Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

Sızdırılan İmralı Notlarında olan ve olmayan şeyler ne?

Akın OLGUN

 

Öcalan’ın kurduğu yeni paradigmaya ve örgüte sunduğu perspektife karşı, uzun zamandır, karşı bir kampanya yürütüldüğü malum.

Sızan, sızdırılan notlara dair de, belli çevreler, propagandanın “organize işler” kısmında, bilindik yöntemlerle faaliyetlerini sürdürüyorlar lakin bunun çok da önemli olduğu kanaatinde değilim.

Öcalan’ın 50 yıllık pozisyonu, aldığı tutum, geliştirdiği düşünceler, felsefi ve politik temelde yaptığı önermeler hem politik saha da hem de bölgede hızla karşılık bulduğu ve Kürtlere kazandırdığı açık çünkü.

Öcalan’ın, sadece Kürtlere değil, aynı zamanda hem Türklere hem de bölge halklarına kazandırma yaklaşımı da oldukça sarsıcı.

Milliyetçilik temelinde buna karşı çıkan kesimleri dahi bir yerden kıskıvrak yakalıyor diyebiliriz.

Öcalan’ın, özellikle milliyetçi tutumlara dair geliştirdiği düşünceleri, önermeleri, örgütünü bu temelde panzehir haline getirmesi, halkı faşizme, katliamlara ve kör şiddetin içine çeken vasat, sığ tutumlara karşı da koruyucu bir zırh sunuyor bence.

Eğer böyle olmasa Kobane insanlık tarihine, İŞID gericiliğine ve vahşetine karşı kazanılmış bir zafer olarak geçmez, orayı kurtaranlar “kahraman” olarak anılmazdı.

Daha da ötesi, bugün Rojava halkların bir arada yaşadığı bir yeni idari model olarak parmakla gösterilemezdi.

Açık konuşalım;

Bu kazanımı sadece askeri, idari ve politik bir alana hapsetmek, durumu basitleştirmek olacaktır.

Öcalan bu üç yaklaşımla yetinen biri olmadığı aşikâr.  Bunu konuşmalarından, yazılarından, sunduğu perspektiflerden anlayabiliyoruz. İçine doğayı, kadını, “özgür yaşam felsefesi” dediği insanı koyan ve hepsini “demokratik toplum” modelinde birleştiren, Kapitalist modernite eleştirisi üzerine inşa eden bir paradigmaya sahip ve bu anlayış disiplinini hiç terk etmediği biliniyor.

Görüşme notlarının içinde de, düşüncelerinin yapısal ruhunu bulmak mümkün. Rasyonel bir lider olan Öcalan’ın, meselelere nasıl yaklaştığını anlamak isteyenler için önemli bence sızdırılanlar.

Öcalan’ın kendi mesajlarını topluma, örgüte, kadrolara nasıl verdiğini, nasıl siyaset yaptığını anlamak açısından da kıymetli buluyorum bunu.

Benim yorumlamada “düz dünyacılar” olarak tarif ettiğim kesimlerin, bu notlar üzerinden “Öcalan’ın İsrail’den nefreti” temelli bir yaklaşımla ortalığa dökülmesine hala şaşırarak bakıyorum. Bu yaklaşımın alt metninde, Öcalan’a  “Antisemitizm” yapıştırmaya çalışan bir hinlikte yok değil hani.

Şaşırmam bu yorumlama biçimlerine değil elbette, nasıl oluyor da yıllardır bu kadar manasız kalabilmeyi başarmış olmalarına…

Öncelikle Öcalan’ın rasyonel bir lider olduğundan hareketle söylersek, İsrail’e karşı bir nefreti, gıcıklığı, travması olduğunu söylemek vasat  ve apolitik bir yorum olur. Aksine bölgesel gelişmeleri okuyarak, “İsrail’e komşu olma” fikrinden hoşlanmayan devlete ve iktidara, söylem düzeyinde, korku ve kaygılarına bir destek atma olarak görülebilir ifadeleri.

*Bu yazı Akın Olgun’un X’teki sayfasından alınmıştır.

Benzer Haberler