Defalarca gözaltına alındı, işkence gördü. Kahvehanede insanların göz önünde gözaltına alındıktan sonra ise kaybettirildi. Savcı önce gözaltında olduğunu kabul etti, sonra dosyayı kapattı. AİHM Türkiye’yi sorumlu tuttu, mahkum etti. Cumartesi Anneleri, 28’inci yılında 8 çocuk babası Mehmet Özdemir’in akıbetini sordu.
HABER MERKEZİ – Cumartesi Anneleri gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve faillerinin yargılanması talebiyle yaptıkları eylemin 1083’üncü haftasında bir kez daha Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi.
Ellerinde karanfil ve kayıpların fotoğraflarını taşıyan Cumartesi Anneleri’ne çok sayıda hak savunucusu destek verdi. Cumartesi Anneleri, bu haftaki eylemlerinde Diyarbakır’da 1997’de gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Mehmet Özdemir’in akıbetini sordu. Cumartesi Anneleri adına, kayıp yakını İkbal Eren açıklama yaptı.
Türkiye’de zorla kaybetmelere ilişkin yürütülen soruşturmaların zamanaşımı ve delil yetersizliği gibi gerekçelerle sistematik biçimde sonuçsuz bırakıldığını kaydeden İkbal Eren, adalet talebinden vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi.
İkbal eren, Mehmet Özdemir’in hikayesini şöyle aktardı:
דMehmet Özdemir (44) Diyarbakır’da yaşıyordu. Biri henüz doğmamış olmak üzere sekiz çocuk babasıydı. Daha önce defalarca gözaltına alınmış, ağır işkenceye maruz kalmış ve son gözaltısına kendisine ‘Bir daha seni alırsak öldüreceğiz’ denilmişti. Bu tehdit, sonraki süreçte gerçekleşen zorla kaybetme fiilinin önceden öngörülebilir olduğunu göstermektedir.
Mehmet Özdemir, 26 Aralık 1997 tarihinde Diyarbakır’da bir kahvede otururken, çok sayıda tanığın gözleri önünde telsizli ve uzun namlulu silahlar taşıyan kişiler tarafından zorla beyaz bir Toros araca bindirilerek götürüldü. Bu olay, kamu görevlilerinin bilgisi ve kontrolü dışında gerçekleşmiş gibi gösterilemeyecek niteliktedir.”
“AİHM TÜRKİYE’Yİ SORUMLU TUTU”
Özdemir’in eşi Tenzile Özdemir’in savcılığa başvurduğunu anlatan İkbal Eren, hukuki süreçle ilgili şunları söyledi:
דSavcılık dilekçeye, ‘Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alınmıştır’ ibaresini taşıyan bir damga vurdu. Gözaltı süresi dolmasına rağmen Mehmet Özdemir mahkemeye çıkarılmayınca Tenzile Özdemir, İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şube Başkanı ile birlikte yeniden savcılığa başvurdu. Bu kez savcı, Özdemir’in gözaltına alınmadığını, gözaltına alındığına dair belgenin ‘yanlışlıkla’ verildiğini ileri sürdü.
Ailenin ve İnsan Hakları Derneği’nin tüm başvurularına rağmen Mehmet Özdemir’den bir daha haber alınamadı. Cumhuriyet Savcılığı 19 Aralık 2003 tarihinde, olayın tanıklarını dahi dinlemeden takipsizlik kararı verdi. Bu karara yapılan itiraz da Siverek Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi.
Girişimleri sonuçsuz kalan Tenzile Özdemir AİHM’e başvurdu. AİHM, 8 Ocak 2008 tarihli kararında (Başvuru No: 54169/00), Türkiye’nin Mehmet Özdemir’in kaybolmasından ve kuvvetle muhtemel ölümünden sorumlu olduğuna oy birliğiyle hükmeti. Ayrıca Tenzile Özdemir bakımından işkence yasağının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS madde 3) ihlal edildiğine karar verdi. Mahkeme, savcılık makamlarının soruşturmada ciddi ihmallerde bulunduğunu ve etkili bir soruşturma yürütülmediğini açıkça kayıt altına aldı.
Mehmet Özdemir dosyasında yapılması gereken; takipsizlik kararlarının kaldırılması, zamanaşımı engelleri ileri sürülmeksizin dosyanın yeniden açılması ve bağımsız, tarafsız, etkin bir soruşturma sürecinin işletilmesidir.”



