Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

CHP önündeki barikatlar ve Afgan işçiler I

Göçmen işçileri suçlamak neden bu kadar kolay?

CHP önündeki barikatlar ve Afgan işçiler I

İstanbul’da CHP il binası önünde barikatların Afgan işçiler tarafından taşındığı iddiası sosyal medyada gündem oldu. Göçmen karşıtı ifadelerle paylaşılan iddialar teyit edilmezken, Afganların tarım, inşaat ve hayvancılıkta ucuz iş gücü olarak giderek daha fazla kullanıldığına dair veriler dikkat çekiyor.

HABER MERKEZİ- İstanbul’da CHP İl Başkanlığı önünde polis barikatlarının Afgan işçiler tarafından taşındığına dair iddialar sosyal medyada yayılıyor. Mevzuat gereği, güvenlik bariyerlerinin taşınması ve kamu düzeninin sağlanması yalnızca kolluk kuvvetlerinin yetkisi altında. Ancak olay, Türkiye’de sayıları yüz binlerle ifade edilen Afgan göçmen işçilerin ülkedeki varlığına dair tartışmaları yeniden alevlendirdi.

TARIM VE HAYVANCILIĞIN GÖRÜNMEZ İŞÇİLERİ

Göç İdaresi Başkanlığı’nın verilerine göre, 2025 Ağustos ayı itibarıyla Türkiye’de ikamet izniyle yaşayan Afgan sayısı 38.808, çalışma iznine sahip olanların sayısı ise 6.200 civarında. Buna karşın çok daha büyük bir kitle kayıt dışı biçimde istihdam ediliyor. Afgan işçiler, özellikle çobanlık alanında kritik bir boşluğu dolduruyor. Türkiye’de uzun süredir yerli işgücünün tercih etmediği bu alanda, göçmenler düşük ücretlerle çalıştırılıyor.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin verilerine göre, Afganlar yalnızca tarım ve hayvancılıkta değil, aynı zamanda inşaat ve madencilik sektörlerinde de ağır koşullar altında çalışıyor. İş cinayetlerindeki oran, son yıllarda Suriyelilerin gerilerken Afgan işçilerin yükselmesiyle dikkat çekti.

Türkiye’ye düzensiz giriş yapan Afganların sayısı son beş yılda dalgalanmalar gösterdi. Göç İdaresi’nin istatistiklerine göre:

  • 2018: 100.841
  • 2019: 201.437
  • 2020: 50.161
  • 2021: 70.237
  • 2022: 115.775
  • 2023: 68.687
  • 2024: 65.815
  • 2025 (5 Haziran’a kadar): 19.087

Araştırma kuruluşu Mixed Migration Center’ın 2020 tarihli raporuna göre, Türkiye’ye gelen Afganların yüzde 66’sı şiddet, yüzde 63’ü ekonomik nedenlerle göç etmek zorunda kaldı.

AFGAN İŞÇİLERİN HİKAYESİ TÜRKİYE EKONOMİSİNİN DE HİKAYESİ

Afganların hikâyesi, yalnızca göç değil; aynı zamanda Türkiye’de tarım ve hayvancılığın yaşadığı krizle de iç içe geçmiş durumda. Anadolu’nun ücra köylerinde, başlık parası için çalışan genç çobanların hikâyesi, savaş, yoksulluk ve sömürüyle şekillenen bir göç döngüsünü yansıtıyor. Son verilere göre Türkiye ve Kürdistan kırsalında 25 bin’i aşkın Afgan çoban çalışıyor.

Türkiye’de göçmen işçilerin yaşam ve çalışma koşulları, çoğu zaman yerli işçilerinkinden farklı değil: barınma alanları elverişsiz, iş güvenliği yok denecek kadar az. Ancak göçmenler, yalnızca iş hayatında değil, siyasette de sık sık araçsallaştırılıyor. Avrupa’ya karşı “tehdit unsuru” olarak gündeme getirildikleri, milliyetçiliğin tırmandırıldığı anlarda hedef gösterildikleri görülüyor. Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde ve işçilerin hak talebinde bulunduğu süreçlerde göçmen emeği bir “günah keçisi”ne dönüşüyor.

Kayıt dışı istihdam, göçmen işçiler için neredeyse tek seçenek haline gelmiş durumda. Patronların onayı olmadan resmi kayıt süreci mümkün olmuyor; çoğu işveren de bu yola başvurmuyor. Net veri olmasa da tahminlere göre Türkiye’de 1 ila 1,5 milyon göçmen işçi kayıt dışı çalıştırılıyor.

BİR HUKUK GARABETİ: KAÇAK MADENİN KAÇAK İŞÇİSİ NOURTANİ

Göçmen emeğinin nasıl sömürüldüğünü ortaya koyan en çarpıcı örneklerden biri ise Zonguldak’ta yaşandı. 10 Kasım 2023’te, Kırat Mahallesi’nde ormanlık alanda yanmış bir ceset bulundu. Yapılan incelemede, cesedin üç çocuk babası, Afganistan uyruklu Vezir Mohammad Nourtani’ye ait olduğu belirlendi. Kaçak bir maden ocağında çalışan Nourtani’nin önce fenalaştığı, ardından işverenler tarafından ormana götürülüp üzerine benzin dökülerek yakıldığı tespit edildi.

Nourtani’nin ailesi kayıp başvurusunu cesedin bulunduğu günün sabahında yapmıştı. Otopsi, işçinin bir gün önce öldüğünü ortaya koydu. 11 Kasım’da toprağa verilen Nourtani’nin ölümü, göçmen işçilerin korunmasızlığını gözler önüne serdi. Dahası otopsi raporunda Nourtani’nin bir böbreğinin olmadığı ortaya çıkmıştı.

Soruşturma sonucunda maden ocağının sahipleri Hakan Körnöş, Enver Gideroğlu ve Ahmet Aydın tutuklandı. Ocakta çalışan S.K. ve E.D. ile kömür ticareti yapan A.Ç. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Jandarma’nın olaydan dört gün önce madeni mühürleyerek kapattığı, ancak işletmecilerin yeniden açtığı ortaya çıktı. Olay sonrası kaçak ocak tamamen imha edildi.

Ancak mahkeme bir hukuk skandalına imza atarak, diri diri yakmanın “taksirle öldürme, delil karartma” suçu olduğuna karar verdi ve sanıklara 5 yıl 8 ay’dan başlayarak 1 yıl 8 aya kadar hapis cezalarıyla ödüllendirdi. Nourtani davasında verilen karar “sol böbreğinin bulunmadığı tespiti değerlendirilsin” denilerek Mayıs ayında istinafa taşındı.

Benzer Haberler