Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

Faik Bulut yazdı |

AKP’de “iktidar kavgası” ve Kürt meselesinde Hakan Fidan’ın şahinleşmesi

Faik Bulut yazdı |
Faik BULUT

Bu makalede Hakan Fidan ekseninde dönen yorum ve değerlendirmelerden hareketle Dışişleri Bakanı’nın gerçek niyet ve pusulasının ne olduğunu anlamaya çalışacağız. Bilinmektedir ki Fidan hem Kürt hareketi temsilcileriyle Oslo görüşmelerinde bulunmuş, hem de 2013’ten buyana Kürt hareketine karşı mücadelenin mimarlarından biri olmuştur. Mevcut süreçte ise Türkiye’deki siyasi Kürt hareketi ve bilhassa Rojava’daki silahlı-siyasi oluşumun sırtını yere getirmek için gayret göstermektedir.

“Hakan Fidan dönemi başlayacak mı?”

Gazeteci, haber sunucusu, halkla ilişkiler ve iletişim uzmanı Özlem Gürses, 21 Şubat 2025 tarihli Instagram hesabında, “Hakan Fidan Dönemi mi başlayacak?” sorusuna yanıt aradı ve “Cumhurbaşkanı adayı hangisi olabilir?” başlıklı anketin sonuçlarını paylaştı. Sonuç: Hakan Fidan %35.4, Selçuk Bayraktar % 11.7, Numan Kurtulmuş %7.9.

Aşağıdaki alıntımız ise Gazete Pencere’de yazan Nuray Babacan’dan:

“Uzun yıllar MİT’teki çalışmalarıyla dikkat çeken Hakan Fidan’ın siyasete etkisi hep merak edilmiştir. Dışişleri Bakanı olduktan sonra pek dikkat çekmeyen Fidan, son birkaç ayda kendi yönetim anlayışını bakanlığa yerleştirecek operasyonlar yaptı. Herkes değişimi, Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı üzerinden okudu ama siyasi kulislerde, Nisan ayındaki kararname ile yapılan operasyon daha çok dikkat çekti. Bakanlıkta kendi istihbarat birimini kuran Fidan’ın attığı adımları yakından izleyen AKP’liler olduğunu söyleyelim…”

(Bkz. https://www.gazetepencere.com/kose-yazilari/disislerindeki-degisimin-yankilari-617695h, 21 Haziran 2024.)

Cumhuriyet gazetesi Babacan’ın yazısını, “Dikkat çeken kulis: Hakan Fidan bazı AKP’lilerin hoşuna gitmiyor” başlığıyla verdi.

“Başkan adayı Hakan Fidan!”

Bu vesileyle gazeteci Gürsel Demirok da ‘Fidan aday olabilir mi?’ sorusuna yanıt olarak, “Dışişleri Bakanı, konuk olduğu televizyon programında, ‘Dünya, 3. Dünya Savaşı riskini ciddiye almalı. Biz bunu ciddiye alıyoruz!’ ifadelerini kullandı.

Bu aralar Fidan ile ilgili sosyal medyadaki kimi paylaşımlar da dikkat çekiyor. Büyük olasılıkla ‘milliyetçi hayranlarınca’ sosyal medyaya servis edilen bu paylaşımlarda ‘2028’de Hakan Fidan’ın cumhurbaşkanı olacağı’ fikri işleniyor.

  • 2028 cumhurbaşkanı, Recep Tayyip’ten sonra gelecek olan daha güçlü olacak. Hiç şüphe edilmesin: Hakan Fidan.
  • 14 yaşından itibaren devletin hassas hizmetlerinde Can Hakan Fidan. Geleceğin cumhurbaşkanı asil adam.
  • Hakan Fidan adım adım 2028. Gerçek vatan evladı. Adam gibi adam.
  • Geleceğin cumhurbaşkanı, garibanın babası.
  • Cumhurbaşkanımız ve veliaht Hakan Fidan. Ortamın güzelliği harika. Reis nasıl da bakıyor bayrağı teslim edeceği yiğide!

