Hasan Cemal
Apo’yla karşılıklı koltuklarda sohbet ediyoruz.
Bir köşesinde gaz sobası yanan küçük bir oda.
Şık şık bir ses… Apo’nun elinden tespih düşmüyor. Gözleri bir tuhaf bakıyor.
Lübnan’ın yemyeşil Bekaa Vadisi’ndeki Zahlah kasabasında bir ev. Arabayla Suriye sınırına on dakika, Şam’a en çok bir saat uzaklıkta.
“İstanbul’a döndüğünde Yaşar Kemal’e söyle, gelsin benim romanımı yazsın!” diyor Apo, “PKK’nin, Kürdistan’ın romanını…”
Hakkında film yapılmasını istiyor.
Noktasız virgülsüz bir konuşma tarzı var. Arada kendini kaptırıyor, birden ayağa kalkıyor, elleriyle kollarıyla, bağıra çağıra konuşuyor. Bazen gözünü bir noktaya, tavanın bir köşesine dikip dalar gibi oluyor. Konuşurken ayak parmaklarıyla, terlikleriyle oynuyor.



