Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

Doğan Cihan yazdı | Ortak Tutum Konferansı üzerine

Suriye’nin esas yüzü: Çok sesli, çok renkli bir geleceğin arayışı

Doğan Cihan yazdı | Ortak Tutum Konferansı üzerine

Doğan CİHAN

Dün, Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi’ne bağlı Cizirî Kantonu’nun Hesekê kentinde, Xweran Mahallesi Kültür ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen Kuzey ve Doğu Suriye Bileşenleri Ortak Tutum Konferansı, Suriye’nin çok kimlikli yapısını ve birlikte yaşama iradesini güçlü bir biçimde ortaya koydu. Kürt, Arap, Türkmen, Süryani, Ermeni ve Çerkez halklarının temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşen konferans, bölgenin toplumsal çeşitliliğini ve demokratik deneyimini görünür kıldı.

Konferans, “Birlikteliğimizi güçlendiren çeşitlilik ve yarınımızı inşa eden iş birliği için hep birlikte” şiarıyla düzenlendi. Müslüman, Êzidî ve Hristiyan inanç temsilcileri bire bir katılım sağlarken; Suriye ve diaspora Alevileri Yüksek İslam Konseyi Başkanı Xezal Xezal ile Miwehidîn (Dürzi) Müslüman Toplumu Ruhani Lideri Şeyh Hikmet El Hicrî görüntülü mesajlarıyla konferansa katkı sundular. Özellikle Süveyda’dan gelen mesaj, salonda en uzun ve coşkulu alkışla karşılandı; çünkü bu mesaj, baskı altındaki Dürzi toplumunun sesi olarak yankı buldu.

Konferansın Atmosferi: Temsiliyetin Gerçekliği

Konferans salonuna adım atıldığında ilk göze çarpan şey, temsiliyetin eşitliği oldu. Kadınlar, gençler, Arap aşiretlerinin şeyhleri, Süryaniler, Ermeniler ve farklı toplumsal kesimlerden katılımcılar, kendilerini özgürce ifade edebildikleri bir platformda buluştu. Herkes tahayyül ettiği Suriye’ye dair görüşlerini paylaştı. Bu tablo, yalnızca demografik bir çeşitliliği değil; aynı zamanda ortak yaşamın, karşılıklı saygının ve demokratik iradenin somut bir yansımasını sundu.

Konferansın açılış konuşmasını Kuzey ve Doğu Suriye Dış İlişkiler Eşbaşkanı İlham Ehmed yaptı. Ardından tüm halk ve inanç temsilcileri söz alarak görüşlerini, değerlendirmelerini ve önerilerini dile getirdi. Konuşmalarda öne çıkan ortak tema, 15 yıllık özerklik deneyiminin Yeni Suriye’de kalıcılaşması gerektiğiydi. Demokratik Suriye Güçleri’nin (QSD) yeni ulusal orduya entegrasyonu ve 10 Mart anlaşmasının hatırlatılması, bu yöndeki taleplerin somutlaştığını gösterdi.

Konferansın Göz Alıcı Detayları

Konferans salonuna girildiğinde ilk dikkat çeken şey, her halkın ve inancın kendi kültürel kıyafetleriyle temsil edilmesiydi. Bu görsel çeşitlilik, Suriye’nin ne kadar zengin bir toplumsal dokuyu barındırdığını ve tekçi anlayışların bu coğrafyada karşılık bulamayacağını açıkça ortaya koyuyordu.

Konferansın sloganı üç dilde — Arapça, Kürtçe ve Süryanice — yazılmıştı. Ortak iletişim dili Arapçaydı; tüm halklar bu dil üzerinden görüşlerini paylaştı, tartıştı ve uzlaştı. Yer yer Kürtçe ve diğer dillerde selamlamalar yapıldı, ancak Arapça ortak bir zemin oluşturdu ve bu durum hiçbir katılımcıyı rahatsız etmedi.

Konferans divanı Süryani, Kürt, Arap, Ermeni ve Çerkez temsilcilerinden oluşuyordu. Salonda Demokratik Suriye Meclisi (MSD), Kadın Savunma Birlikleri (YPJ), Demokratik Suriye Güçleri (DSG), Yeni Suriye ve Özerk Yönetim bayrakları yer aldı. Bu semboller, konferansın yalnızca bir tartışma zemini değil, aynı zamanda ortak bir gelecek tahayyülünün ifadesi olduğunu gösteriyordu.

Konferansın Hissettirdikleri: İki Suriye Arasında Bir Tercih

Ahmed el-Şara’nın Şam merkezli rejimi, geçici hükümet ilanından sonra Suriye’de tekçi bir yönetim anlayışını esas aldı. Lazkiye, Tartus ve Banyas gibi sahil kentlerinde Alevilere; Süveyda’da ise Dürzi toplumuna yönelik baskı ve katliamlarla rejimini güçlendirmeye çalıştı. Bu yaklaşım, merkeziyetçi ve dışlayıcı bir Suriye tahayyülünü temsil ediyor.

Buna karşılık, Rojava devrimiyle birlikte ortaya çıkan özyönetim deneyimi, son 15 yılda bölgedeki halkların ve inançların bir arada yaşamasını sağlayan alternatif bir model sundu. Bu model, yerel iradeyi, çoğulculuğu ve özgürlükçü toplumsal örgütlenmeyi esas alıyor.

Hesekê’de düzenlenen bu konferans, yalnızca bir toplantı değil; aynı zamanda şu soruya verilen güçlü bir cevaptı: “Şara’nın Suriye’si mi, halkların Suriye’si mi esas olan?” Konferans, bu sorunun cevabını çok sesli, çok renkli ve çok kimlikli bir iradeyle verdi.

Benzer Haberler