Yunan basınının ‘geleceğin reisi’ olarak Fidan’ı gördüğüne ilişkin paylaşımlar da mevcut. Sosyal medyada dolaşan bu tür paylaşımları AKP’lilerin izlemiş olmaları muhtemel. Belirli kesimlerin temennileri olarak değerlendirilebilecek bu paylaşımlar bazı AKP’lileri de rahatsız etmiş olabilir…

Hakan Fidan’ı yıllar önce bir SETA toplantısında görmüştüm… SETA o zamanlar Türkiye’nin iç ve dış politika konularında toplantılar, beyin fırtınaları düzenliyordu. Kürt açılımına giden süreçte, Kürt sorununa kalıcı ve barışçı çözüm bulunma yolları da bu çerçevede SETA’da tartışılmıştı.

Bu toplantılarda Fidan ve Kalın’ın hamasetten uzak, ayakları yere basan önerilerde bulundukları dikkatimi çekmişti…

Anayasa’da gerekli değişiklik yapılmaz da Cumhurbaşkanı tekrar aday olamazsa ne olacak?.. Hakan Fidan bu potansiyel adaylardan biri olabilir mi? Neden olmasın?” (Bkz. Medya Günlüğü, 26 Haziran 2024.)

AKP’nin şahin sözcüsü durumundaki Akit gazetesi köşe yazarı Yüksel Tokur da “gönlündeki aslanı” şöyle açıklıyordu:

 “…Sayın Cumhurbaşkanımız görevinin başındadır. İçeride ve dışarıda kararlı adımlarla dinç, dinamik ve dünyaya örnek bir liderdir… Elbette ki; makamlar kalıcı olsa da, makama oturanlar zamanla değişir. Kendisinden sonra partisinin başına geçecek olana da zamanı geldiğinde partinin yetkili organları karar verir… Başarılı MİT Müsteşarlığı, ardından gelen Dışişleri Bakanlığı görevinde aldığı sorumluluğun bilincinde, devlet adamı ciddiyeti, vakarı, vizyonu olan yerli ve milli duruşuyla Sayın Hakan Fidan, bana göre daha yüksek makamlar verildiğinde işinin hakkını verebilecek duruşa sahiptir.”

(Bkz. https://t24.com.tr/haber/akit-yazarindan-erdogan-sonrasi-yorumu-hakan-fidan-daha-yuksek-makamlar-verildiginde-isinin-hakkini-verebilecek-durusa-sahiptir,1259150, 2 Eylül 2025.)

Aday meselesi oyalama ve aldatmaca mı?

Türk-İslam sentezi geleneğinden gelen eski ülkücü gazeteci-yazar Sabahattin Önkibar da bu tartışmalara bir ucundan katıldı. Adını taşıyan YouTube kanalından açıkladığı 2 Eylül 2025 tarihli yorumuna bakılırsa aday tartışmaları oyalama ve aldatmaca içeriyor, ona göre aday zaten bellidir:

“Hastalığını vesile eden taraftar veya muhalif ortamlarda, Erdoğan sonrası hususu sıkça tartışılıyor. Makama geçmesi muhtemel isimler arasında Bilal Erdoğan, Selçuk Bayraktar, Hakan Fidan ve İbrahim Kalın da bulunuyor. Ortalığın hareketlendiğini gören Süleyman Soylu da yavaşça sahneye çıkıyor.

Ancak tahta geçebilecek (veliaht prens) isimler meselesi, tümüyle spekülasyondur… Çünkü AKP, siyasi partiden ziyade tarikat ve cemaat gibi bir oluşumdur. Baştaki kimse, onun sözü geçerlidir. Dolayısıyla kendisinden sonraki başkan adayını belirleyecek olan Erdoğan’dan başkası olamaz. An itibarıyla Erdoğan ‘veliahtım şudur’ demez; zira son bir kez daha seçimi kazanmaya yoğunlaşmıştır.”

Özetle Önkibar, veliaht seçme meselesinin bir oyalamaca olduğunu, “Türkiye’deki ekonomik ve siyasi kriz ile Kürt meselesinin toplumda tartışılmasını istemeyen AKP iktidarı tarafından ortaya atıldığını” ileri sürüyor. Yine de Erdoğan sonrasında eşi Emine Hanım’ın “İktidar koltuğunun aile içinde (Bilal Erdoğan veya Selçuk Bayraktar gibi) kalmasına öncelik tanıyacağını” ima ediyor.

