2025 yılı itibariyle Almanya’da 63 kadın, 1 kız çocuğu ve 5 erkek, partnerleri, evli oldukları/boşandığı erkekler veya tanıdıkları tarafından uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetti. Kadın cinayetleri, hala Almanya Ceza Kanunu’nda özel bir suç olarak tanımlanmıyor. Uzmanlar, kadın cinayetlerini daha etkili bir şekilde cezalandırabilmek için yasal reformlar ve önleyici tedbirlerin acilen hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor.
HABER MERKEZİ – 2025 yılının 30 Haziran’ına kadar, Almanya’da 63 kadın, 1 kız çocuğu (15 yaşında), 2 erkek çocuğu (16 ve 17 yaşlarında) ve 5 erkek, partnerleri, eski eşleri, aile üyeleri veya tanıdıkları tarafından uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetti. Ayrıca, 68 kadın, bir kız çocuğu (5 yaşında), 4 erkek ve bir erkek çocuğu (10 yaşında) yaralandı; bazıları ağır şekilde yaralanırken, 6 kadın ve 1 kız çocuğu ölüm tehditleri aldı. Bu sayılar, Almanya’da giderek artan cinsiyete dayalı şiddetin ve kadın cinayetlerinin boyutlarını gözler önüne seriyor. Ancak, ne yazık ki Almanya’da “kadın cinayeti” terimi, Ceza Kanunu’nda yer almıyor. Yasalar, kadınların hedef alındığı bu cinayetleri özel bir suç kategorisinde ele almıyor.
Yeni hayat.de adlı sitenin Almanya Federal Kriminal Dairesi’nin verilerinden derlediği haberine göre, 2023 yılında Almanya’da cinsiyete dayalı şiddetle gerçekleştirilen cinayetlerin sayısı, bir önceki yıla göre yüzde 1 artış gösterdi. 2023 yılı itibariyle 360 kadın cinayeti kaydedilirken, suç teşebbüsleri dahil edildiğinde bu sayı 938’e çıkıyor. Bu da, ülkedeki kadın cinayetlerinin ve şiddet vakalarının ne denli yaygınlaştığını gözler önüne seriyor. Ancak, kadın cinayetleri kavramı, Almanya Ceza Kanunu’nda açıkça tanımlanmadığı için, şiddet mağdurlarının haklarını savunacak net bir yasal çerçeve oluşturulamıyor.
‘KADIN CİNAYETİ’ TERİMİNİN YASADA TANINMASI GEREKİYOR
Kadın cinayetlerinin yasal olarak yeterince tanınmaması, toplumsal bir boşluk yaratıyor. “Kadın cinayeti” terimi, ilk kez 1976’da sosyolog Diana E. H. Russell tarafından kullanılmaya başlandı ve feminizm çerçevesinde, kadın düşmanı motivasyonlarla işlenen cinayetleri tanımlamak için geliştirildi. Russell’a göre, bir kadının “kadın” olduğu için öldürülmesi, yapısal bir şiddet biçimidir ve bu cinayetler yalnızca kişisel öfke veya psikolojik durumlarla değil, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik düşmanlıkla doğrudan ilişkilidir. Almanya’da bu kavram hala yasalarla yeterince tanınmadığı için, şiddet mağdurlarına yönelik çözümler de eksik kalıyor.
Aşağı Saksonya Adalet Bakanı Dr. Kathrin Wahlmann (SPD), kadın cinayetini kapsayan yeni bir cinayet tanımının oluşturulması gerektiğini savunan isimlerden biri. Wahlmann, partnerini veya eski partnerini bir “mülk” gibi gören ve ayrılık durumunda onları öldüren erkeklerin daha ağır şekilde cezalandırılması gerektiğini belirtiyor. Almanya’daki ceza yasalarına göre bu tür cinayetler hala genel cinayet suçları kapsamında değerlendiriliyor.