BIG_TP
Bluesky Social Icon
Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

Doğu Ergil yazdı |

İyi eğitim nasıl olmalıdır?

Doğu Ergil yazdı |

Siyasetin gölgesindeki müfredatlar, ahlakı vicdan üzerinden değil, ideoloji ve kimlikler üzerinden tanımlıyor. Gençler, sorgulamaktan korkuyor; çünkü sorgulamanın bedeli yüksek. Bugün Türkiye’de en çok ezberleyen değil, en çok soran gençlere ihtiyaç var. Çünkü özgür düşünce olmadan ilerleme olmaz.

Doğu ERGİL

“Eğitim şart” sözünü çocukluğumuzdan beri çok duyarız. Bu deyiş, neredeyse bir toplum sloganına dönüştü. Fakat sorulması gereken esas soru şu: Hangi eğitim şart? Çünkü her eğitim, insanı eğitmez. Bilgiyi çoğaltmak, insanı olgunlaştırmak anlamına gelmez; hatta bazen, bilgi ahlaktan koparsa, cehaletten daha tehlikeli olabilir.

Eğitim Bir Olgunlaşma Sürecidir

Gerçek eğitim, yalnızca bilgi aktarımı değildir; bir insanı düşünmeye, sorgulamaya ve empatiye açma sürecidir. Bilgi bir silahtır; onu hangi amaçla kullanacağını belirleyen şey ise ahlaktır. Bu nedenle en iyi eğitim, bilgiyle vicdanı birlikte besleyen eğitimdir.

Ne yazık ki modern eğitim sistemleri çoğu zaman bu dengeyi kuramıyor. Ekonomik sistemin ihtiyaçları, eğitimin yönünü belirliyor. Okullar, fabrikalar gibi çalışıyor; “düşünen bireyler” değil, “uyumlu vatandaşlar” üretiyor. Oysa eğitim, kalıplara uydurmak değil, insanların iç potansiyelini keşfetmek ve onları geliştirmek içindir.

Eğitim Bir Özgürleşme Sürecidir

Gerçek eğitim, ezberletmez — düşündürür. İtaat etmeyi değil, sorgulamayı öğretir. Çünkü özgür düşünen insan, manipüle edilemez. Bu yüzden otoriter toplumlar, sorgulayan bireylerden korkar.

Eğitim, iktidarın değil, hakikatin hizmetinde olmalıdır. Eğer bir sistem, öğrencilerinden sadece sessizliği, itaatkârlığı ve sınav başarısını bekliyorsa; orada eğitim değil, koşullandırma vardır.

Ahlak, Merhamet ve Bilme Arzusu

En iyi eğitim, insanı hem kendisiyle hem toplumla barıştırır. Hem kalbi hem aklı geliştirir. Merhameti, adaleti, bilme arzusunu besler. Bilgilenme süreci kitaplarla başlar ama asıl anlamını hayatta bulur.

Gerçek eğitim, insana sadece “nasıl yaşanacağını” değil, “neden yaşanması gerektiğini” de düşündürür. Çünkü bilinçli bir insan, hem kendini hem de toplumu özgürleştirebilir.

Türkiye’de Eğitim: Bilginin Değil, Sınavların Egemenliği

Türkiye’de eğitim sistemi, uzun süredir bir “yarışma düzeni” içinde sıkışmış durumda. Okul, öğrenciyi hayata hazırlamak yerine, sınava hazırlamanın ötesine geçmiyor. Öğrenme süreci bir merak ve keşif yolculuğundan çok, ezbere dayanan puan avcılığına dönüşmüş bulunuyor.

Bu durumun üç temel sonucu oldu:

Ezber kültürü derinleşti.

Düşünmek yerine hatırlamak, anlamak yerine kopyalamak makbul hale geldi. Bu, yaratıcılığı değil, uyumu ödüllendiriyor.

Eşitsizlik yeniden üretildi.

Eğitimin niteliği bölgeden bölgeye, hatta mahalleden mahalleye değişiyor. Parası olan iyi okullara, olmayan kalabalık sınıflara sıkışıyor. Kamusal eğitim, fırsat eşitliği yerine fırsat ayrımı üretir hale geldi.

Değer eğitimi zayıfladı.

Siyasetin gölgesindeki müfredatlar, ahlakı vicdan üzerinden değil, ideoloji ve kimlikler üzerinden tanımlıyor. Gençler, sorgulamaktan korkuyor; çünkü sorgulamanın bedeli yüksek.

Bugün Türkiye’de en çok ezberleyen değil, en çok soran gençlere ihtiyaç var. Çünkü özgür düşünce olmadan ilerleme olmaz.

Ancak eğitim politikaları halen “itaatkar yurttaş” yetiştirmeye odaklı. Mesele, bilgi miktarını artırmak değil; bilginin anlamını derinleştirmek olmalıdır.