Yorumları aktarmayı sürdürelim.

Hakan Fidan Suriyeli Kürtler hakkında ne demek istiyor?

Bu konuda, gazeteci Ertuğrul Özkök’ün 5 Eylül 2025’teki “İsrail-Türkiye savaşı ihtimâli yüzde kaç? İşte Hakan Fidan’ın tahmini!” başlıklı yorumuna bakalım:

“Fidan, 28 Ağustos’a kadar Suriye ve İsrail konusunda çok şahin olarak değerlendirilebilecek bir üslup benimsemişti. YPG’ye çok sert mesajlar veriyordu. Hatta kulağıma Ankara’da güvenlikle ilgili birimlerde bakanın bu sert üslubunun eleştirildiği söylentileri de geliyordu.

Yıllardır izlediğim Fidan’ın o üslubunu ben de yadırgamıştım. Bazı kişiler bu yeni sert üslubu ‘Erdoğan sonrası yarışının erken bir işareti’ olarak bile değerlendiriyordu. İşte bu üslup 28 Ağustos günü TGRT’ye verilen bir mülakatla bambaşka bir istikamete döndü. Gelin birlikte bakalım o mülakata…

Suriyeli Kürtlere verilen mesajda dikkati çeken kelimeler. Evet, bizim savunduğumuz bu ama burada daha önce pek duymadığımız bazı kavramlar var. ‘Yönetimde eşit şekilde temsil edilme. Kimlikleri ve dilleri muhafaza edecek tedbirlerin alınması. Bunların güvence altına alınması fevkalade önemli’ diyerek özel bir vurgu yapıyor…

Bence bakanın bu sözlerinin altında Şam’ın merkezi yönetim anlayışını yumuşatacak yeni bir ‘şeyler’ var. Türkiye’nin YPG politikasında bir ‘yumuşama arayışı’ diyebiliriz buna.”

Bana göre ise, E. Özkök Hakan Fidan lehine bir tutum sergiliyor. Fidan’ın tehditkâr sözlerini Erdoğan sonrasında onun yerine geçmek için bir taktik olarak yorumluyor. Gizemli olmaya özen gösteren ve şahinlik taslayan H. Fidan’ın sözlerini yumuşatmaya çalışıyor.

“Hakan Fidan’ın gizemli hali!”

Damat, Gölge Ordu ve Sır Küpü: Taht Kavgası Başlıyor isimli üç kitap yazan ve ikisini AKP içindeki iktidar oyunlarına ayıran gazeteci Caner Taşpınar, son kitabında Hakan Fidan’ın geçmişini ve geleceğini eleştirel bir tarzda ele alıyor. İki söyleşisinden derleyip özetlediğim görüşlerini sizlerle de paylaşacağım:

“Hakan Fidan kamuoyunda bilinmeyen, merak edilen ve gizemini üzerinde tutmayı seven biri… AKP içinde bir taht kavgası var. Bununla ilgili çalışmalara yıllar önce başladım; haberler ve dosyalar yaptım. Damat isimli ilk kitabım da yine AKP içi çatışmalar, Fethullahçılarla çekişme ve kavgalarla ilgiliydi.

AKP içinde taht kavgaları hususunda ilk ön plana çıkan isim Hakan Fidan oldu. Onun hakkında Rusya’da kitap bile çıktı. Fakat burada hemen hiçbir kitap ve bilgi yok. Herkes merak ediyor MİT başkanlığına gelmesinden ötürü bir tabu haline gelmiş kimliği. MİT Kanunu gereği de medyada sadece belli düzeyde yer alabiliyor. Dolayısıyla toplumda bir gizem ve çekinceye yol açabiliyor.

Astsubay olması bakımından Hakan Fidan’ın hangi çevrelerle ilişkisi olduğu hususunu araştırdım. 1970’lerde başlıyor bu proje; adı ÖZ ELİF sitesidir. Kurucularından biri Mehmet İhsan Arslan, AKP milletvekilliği de yaptı. Oğlu Mücahit Arslan. O da Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın ‘sır küplerinden’ biridir.

