Haseke’de düzenlenen Ortak Tutum Konferansı, Kürt, Arap, Süryani, Türkmen, Ermeni ve diğer tüm toplumsal bileşenleri aynı çatı altında buluşturdu. Katılımcılar, Numedya24’e konuşarak, bölge halklarının birliğini vurguladı ve savaş yerine diyalog çağrısında bulundu.
Doğan Cihan
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi tarafından Hesekê’de düzenlenen Ortak Tutum Konferansı, bölgedeki farklı halkları ve toplumsal grupları bir araya getirdi. Kürtler, Araplar, Çerkezler, Süryaniler, Türkmenler, Ermeniler, Asuriler, Keldaniler ve aşiret temsilcileri, tek ses halinde barış, diyalog ve birlik mesajı verdi.
Katılımcılar, konferansla ilgili düşüncelerini Numedya24 ile paylaştı:
BİRLİĞİN GÜCÜ ARTTI
Konferans Divan Üyesi Şiraz Hemo: Konferansımız tarihi ve önemli bir süreçte gerçekleşti. Bugünkü konferansta ortaya çıkan tablo, Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerinin zengin mozaiğinin bir yansımasıydı. Son 14 yıldır çözüm modelimiz Kürtler, Araplar, Hristiyanlar ve diğer ulus ve inanç grupları arasında birliğe olanak sağladı. Ancak bugünkü konferansımızla bu birliğin gücü daha da arttı. Her kesimden gelen mesajlardan, Özerk Yönetim projesinin bir kez daha onaylandığını söyleyebiliriz. Bu konferansın sonuçlarının, bölgemiz ve Şam yönetimi arasındaki görüşmelerin ana konularından biri olacağını söyleyebiliriz. Bu sonuçlar, Kuzey ve Doğu Suriye halklarının talepleri olarak sunulacaktır. Burada önemli olan, bileşenlerin tutum birliğini pratikte geliştirmektir. Bundan sonraki çalışma ve çabalarımızın bu temelde yürütüleceğini söyleyebiliriz.
AŞİRETLER BARIŞIN TEMİNATI
El Tay Aşireti Konseyi Başkanı Şeyh Hasan Farhan Abdurrahman: Bu toplantı ve konferans, Kuzey ve Doğu Suriye bölgesinin tüm bileşenlerinin kültürel seviyesinin geliştiğinin bir göstergesidir. Elbette kadınlar burada önemli bir rol oynuyor. Bugün burada bölgeden aşiret büyükleri, aydınlar, kadınlar, gençler ve toplumun tüm kesimlerinden temsilciler bulunuyor. Bu konferansa katılan herkesin mesajı, artık kan dökülmemesidir. Burada en büyük sorumluluk aşiretlerin omuzlarındadır. Doğulu bir toplum olduğumuzun bilincinde olmalıyız. Aşiretleri savaş ve katliam merkezleri olarak göremeyiz. Aksine, bölgedeki aşiretler ve kabileler her bireyin onurunu korumakla yükümlüdür. Bu, aşiretlerimizin gerçek özelliğidir. Bu nedenle, bazı medya kuruluşlarının ve sosyal medyanın fitne ve iftiralarına karşı uyanık olmalıyız. Tıl Koçer’den Rakka’ya kadar herkesi, gelip halkımızın ne kadar barış ve dayanışma içinde yaşadığını görmeye çağırıyoruz. Süveyda ve Sahil’de yaşanan üzücü olaylar aşiret ve kabilelere mal edilemez. Bölgemizde yıllardır benzer bir şey yaşanmadı. Bazı çevrelerin kasıtlı olarak aşiret ve kabilelerin adını karalamak istediğini düşünüyorum. Bu nedenle konferansımızın her türlü fitne ve karalama kampanyasına karşı olduğunu söylüyoruz. Konferansa katılanlar olarak hepimiz, Suriye içinde ve dışında mesajımızı açıkça ortaya koyduk. Bir kez daha, bu çevreleri aşiret ve kabilelerimizi savaş çığırtkanlığı ve kanlı politikaları için kullanmamaları konusunda uyarıyoruz. Bölge aşiretleri olarak savaş yerine diyalogdan yanayız.
DEMOKRATİK ULUS MODELİ İŞLİYOR
Demokratik Halk Meclisi Eş Başkanı Siham Kiryo: Bugün bu konferansa Süryani halkını temsilen katıldım. Elbette, bu konferanstaki temel amacımızın Kuzey ve Doğu Suriye bölgesindeki tüm halkların ve bileşenlerin dayanışmasını ve birliğini göstermek olduğunu belirtmek gerekir. Konferansımızdan çıkan mutabakat, demokratik ulus projesi modelinin bir sonucudur. Bugün bu salonda Kürtler, Asuriler, Süryaniler, Keldaniler, Araplar, Türkmenler, Ermeniler ve toplumun diğer tüm kesimlerinin yan yana durduğunu gördük. Sonuç olarak, hepimiz Suriye‘nin asil halklarıyız ve birlik içindeyiz. 2014 yılında Tabka, Rakka ve Deyrizor’un kurtuluşundan bu yana Özerk Yönetim himayesinde birlikte yaşıyoruz. Bu yönetimin mücadelesinden bugün ortaya çıkan sonuç, tüm Suriye ve Orta Doğu bölgesi için örnek teşkil edebilir. Yönetimimiz, Baas rejiminin politikalarına karşı çeşitli ve demokratik bir toplumsal koalisyon kurmayı başardı. Özellikle haklarından mahrum bırakılan toplumun farklı kesimleri, bugün bu yönetim sayesinde özgür ve eşit bir şekilde yaşayabiliyor. Umuyoruz ki bu konferansın sonuçları yeni bir Suriye’nin temeli olarak kabul edilir ve çözüm için bir güç haline gelir.