Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

Üç tarafı “beach”lerle çevrili Türkiye’de I

Halk denize girecek plaj bulamıyor

Üç tarafı “beach”lerle çevrili Türkiye’de I

Haziran ile birlikte Türkiye sahilleri de dolmaya başladı. Ancak halkın denize erişimi, sadece güneşli bir yaz meselesi değil; sosyal adalet, kamu hakkı ve çevre mücadelesi meselesi olarak da önem kazanıyor.

HABER MERKEZ – Türkiye, Akdeniz ve Ege Denizi’ne kıyıları ile dünya çapında ünlü olan bir tatil cenneti. Tarihi ve kültürel zenginliklerinin yanı sıra, Türkiye’nin kıyıları muhteşem plajları ile de tatilcilerin ilgisini oldukça çekiyor. Her yıl milyonlarca yabancı turist, Türkiye’nin berrak denizlerinde serinlemek ve güneşin tadını çıkarmak için bu plajları tercih ediyor. Ancak yerli turist için mesele o kadar da kolay değil

Türkiye, 577 mavi bayraklı plaj ile İspanya ve Yunanistan’ın ardından dünya üçüncüsü oldu.  Listenin zirvesinde 233 plajla Antalya yer alırken, onu Muğla (110), İzmir (64) ve Balıkesir (48) takip ediyor. Ücretsiz ve kamuya açık halk plajlarının sayısı ise hâlâ sınırlı: Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre, sadece 35 halk plajı “belediye destekli, ücretsiz” olarak hizmet veriyor.

Bu plajların bazıları Antalya, Muğla, İzmir gibi sahil kentlerinde bulunuyor. Ancak çoğu yerde durum farklı: Şezlonglar, giriş ücretleri, otel kulüpleri ve beach işletmeleri halkın kıyıdaki hareket alanını daraltıyor. 600 ila 2000 TL arasında değişen giriş ücretleri, birçok aile için plajları ulaşılmaz hale getiriyor. Plajlara giriş ücreti alınmayan ama şezlongdan duşa çeşitli hizmetler için ücret alınan yerler de bulunuyor. Kimi yerlerde ise oteller başta olmak üzere bazı büyük işletmeler, bulundukları yerlerdeki sahilleri sadece kendi müşterilerine kullandırıyor.

Peki bunların hangisi yasal, hangisi değil? Vatandaşların bu konudaki hakları ne? Denetimi kimin yapması gerekiyor? Çeşitli tüketici hakları dernekleri ve konunun uzmanı avukatlara göre “sadece denizden yararlanmak isteyen kişilerden plajlara girişte ücret alınması, yasalara tamamen aykırı”. Şezlong hizmeti karşılığı adı altında, DJ performansı hizmeti karşılığı olarak, bir ücretiz yerli içki karşılığı gibi tarife çıkarılıyor.

Sahillerin kullanımından ücret almaya yetkili tek kurum ise Kültür ve Turizm Bakanlığı. Ancak bakanlığın denetim mekanizması bu konuda işler değil. Çünkü Kültür ve Turizm bakanının kendisi oteller zinciri sahibi.

YARGITAY EMSAL KARAR VERDİ AMA…

2023’te İzmir Çeşme’de denize girmek isteyen Eşref Kaya isimli bir vatandaş bu nedenle soluğu mahkemede aldı. Ondan zorla para almaya çalıştıkları ve de hakaret ettikleri için Kaya, yetkililer ve işletme çalışanlarından şikayetçi oldu.  İşletme çalışanlarına 1 yıl 8 ay hapis cezası verildi.

Ve karar Yargıtay’a taşındı. Yargıtay’dan ise emsal karar geldi.

Yargıtay, tatil beldelerinde şezlong kiralama zorunluluğunu kaldırarak, plajlardan herkesin eşit ve serbestçe faydalanabileceğine karar verdi. Bu karar, denize girmek isteyen vatandaşlar için önemli bir hak kazanımı oldu.

Geçen hafta ise Yargıtay kararının çok da dikkate alınmadığının örneği Antalya’da yaşandı.

Antalya’nın turistik cazibe merkezlerinden Kaleiçi’nde bulunan Mermerli Plajı’nda uygulanan şezlong ücretleri, vatandaşlar ve tatilcilerden büyük tepki toplamıştı. Özellikle bayram tatili döneminde yüksek fiyatlar nedeniyle gündeme gelen tartışmalar sonrası, Antalya Valiliği fiyat düzenlemesi yaptı. Aslında ücretsiz olması gereken plajın 1000 lira olan giriş ücretini 500 liraya düşürdü.

KIYIDA HAREKETİ NE DİYOR?

2024 yazında kurulmuş olan “KIYIDA – Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı”, Türkiye genelinde 17 sahil kentinde eş zamanlı açıklamalar yaparak, kıyıların özelleştirilmesine karşı sesini duyurmuştu.

Datça, Bodrum, Fethiye gibi kentlerde örgütlenen yerel inisiyatifler, şezlongsuz güneşlenme eylemleriyle plajlardaki işgallere dikkat çekti. Hareket, “Anayasa’ya göre kıyılar halkındır. Biz sadece bu hakkı hatırlatıyoruz,” diyordu.

 

PEKİ YA HİJYEN?

Halk plajı olarak işaretlenen alanlarda bile çoğu kez işletmeler şezlonglarla tüm alanı kaplamış oluyor. Belediyelerce işletilmeyen sahillerde tuvalet, çöğ kutusu ve duş olanakları ya yetersiz ya da zaten hiç yok! Tuvaleti, duşu olmayan yerleri tercih edemeyenler mecburen beach’e geçiyor. Ortalama dört kişilik bir ailenin maliyeti 3- 6 bin lirayı buluyor.

Önemli bir diğer sorun otel inşaatları ve özel işletmelerle doğal alanların erişime kapatılmış olması.

TEK ÇÖZÜM BİR KAMU SPOTU: KIYILAR HALKIN ORTAK MALIDIR

Hem KIYIDA hem de diğer çevreci gruplar yeni halk plajlarının açılmasını, “beach-kulüp” gibi işletmelere karşı hukuki düzenlemelerin sıkılaştırılmasını, belediyelerin ücretsiz altyapı hizmetlerini artırmasını ve kıyı alanlarının halkın ortak mirası olduğunun eğitim ve medya yoluyla yaygınlaştırılmasını istiyor.

Yaz turizminin yoğunlaştığı bu günlerde sadece denize girmek değil, kamusal alanı savunmak da gündem. “Kıyılar hepimizin” diyen yurttaşlar, belediyelerden ve devletten daha fazla adım bekliyor.