Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

Kıbrıs Yeşiller Partisi I

“Türkiye işgalci, 33 şirket gaspçı”

Kıbrıs Yeşiller Partisi I

Kıbrıs Yeşiller Partisi, Kuzey Kıbrıs’taki Rum mülklerinin Türkiye ve Kıbrıs Türk yönetimi eliyle sistematik biçimde gasp edildiğini ve uluslararası toplumun bu duruma karşı yeterince adım atmadığını savunuyor.

HABER MERKEZ İ- Kıbrıs Yeşiller Partisi, yaptığı kapsamlı açıklamada Türkiye’yi “işgalci”, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki (KTC) 33 şirketi ise “gaspçı” ilan etti. Açıklamada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) yönlendirmesiyle kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu’nun (TMK) da “sorunun bir parçası” hâline geldiği savunuldu.

Açıklama, özellikle Türkiye tarafından KTC’de inşa edilen Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi’ne atıfla, uluslararası topluma ve özellikle “Kıbrıs Cumhuriyeti” hükümetine daha aktif müdahale çağrısı içeriyor. Partiye göre, bu tür projelere yapılan ziyaretler “suça ortak olmak” anlamına geliyor.

×Tayyip Erdoğan’ın emriyle inşa edilen işgal rejiminin yeni saray-meclis-cami-mahkeme kompleksi, Ermenilere ait bir mülk üzerine inşa edilmiştir. Eski Kıbrıslı Türk lider Mehmet Ali Talat da bu sarayın inşasına karşı olduğunu belirtmiştir (bkz. Halk TV, 21.07.2021). Talat, Kıbrıslı Rumların bu nedenle yabancı liderlerin ziyaretlerini caydıracağını düşünüyordu.

BM Genel Sekreteri’nin kişisel temsilcisi Maria Ángel Holguín Cuéllar, son ziyaretinde gasp edilmiş arazi üzerindeki bu saraya gitti!”

TMK VE GASPIN YAŞALLAŞMASI ELEŞTİRİLDİ

Kıbrıs Postası’nda yer alan habere göre Yeşiller Partisi, TMK’nın işlevinin, zorla yerinden edilen Kıbrıslı Rumların taşınmaz mallarının çok düşük bedeller karşılığında el değiştirmesini meşrulaştırmak olduğunu ileri sürdü. AİHM’in, TMK’yı çözüm mekanizması olarak tanımasının “yangına benzin dökmek” anlamına geldiği belirtilen açıklamada, Komisyon’un artık bir “gasp aracı”na dönüştüğü ifade edildi.

×Gasptan dolayı iki Macar ve bir Alman emlakçı tutuklu yargılanırken, gasp edilen araziler üzerine inşaat yapan Kıbrıslı Türk inşaat şirketlerinin yöneticileri Almanya ve Hollanda’daki emlak fuarlarına katıldılar! Lefkoşa’da gasp davaları sürerken bu şirketler, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin üyesi olduğu Avrupa Birliği’nde gasp edilmiş malları pazarladılar; “yeni müttefik” Arap ülkelerinde de aynı şekilde…

“EKOLOJİK VE DEMOGRAFİK SAVAŞ SUÇU”

Parti, Türkiye’nin 1974 sonrası adada gerçekleştirdiği askeri ve yerleşim politikalarını “ekolojik yıkım”, “demografik mühendislik” ve “çoklu savaş suçları” olarak tanımladı. Açıklamada, bu durumun hem Cenevre Sözleşmeleri’ne hem de Roma Statüsü’ne aykırı olduğu ileri sürüldü.

CEZA YASASI UYGULANMIYOR

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 2006 yılında yürürlüğe koyduğu ve taşınmaz gaspına yedi yıla kadar hapis cezası öngören Ceza Yasası’nın bugüne kadar etkili biçimde uygulanmayışı  da ayrı bir eleştiri konusu. Parti, Ada’nın %37’si işgal altındayken hiçbir soruşturma açılmamasını “bilinçli siyasi tercihlerle” ilişkilendiriyor.

Örnek olarak, 2007’den beri uluslararası tutuklama emri bulunan Akan Kürşat’ın yıllarca özgür bölgelerde serbest dolaştığı ve 2023’te İtalya’da tutuklandıktan sonra “tek tanık öldü” gerekçesiyle davasının kapatıldığı hatırlatıldı.

Yeşiller, Kıbrıs liderliğinin, “etnik bölgeler temelinde federal çözüm” planlarını mümkün kılmak adına bu tür gasplara göz yumduğunu savundu. Açıklamada, bunun “şovenist atmosfer”i derinleştirdiği ve adada adalet arayışını zayıflattığı belirtildi.

TOPRAK GASPI HALA ENGELLENEBİLİR

Açıklamada, toprak gaspına karşı adım atmanın hâlâ mümkün olduğu belirtilerek, devlet kurumlarının daha aktif davranması çağrısı yapıldı. Gaspın yalnızca mülkiyet kaybı değil, aynı zamanda siyasi ve etik bir mesele olduğu vurgulandı.

Simon Aykut gibi bazı girişimcilerin “siyasi koruma” altında olduğu iddia edilirken, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler bağlamında da bu tür faaliyetlerin sürdüğü ileri sürüldü. Yeşiller, uluslararası emlak fuarlarında yer alan KTC merkezli şirketlerin, Avrupa Birliği topraklarında gasp edilmiş malları pazarlamasını “çifte standart” olarak değerlendirdi.

Açıklamanın sonunda, bazı çevrelerin “iyi atmosferi korumak için kovuşturmaların durdurulması” önerilerine karşı çıkan Yeşiller, adada barışın ancak “gasp ve ayrımcı uygulamaların sona erdirilmesiyle” mümkün olacağını savundu.

Benzer Haberler