M. İhsan Arslan’ın kurucusu olduğu bu site hayatına katılmanın ilk şartı ‘namaz kılmak’ olarak belirlenmişti. Mesela M. İhsan Arslan ile ekibi, kat maliki olarak bu sitenin inşasına katılmış olan ancak sonradan namaz kılmadığı belirlenen birinin ödediği parayı geri vermek suretiyle kendisini siteden çıkarmıştı.

O sitede başı sarıklı, şalvarlı ve cübbelilerin uğrayıp dini sohbetler yaptıkları, hocaların vaaz verdikleri bir etkinlik ortamı yaratılmıştı. N. Erbakan, R. T. Erdoğan ve Abdüllatif Şener’in yolları da bu siteden geçmişti. Site, 12 Eylül 1980 döneminde de çok etkindi.

Hakan Fidan’ın bu sitedeki kardeşinin evinde kaldığı için oradaki dini ortamdan besleniyor olması çok etkileyiciydi. Yanındakilerden biri de Ömer Çelik’tir. Fidan’ın o tarihlerde Erdoğan’a bir yakınlığı yokmuş. Dönemin Akıncılar (Milli Görüş bağlantılı bir dini/siyasi hareket) öncülerine, mesela Mustafa Gök’e yakınlık gösterip onu bir idol olarak alıyormuş.

Keza Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu ile ilişkileri de dikkat çekicidir. M. İhsan Arslan, ‘Ben H. Fidan’ın çocukluğunu bilirim’ demişti. 15 Temmuz 2018 tarihinde H. Fidan’ın odasında olanlardan biri de M. İhsan Arslan idi. Yani astsubaylıktan ayrıldıktan sonra bağlantılı olduğu isimler de benim açımdan enteresandı.

Astsubaylığı döneminden beri MİT başkanı olmayı hayal eden bir Hakan Fidan ile karşı karşıyayız. Gerçekte bir astsubayın MİT başkanı olması teamülde yoktur; genellikle generaller bu makama layık görülürler. Tek sivil, emekli diplomat Sönmez Köksal’dır. Zaten Hakan Fidan’ın sonradan başkan olarak atanması, birçok çevrede rahatsızlığa yol açmıştı.

Astsubaylığı zamanında orada (Almanya’daki bir Amerikan askeri kurumunda) bulunuş sürecinde Amerikan istihbaratı ile Türk istihbaratının karşılaştırılmasını yapmak suretiyle dikkati çekmişti. Ancak bu noktada yazmak ve derinleşmek doğrudan MİT başkanı olmanıza yetmiyor; daha derin bağlantılarınızın olması şarttır. Dolayısıyla MİT’e girişinde etkili olan çevreler, hâlâ yanında yöresinde bulunuyorlar.

Hakan Fidan, MİT’i kendince ve çevresindekilerin önerileri yahut telkinleriyle dönüştürmüştür. Ancak istihbarat alanında uzmanlaşmış kişilere göre bu dönüşümde ‘MİT politize olmuştur ki, bu da hayırlı bir sonuç sayılmıyor.’

Hakan Fidan, arka planda İslami çevrelerin desteğiyle bugünlere gelebildi. ‘Kendisini siyasete soktuğunu’ söyleyen Ahmet Davutoğlu ve Beşir Atalay ikilisiyle H. Fidan arasında baba-oğul ilişkisi var.

İkinci aşamada arkasında yine aynı çevrelerle bağlantılı güç odaklarına yaslandı. Böylece AKP içinde bir sistem de kurabildi. Bu sadece anketlerde önce çıkmak ve parti tabanı tarafından ilgi görmek şeklinde olmayabilir. Fidan, bunları aşmış durumda. Şimdiki taht kavgasında ise aşması gereken iki önemli durumu daha var. Erdoğan ile ailesi.

Bu kavgada öne çıkmanız için AKP içinde çok ciddi isimlerle ilişkiniz, bağlantınız olmalı; bu işi de çok net ve planlı bir tarzda yürütmeniz lazım. Mesela cumhurbaşkanı olabilmeniz için medya ayağını kurmalısınız ki, Fidan bu alanda başarılıdır.

