Tuğçe Tatari
Sürecin kaderi önemli ölçüde Suriye’deki gelişmelere bağlı, bunu biliyoruz.
Hatta süreç Esad sonrası Suriye’de olan bitenler sebebiyle başladı, onu da biliyoruz.
Bir önceki süreç de Suriye sebebiyle bitirilmişti; bir daha aynısını yaşamak da istemiyoruz.
Ancak bizim ne istediğimizin ya da ne düşündüğümüzün de bir önemi olmadığını maalesef biliyoruz.
Diğer yandan Türkiye içinde yürüyen, yürümeye çalışan küçük bir barış ihtimali daha var.
Belki de bu son ihtimal.
O sebepledir ki barış gazetecileri de olanca yüksek sesimizle bu sürece sahip çıkmaya çalışıyoruz.
Hep söylüyoruz, yine söyleyelim; barışın en ufak ihtimali bile uğrunda bedel ödemeye, mücadelesini vermeye değer…
Biliyorsunuz, Meclis’te kurulan komisyonda yer alan her parti bir rapor hazırladı. Raporlarda meselenin ne olduğu ve çözümün nasıl mümkün olabileceği ele alındı.
Fakat tam da o sırada başlayan ‘uyuşturucu operasyonları’ ile ülke gündemi ‘ünlü’ isimlerin özel hayatları oldu.
Emniyet ya da savcılık tarafından sızdırılan bu özel hayat görüntüleri ve konuşmaları bazılarınca zevkle takip edilirken, insanların özel hayatları üzerinde tepiniliyor; etik ve ahlak, insan hakları ve özel hayatın gizliliği ilkeleri ayaklar altına alınıyor.
Birileri de muhakkak ki gündemin bu görüntülere yenik düşmesinden memnun, sızdırdıkça sızdırıyor!
Gelin, biz bu oldu bittilerden uzak durup gerçek gündemlerimizle devam edelim.
Meclis Komisyonu’ndaki üç önemli aktörün raporlarını okudum. CHP, MHP ve AKP’den söz ediyorum.



