değişti. Nazi rejimi, Lederer koleksiyonunun büyük kısmını ele geçirirken, aile üyeleri sürgüne zorlandı. Elisabeth Viyana’da kaldı ve ölüm tehlikesi altında yaşadı. Kızın güvenliği için annesi, Klimt’in aslında Elisabeth’in biyolojik babası olduğu yalanını yazılı olarak onayladı; bu strateji Nazi belgelerinde hayatını sürdürmesini sağladı.
Sanat tarihçisi Emily Braun’a göre, Klimt’in eserleri çoğu zaman dış dünyadan bağımsız olarak görülse de, tablolarında ince bir sosyal bakış açısı da mevcut. Portredeki Asya esintili motifler, Viyana Altın Çağı’nın kozmopolit ruhunu yansıtıyor.
