BIG_TP
Bluesky Social Icon
Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

Ercan Jan Aktaş yazdı |

CHP bir kez daha AKP'ye büyük kazandırdı

Ercan Jan Aktaş yazdı |

Ercan Jan AKTAŞ

Meclis’te temsil edilen partilerin katılımıyla oluşturulan Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 18. toplantısında İmralı Adası’nda tutulan Abdullah Öcalan ile görüşme kararı almak için oylama yaptı. Komisyon, oy çokluğuyla Abdullah Öcalan ile görüşme yönünde karar aldı. Komisyon’un hafta başında İmralı’ya giderek Abdullah Öcalan ile görüşmesi bekleniyor.

Komisyonun karar toplantısından önce CHP, önce kapalı oturuma karşı çıktı, ardından öne sürdüğü gerekçeler ile İmralı’ya gidecek TBMM heyetine üye vermeyeceğini açıkladı. CHP’nin İmralı’ya temsilci göndermeyeceğini CHP Grup Başkanvekili Murat Emir: “İmralı’ya gidişin konuşulacağı bir toplantının milletimizden gizlenerek yapılmasının doğru olmadığını ifade etmek isterim. Burada herkesin her siyasi partinin pozisyonunu açık şekilde ortaya koyması önemlidir. CHP olarak Komisyon heyetine üye vermeyi doğru bulmuyoruz” şeklinde açıkladı.

CHP’nin komisyona üye vermemesine DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit; “Bugün, sorumluluk alanları da tarih yazacak, sorumluluk almayanları da tarih yazacak,” açıklaması ile yanıt verdi. CHP’nin böylesi bir karar vermesi Kürtlerde tepkilere sebep olurken, daha ortadan ‘CHP, hemen bütün siyasi partiler diyalog ve barışçıl çözüm konusunda tarihi bir adım atarken bu sürecin dışına itmemeliydi kendisini,’ açıklamaları da gelmeye devam ediyor.

Bu kararı ile CHP’nin bir kez daha AKP’ye büyük bir fayda sağladığını düşünenlerdenim. Daha en başından itibaren Erdoğan ‘Kürt meselesinin’ çözümünü hiç bir zaman demokratikleşme üzerinde tarif etmedi. ‘Terörsüz Türkiye’ politikasını her zaman kendi iktidarının yeniden tahsisi üzerinden yürütmek istedi. Hatta Mecliste kurulan Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na CHP’nin dahil olmaması içinde açık/örtülü bir çaba içinde oldu. Ancak gerek Özgür Özel, gerekse de İmamoğlu o süreçte Erdoğan’ın bu tuzaklarına düşmediler. Bugün aldıkları kararları ile bu kez tam da bu tuzağa düştüklerini düşünenlerdenim.

Erdoğan; “Terörsüz Türkiye süreciyle ülkemizi yarım asırlık prangadan, enerjisini emen büyük bir beladan kalıcı olarak kurtaracağız. Ne yapıyorsak bunun için yapıyoruz,” derken bile bir sonraki adımda odaklandığı tek şey, partisinin/partizanlarının iktidardaki varlıklarını sürekli kılmak üzerine oldu. Erdoğan ‘Kürt meselesinin Türkiye’nin demokratikleşmesinden, bu demokratikleşmenin de Öcalan’ın baş müzakereciliğinden başlayan sürecin hayat bulmasından geçtiğini bilmiyor mu? Kürt Özgürlük Hareketi ise en başından bu yana Kürt meselesinin demokratik kanallar üzerinden tartışılmasını, TBMM’nin buna dahil olasını, bu şekilde bu sürecin Türkiye’nin demokratikleşmesi ile birlikte yürütülmesi gerektiğini ifade etti. Bunu yaparken de her zaman CHP’yi de buna davet etti.