Erdoğan, Fidan yerine kendi ailesinden isimlerin öne çıkarılmasını destekleyecektir; oğlu Bilal, iki damadı Selçuk Bayraktar ile Berat Albayrak. Konuya ilişkin anketlerde ve parti içindeki yoklamalarda Cumhurbaşkanı’nın ailesinden birinden, bilhassa oğlu Bilal’den yana olacağını ve bu kararını da partiye benimseteceğini gösteren veriler var.

Ayrıca Hakan Fidan’ın cumhurbaşkanı olması yönündeki gayretlerini medya kanallarında dile getiren ve savunanlar hakkında soruşturmalar açılmaktadır. Dolayısıyla Erdoğan, Hulusi Akar ve Abdullah Gül örneğinde olduğu gibi, makamını kolay kolay Hakan Fidan’a bırakmayacaktır.

Türkiye’de en çok tutan nokta ‘gizem’, Fidan’a yarıyor gibi görünüyor.” (Bkz. Cumhuriyet TV, 25 Ağustos 2025)

Caner Taşpınar, “Hakan Fidan Kürt müydü?” sorusunu şöyle yanıtlıyor:

“Bölgedeki insanlara ve açık kaynaklara bakılırsa Hakan Fidan, bir Kürt aşireti mensubu olarak biliniyor. Bana göre ise babası Van kökenlidir ancak Kürt değil, bir Türkmen’dir. Yine de kuzeni onun Hesanan aşiretine bağlı bir Kürt olduğunu söylüyor. H. Fidan da bu sözü yalanlamış değil. Doğrusu, ben bilmiyorum. Gerçekte Hakan Fidan, tıpkı ‘Kurtlar Vadisi’ dizisindeki gibi gizemi seviyor; bu gizemini gittiği mitinglerde ustaca kullanabiliyor ki, bu da popüler olmasına yok açıyor.” (Kırmızı Kedi TV, 15 Ağustos 2025)

“Hakan Fidan, Cumhurbaşkanlığı makamına oturabilir mi?” sorusunu ise farklı bir bağlamda yanıtlıyor C. Taşpınar:

“Hem kendisi hem de etrafındakiler bir erken seçim öngörüyorlar. Onu halkla ilişkiler ve kitleleri kazanma hususunda hazırlıyorlar. Keza medya ayağını organize ediyorlar. Bu haliyle bakıldığında güçlü bir rakip! Gelgelelim Erdoğan ve ailesi var önünde! Bugünlerde ‘Bilal Erdoğan siyasete atılıyor’; Berat Albayrak geri dönüyor!’ türünden haberlerin basında-medyada yer alması, Erdoğan ailesinin de aktif olarak bu taht kavgasında yer aldığını gösteriyor.

Erdoğan aile efradını tercih eder, herkesten üstün tutar. Öte yandan Sedat Peker, son dönemde ortaya çıkıp konuşmaya başladı. Buna tepki AKP içinden geldi: ‘Acaba Sedat Peker’in böyle uluorta konuşması Hakan Fidan’ın ona izin ve yol vermesinin bir sonucu mu?’ O halde, taht oyununda herkes birbirine karşı hamle yapıyor.”

“Hanedan iktidarı damatlara ve bürokratlara teslim edilmez!”

Gazeteci Ali Tarakçı’nın AKP-CHP mücadelesi ile AKP içi taht kavgası hakkındaki yorumuna da bakalım:

“Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’ye çok yönlü bir operasyon düzenlemektedir. Maksadı, kendisinden sonra yerini alacak kişinin zeminini hazırlamak. Adem Metan (ki Saray gazetecisi sayılır) geçen gün İçişleri Eski Bakanı Süleyman Soylu ile bir röportaj yaptı. O söyleşide Soylu, ‘Cumhurbaşkanı kimi işaret ederse, onun desteklerim’ dedi.

Bu Adem Metan, Bilal Erdoğan ve annesi Emine Erdoğan’a en yakın gazetecidir. Onun özellikle Süleyman Soylu’ya soruyu sorup yukarıdaki cevabı alması, gerçekte Bilal Erdoğan lehine kulis yapıp cumhurbaşkanı olacağına dair algı oluşturmak içindir.

Bu açıklamadan sonra göreceksiniz; bazı AKP’liler de çıkıp Bilal Erdoğan lehine konuşacaklardır. Erdoğan yerine Bilal’i işaret ettiğinde, yine AKP’liler hem kendisini alkışlayacak hem de tıpış tıpış gelip onun için oy kullanacaklardır.