Eğer eğitim, bireyin kendini ifade edebilme kapasitesini geliştirmezse, ülke sadece mühendis ya da doktor yetiştirir; ama düşünen yurttaş yetiştiremez. Ve bir ülke, düşünmeyen yurttaşlarla ne kadar modern okullara sahip olursa olsun, çağdaşlaşamaz.

Bilgi Yüklemesi Değil, İnsan İnşası

Nasıl bir eğitim bizi çağdaş, özgür ve üretken bir toplum haline getirir? Hepimiz biliyoruz, eğitim bir ülkenin aynasıdır. Bir toplumun neyi öğrettiğine değil, nasıl öğrettiğine bakarsanız, o toplumun geleceğini görürsünüz.

Çağdaş Eğitim Bilgi Değil, Anlama Üzerinedir

İyi eğitim, bilgi yığmak değildir. Çünkü bilgi her yerde — cebimizde, ekranlarımızda, saniyeler içinde ulaşılabilir durumdadır. Ama anlamak, halen emek ister.

Çağdaş eğitim, öğrenciyi bilgiyle doldurmak yerine, o bilgiyi yorumlamayı, sorgulamayı ve dönüştürmeyi (onunla ne yapacağını) öğretir.

Bugün dünyayı değiştiren insanlar, çok şey bilenler değil; bilgiyi farklı biçimlerde kullanmayı becerebilenlerdir. Bu yüzden iyi eğitim, “bilgi aktaran” değil, “düşünce üreten” bir süreçtir.

Çağdaş Eğitim Bireyi Özgürleştirir

Gerçek eğitim, itaatkar yurttaş değil, özgür birey yetiştirir. Korkusuzca düşünen, ama sorumlulukla hareket eden insan… Bu denge, çağdaşlığın özüdür.

Özgür birey, neye inanacağını, neyi savunacağını, neyi sorgulayacağını kendi aklıyla belirler. Eğitimin görevi, ona bu cesareti kazandırmaktır. Eğer eğitim, sorgulamayı değil, ezberi öğretiyorsa; o toplumun geleceği belirsizdir.

Çağdaş Eğitim Ahlakla Bilgiyi Birleştirir

Bilgi, eğer vicdanla birleşmezse, toplumları tehdit eder (silahlanma gibi). Bugün dünyanın yaşadığı krizlerin çoğu —iklimden siyasete—, bilginin ahlaktan kopmasından doğuyor.

İyi eğitim, aklı geliştirirken kalbi kurutmaz. Merhamet, adalet duygusu, empati gibi çağdaşlığın gereklerini genç kuşaklara aktaramaz. Bilgili insan yetiştirebilir ama bilge insan geliştiremez

Çağdaş Eğitim Yaşamla Bağlantılıdır

İyi eğitim, kitap sayfalarında kalmaz.

Yaşamın içinde anlam bulur. Sınıflarda öğretim yapılır, ama eğitim hayatta tamamlanır. Bu yüzden çağdaş eğitim, sadece müfredat değil, yeni bir yaşam biçimini inşa etmektir.

Çağdaş eğitim, yetenekleri ayırmaz; geliştirir. Farklı yeteneklerin kendi potansiyel ve istekleri doğrultusunda gelişmesine izin verir. Birini mühendis yaparken diğerini sanatçı yapar; ama her ikisini de düşünen yurttaş olarak yetiştirir.

Çağdaş Eğitim, Öğretmeni de Yeniden Tanımlar

Bir toplumun öğretmeni ne kadar özgürse, öğrencisi de o kadar özgürdür. Öğretmen yalnızca bilgi aktaran kişi değil, öğrenmenin yol arkadaşıdır.

Çağdaş sistemde öğretmen, otorite değil; rehberdir. Kendisi de öğrenen, kendisi de sorgulayan bir rehber…

Eğitimin niteliği, öğretmenlerin uzmanlığı, özgürlüğü ve itibarıyla doğru orantılıdır. Bu yüzden iyi eğitim, önce öğretmeni güçlendirmelidir.

Eğer bir ülke geleceğini inşa etmek istiyorsa, okullarını bilgi depoları değil, düşünce laboratuvarları haline getirmelidir.

İyi eğitim, sadece zihinleri değil, ruhları da sorumluk, dürüstlük ve çalışkanlık değerleriyle donatmalıdır. Bir milletin geleceği, sınıflarında oturan çocukların ufkuyla sınırlıdır. O ufku genişleten her öğretmen, her öğrenci, her fikir, ülkenin geleceğine yeni bir katkıdır.

Kısacası; gerçek eğitim, insanın içindeki özgürlük tohumunu filizlendirir.

Aforizmalarla Eğitim Üzerine

Gerçek eğitim, insanın içindeki özgürlük tohumunu filizlendirir.

Bilgi, vicdanla birleşmezse kibir üretir.

Eğitim, itaate değil, idrake hizmet etmelidir.

Okul, zihni açmak için vardır; ruhu kapatmak için değil.

En iyi öğretmen, öğrettiklerinin unutulmasından sonra bile düşündürmeye devam edendir.

Benzer Haberler