PKK’nin 12. Kongre kararını tarihi bir fırsat olarak değerlendiren Nacho Sánchez Amor, Meclis’in sürece dâhil olmasını ve hukukun Avrupa standartlarına göre yeniden düzenlenmesi çağrısında bulundu.
HABER MERKEZİ – Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Nacho Sánchez Amor, PKK’nin 12 Mayıs’ta duyurduğu kongre kararlarını ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın barış çağrısıyla başlayan yeni süreci Mezopotamya Ajansı’na değerlendirdi.
Amor, bu gelişmeyi “tarihi bir fırsat” olarak niteleyerek sürecin heba edilmemesi gerektiğini söyledi.
‘MECLİS SÜRECE DAHİL OLMALI’
Amor, barış sürecinin sadece siyasi aktörlerle değil, yasama organının da katılımıyla yürütülmesi gerektiğini ifade etti. “Görüşmeler kamuoyuna açık olmayabilir, ama parlamentoyu bu sürece dâhil etmeliyiz. DEM Parti bu konuda önemli bir rol üstleniyor. Herkes onların kilit bir aktör olduğunu biliyor,” dedi.
TMK ELEŞTİRİSİ: YASA DEĞİL, UYGULAMA SORUNLU
×Bu yasa, Türkiye’yi gerçek bir demokrasi olarak kabul etmemizin önündeki en büyük engellerden biri.
Amor, Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) sadece varlığı değil, özellikle siyasi davalardaki uygulama biçimiyle büyük bir sorun teşkil ettiğini belirtti. İstanbul’daki savcılık pratiğini örnek göstererek, TMK’nin belediye başkanlarından öğrencilere kadar birçok kesimi hedef aldığını söyledi.
×
‘PKK’NİN KARARI UMUT YARATTI’
Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı barış çağrısı ve PKK’nin 12 Mayıs’taki kongre kararı sonrası sürecin yeni bir evreye girdiğini belirten Amor, “Bu yeni bir fırsat penceresi ve tarihi bir imkandır. Bu karar, ülkede yeni bir umut yaratıyor. Bu fırsat heba edilmemelidir,” dedi.
‘ASKERİ GÜÇ DEĞİL, DEMOKRASİ BELİRLEYİCİ’
Amor, Türkiye’nin AB üyeliği hedefinin yalnızca jeopolitik ya da askeri güce dayanamayacağını vurguladı.
×İnsansız hava araçları üyelik getirmez. AB üyeliği demokrasiyle ilgilidir. Karadağ örneğinde olduğu gibi küçük ülkeler demokratik standartlarla daha hızlı ilerleyebilir.
‘AB DAVET EDİLİRSE SÜRECE KATKI SUNMAYA HAZIR’
Avrupa Birliği’nin sürece dâhil olup olmayacağı sorusuna Amor, şu yanıtı verdi: “AB olarak çağrılırsak sürece memnuniyetle katkı sunarız. Ancak davet olmadan müdahil olamayız. Bu Türkiye’nin iç meselesidir ve sürece hangi aktörlerin dâhil olacağına yalnızca Türkiye karar verebilir.”