Bu meyanda Erdoğan’ın CHP ve İmamoğlu’na yönelik tüm hamleleri aslında Erdoğan sonrasında yerine kimin geçeceği hikâyesi üzerine kuruludur.

Uzun zamandan beri Bilal Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı koltuğu için tercih edileceğini söylüyorum. Bazıları buna karşı çıkıyorlar: ‘Olmaz, AKP kadroları kabul etmez, toplum benimsemez, seçilemez vs’ diyorlar. Ben de diyorum ki, Osmanlı tarihindeki hanedan ailelerde iktidar ‘damatlara teslim edilmez, bürokratlara teslim edilmez ve kızlara da teslim edilmez!’

Genelde bizler ve sizler, Bilal Erdoğan’ı şu meşhur kasetler üzerinden yani ‘paraları sıfırlama üzerinden’ tanıyıp öyle algılıyoruz. Hâlbuki Bilal, son 20 yıl içinde babasının yurtdışı gezilerinin çoğuna katılmış, orada nasıl ilişki kurulduğunu ve geliştirildiğini görüp öğrenmiştir.

Esas bomba ise şudur: Bilal Erdoğan, başta yerel yönetimler olmak üzere İçişleri, Milli Eğitim, Çevre ve benzeri bakanlıklarda kadrolarını yerleştirmiştir. Başında bulunduğu TÜGVA isimli vakıf adına çalışanlar, hemen bütün AKP il ve ilçe teşkilatlarında etkili ve yetkilidirler.

“Hakan Fidan devre dışı kalacak!”

“Erdoğan sonrası için hazırlanan ve ismi en fazla geçen Süleyman Soylu nasıl devre dışı bırakıldıysa, şu anda adı en çok dillendirilen Hakan Fidan da aynı akıbete uğrayacaktır. Bakınız, Fidan’dan önce Fahrettin Altun görevden alındı. Çünkü bir bakıma Hakan Fidan’ın cumhurbaşkanı olmasından yanaydı.

O tarihten sonra bir muhalif gazete, ‘Fahrettin Altun’un oğlunun şirketinin değeri 200 milyon dolar!’ diye yazmıştı. Mesaj şuydu: Erdoğan’ın tek adam olduğu dönemde siz bürokratların bir hükmü yoktur; onun istediği yer ve zamana kadar o koltukta kalırsınız!

Hiç dikkat ettiniz mi; Hakan Fidan’ın adının çokça ortalıkta dolaştığı ortamda ona yönelik itibarsızlaştırma hamlesi kimler vasıtasıyla oluyor? İlk örnek Fahrettin Altun oldu ve desteklediğin adamı da böyle yaparız demeye getirilerek görevden alındı.

İkinci örnek ilginçtir: MİT Başkanı İbrahim Kalın, bütün partileri gezdi; ‘Terörsüz Huzurlu Türkiye’ süreci hakkında bilgilendirme yaptı. Ama Özgür Özel ile görüşmesinin ertesi günü bu CHP Başkanı, ‘TikTokçu Hakan Fidan’ ifadesiyle Dışişleri Bakanı aleyhinde kampanya başlattı.

2017 yılındaki Anayasası gereği kurulan ‘tek adam’ sisteminde bürokratlar cumhurbaşkanı olamaz! Evlatlar olur.”

Birkaç hafta önce eski bakanlardan Hüseyin Çelik de bu tespiti yapmıştı: “Hakan Fidan taht oyunundan tasfiye edilecek; Bilal Erdoğan babasının yerini alacaktır! Ayrıca Fidan, Doğu kökenli olmaktan utanan bir tutum içine girmiştir.”

Görüldüğü üzere; Erdoğan’ın kılıç çekmeye dair sözleri,  Hakan Fidan’ın Rojava’ya yönelik tehditleri, iktidarın CHP’yi hedef alan operasyonları ve bu partideki ikiliği artırma kapsamında İstanbul İl Binasının kuşatılması ve AKP içindeki taht kavgaları gibi gelişmelerin hepsi Erdoğan sonrasını kurgulama planının bir parçasıdır.

Benzer Haberler