DEM Parti Grup Başkanvekili Koçyiğit, orman yangınlarına müdahaledeki yetersizliklere değindi ve iktidarın tutumunu eleştirdi. Meclis’te Kürt sorunun çözümü için devam eden süreç kapsamında kurulacak komisyon konusunda da görüşlerini dile getiren Koçyiğit, sürecin iktidar tarafından “Terörsüz Türkiye” olarak isimlendirilmesini eleştirdi ve “Buna gerçekten şiddetle karşı çıkıyoruz” dedi.
HABER MERKEZİ – Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, gündemdeki gelişmelere ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi.
Konuşmasında birçok kentte devam eden orman yangınları ile başlayan Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Yüreğimiz, geleceğimiz, toprağımız yanıyor. Bununla beraber milyonlarca canlı da yanıp kül oluyor” dedi.
İKTİDAR YANGINLARI SEYREDİYOR
Orman yangınlarına müdahaledeki yetersizlikler nedeniyle iktidarı eleştiren Koçyiğit, “İktidarı süreci seyretmekle ya cumhurbaşkanı başdanışmanı gibi sosyal medya hesabından dua etmekle ya da olaya kayıtsız kalıp aslında hiçbir şey olmamış gibi kafasını kuma gömmekle meşgul” ifadeleri kullandı.
Yangınları sadece iklim krizi ve artan sıcaklılarla açıklamanın doğru olmadığını kaydeden Koçyiğit, “Bu yangınların en büyük sorumlusu önlem almayan AKP hükümetidir. Önlem almayan kurumlardır ve bakanlığın bizzat kendisidir” dedi.
KADER DEĞİL ÖNLENEBİLECEK ÖLÜMLER
Eskişehir’de çıkan orman yangınında 5 itfaiyeci ve 5 Arama Kurtama Derneği (AKUT) üyesi beş kişi yaşamını yitirmişti. Dün Bursa’da devam eden yangında ise 1 itfaiyeci ve su tankerinin uçuruma yuvarlanması nedeniyle 3 kişi hayatını kaybetti.
Yaşanan can kayıplarına değinen Koçyiğit, şunları belirtti:
דKendilerine Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum. Bu sudan ölümleri başsağlığı dileyerek geçiştirmeyi de kabul etmiyoruz. Vicdanımız bunu kabul etmiyor, bunlar kader değil, önlenebilecek ölümlerdir.”
Haziran-Temmuz 2025’te yani bir aylık süreçte en az 650 yangın çıktığını belirten ve yangına müdahalede personel eksikliğine dikkat çeken Koçyiğit, bu konuda şunları belirtti:
דYangın söndürme için norm kadro 25 bin olması gerekirken sadece 12 bin personel var ve bunların çoğunun kayıtlı olmadığını görüyoruz. Maliye personel almayın diyor maliyetleri artırıyor kemer politikası uyguluyor ama bu kemer sıkma politikası günün sonunda şu ana kadar 14 insanın yaşamına mal oldu. Bu yıl yaşanan yangınları da milyonlarca doların kaybına neden oldu. En önemlisi de orman habitatının yok olmasına neden oldu.”
Koçyiğit basın toplantısında Kürt sorunun çözümü için devam eden sürece ve süreç kapsamında Meclis’te kurulacak komisyona ilişkin de konuştu.
Komisyona verecekleri üyeleri belirlediklerini ve bu hafta resmi olarak Meclis Başkanı’na sunacaklarını belirten Koçyiğit, “Koordinatör Grup Başkanvekili olarak ben, Meral Danış Beştaş, Saruhan Oluç ve Cengiz Çiçek arkadaşlarımız ile bu komisyonda çalışacağız” dedi.
BARIŞI VE DEMOKRASİYİ ESAS ALAN BİR NİTELENDİRME GEREK
Komisyonun isminin ne olacağı konusuna da değinen Koçyiğit, iktidarın süreci “Terörsüz Türkiye” olarak isimlendirilmesini eleştirdi ve “Buna gerçekten şiddetle karşı çıkıyoruz” dedi.
Koçyiğit, süreci “terör ve güvenlikçi politikalar” üzerinden ifadelendirmek yerine gerçekten barışı ve demokratik toplumu esas alan bir nitelendirmenin daha doğru olacağını sözlerine ekledi.
KOMİSYON ÇALIŞMASI TEKNİK BİR SEVİYEYE İNDİRİLMEMELİ
Koçyiğit, komisyon çalışmasının teknik bir seviyeye indirilmemesi gerektiğini kaydederek, CHP ve diğer muhalefet partilerinin de bu yönde görüşlerinin olduğunu belirtti.
Koçyiğit şunları söyledi:
דHem biz hem de CHP hem de genel olarak muhalefet; komisyonun teknik bir komisyon seviyesine indirgenmemesini, sadece silah bırakma meselesine özgülenen bir komisyon olmaması gerektiğini söyledi. Bu ülkede Kürt sorununun kök nedenleri var. Bu kök nedenler konuşulmadan, Türkiye demokratikleşmeden en nihayetinde Kürt sorunu da çözülemez. Onun için mutlaka bu komisyonun demokratikleşme ve barış perspektifini içermesi ve sorunları kalıcı bir şekilde çözecek bir yaklaşımla çalışması gerektiğini biz de CHP de ifade etti. O anlamıyla genel demokrasi konusunda muhalefet, mutabakat ve ortak bir yaklaşım benimsiyor.”