CHP, “Demokratik siyasetin önü açılmak yerine siyasi davalarla daha da tıkanmıştır. Bu sorunlara çözüm üretilmesi gerekirken, tüm sorunların İmralı’ya gidişe sıkıştırılmasına milletimizin rızası yoktur. Bunun tek seçenek olarak sunulması doğru değildir,” diyerek Erdoğan’ın kurduğu oyuna düştü. İmralı ziyaretinin bir kişiyi ziyaret etmekten çok öte bir şey olduğunu; Türkiye’ye asırlık bir sorununun çözümüne perde arayabileceğinin ayırdına varamayan bir CHP, ‘İmralı Heyeti’ne üye vermiyoruz’ kararı ile bir kez daha kendisinin asırlık ırkçı/militer kodlarına dönmüş oldu. Bu siyaset ile tersini de ifade ediyor olsalar da en stratejik hamleleri ile Erdoğan/AKP’yi iktidarda tutma andına sıkı sıkıya sadık kaldıklarını bir kez göstermiş oldular.

CHP’nin aktörü olduğu siyaset ile Kürdün inkarı ve asimilasyonu üzerinden inşa edilen sistemin bir asırdır sahip olduğu bu militer politikalar ile bu halkı nasıl ajite ettiği gerçeğinden hareketle, nasıl bir toplumsal refleks bekleniyor ki! Kürdün yüzyıla yayılan inkârı ve asimilasyonu, yalnızca kültürel bir bastırma politikasının parçası olmadı; aynı zamanda devletin güvenlik mimarisinin kurucu kolonlarından birine dönüştü. CHP’nin bu kararı ile bir kez daha modern ulus-devletin homojen bir ulusal kimlik yaratma arzusu kazandı. Kürtlüğün etnik, kültürel ve politik varlığını bir “güvenlik sorunu” olarak kodlayan; böylece siyasal alanın merkezine kalıcı bir olağanüstü hâl rejimi yerleştiren sistemin dönüşmesi, demokratikleşmesi tam da buna sebep gösterilen bir konuda radikal bir adım ile mümkün olurdu.

Bu rejim, yalnızca askeri operasyonları değil, aynı zamanda dil, kültür, hafıza ve mekân üzerinde kurulan süreğen bir disiplin mekanizmasını üretmiştir. Kürt kimliğini görünmez kılmayı hedefleyen bu strateji, toplumu bir yandan edilgenleştirirken, öte yandan devletin militer kapasitesini sürekli genişleten kendini-gerçekleyen bir döngü yaratmıştır. Bu döngü bugün CHP’nin içindeki Irkçı/militer kodlar üzerinden yeniden yaşam buldu. CHP’nin ‘Kürt meselesine’ dair demokratik adımlar atabilmesi, kendisini geriye çeken politikalar ile de yüzleşmesi ile mümkündür. Bugün CHP bir kez daha kendi eli ile bu imkanı yok etti.

Tüm bu tablo, bize bir gerçeği yeniden hatırlatıyor: Demokratik çözüm ve barış, kendiliğinden gelmez; siyasal aktörlerin cesareti kadar toplumun kendi iradesini kurma kapasitesine dayanır. CHP’nin bugün aldığı karar, devletin asırlık inkâr ve güvenlik aklını yeniden üretirken, aynı zamanda barışın yalnızca yukarıdan gelen bir lütuf gibi beklendiği sürece hep erteleneceğini de gösteriyor. Kürt halkının eşitliğini, özgürlüğünü ve demokratik çözüm iradesini merkeze alan; devletin yüzyıllık militer kodlarını değil, halkların ortak yaşam tahayyülünü esas alan bir yaklaşım ve siyaset, yaşadığımız sorunlara gerçek anlamda son verecektir.

 

Benzer Haberler

Şam’dan DSG ile entegrasyon açıklaması |

Şeybani: Ortaklığa inanıyoruz, Kürtlerin haklarına bağlıyız

Barışın dönüşüm fırsatı:

Komünal bir enerji yönetimi ve enerjinin demokratizasyonu

İmamoğlu’ndan partisinin İmralı kararına destek |

“Milletin onayı alınmayan yöntem” savunması

“Tüm muhalefetin masada olması önemli” |

Hatimoğulları: Süreç seçimden üstündür

Uçum’dan “Kürtçenin özgürlüğü” vurgusu |

"İmralı dinlemesinden sonra süreçte yeni ve somut durum oluşur"

Bakırhan’dan CHP’nin İmralı gerekçesine tepki |

Yüzyıllık bir mesele SEGBİS’e indirilemez, siyaset cesur olmalı