Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

Ulusal Muhafızlar Sözcüsü Amir:

Süveyda’da iki seçenek vardı; ya yok olmak ya direnmek

Ulusal Muhafızlar Sözcüsü Amir:

Süveyda’da geçici Şam yönetimine bağlı güçlerin saldırılarına karşı kurulan Ulusal Muhafızlar’ın Sözcüsü Talal Amir, Süveyda halkının yok olma ile direnme arasında bir tercih yaptığını belirterek, “Direnmeyi seçtik” dedi.

Doğan CİHAN

24 Ağustos’ta Suriye’nin Süveyda bölgesinde 30 yerel grup birleşerek “El-Hers El-Wetenî (Ulusal Muhafızlar)” adıyla yeni bir oluşum kurdu. 5 binden fazla savaşçıdan oluşan bu güç, Dürzi toplumunun resmi askeri yapılanması olmayı hedefliyor. Yerel kaynaklara göre, katılımlarla birlikte savaşçı sayısı 5 bini aşmış durumda ve bu sayı her geçen gün artıyor.

Ulusal Muhafızlar Ordusu, selefi, cihatçı ve radikal gruplara karşı Süveyda’yı ve Dürzi toplumunu korumak amacıyla ortak bir hedefle kuruldu. Ordu Sözcüsü Talal Amir ile 13 Temmuz’da Süveyda’da başlayan saldırıları, ordunun kuruluş sürecini, faaliyetlerini, İsrail ile ilişkileri ve Süveyda için imzalanan Yol Haritası’nı konuştuk.

Saldırıların gölgesinde kritik adım | Dürziler, Süveyda’da ‘Öz Yönetim’ ilan etti

İKİ SEÇENEK VARDI: YA YOK OLMAK YA DİRENMEK

*13 Temmuz’da başlayan geniş çaplı saldırıları nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu saldırıların amacı neydi, sonuçları neler oldu? Bu süreçte tutumunuz ve direnişiniz nasıl şekillendi?

Süveyda halkı, modern çağın tanık olduğu en vahşi ve barbar saldırılardan birine maruz kaldı. İnsanlık tarihine kara bir leke olarak geçen bu saldırılarda, dünya sadece belgelenmiş ihlallerin küçük bir kısmını görebildi: toplu katliamlar, kurbanlara yönelik sadist işkenceler ve insan aklının sınırlarını zorlayan zulüm sahneleri.

Kadınlar, çocuklar, yaşlılar; evler, mülkler ve masum hayatlar hedef alındı. Kaçırmalar, yıkımlar ve aklı başında bir insanın tahayyül edemeyeceği görüntüler, insanlıktan nasibini almamış, gittikleri her yere ölüm ve yıkım taşıyan varlıklar tarafından gerçekleştirildi.

Bu barbarlık karşısında Süveyda halkı, varoluşlarını hedef alan bir savaşın içinde buldu kendini. Önlerinde iki seçenek vardı: ya yok olmak ya da tüm imkanlarla direnmek. Ve onlar, direnmeyi seçti.

Bugün Süveyda halkı, bireysel ve toplumsal kahramanlıklarıyla tarihe geçti. Gösterdikleri cesaret, onur ve fedakarlık; sadece kendi topraklarını ve değerlerini korumakla kalmadı, aynı zamanda diğer halklara da direnişin, insanlığın ve özgürlüğün ne demek olduğunu öğretti.

SÜVEYDA’DA İNSANİ KRİZLE İLGİLİ SON DURUM

*Saldırılardan bu yana yaklaşık iki ay geçti. Bugün Süveyda’daki genel durum nedir? Günlük yaşam nasıl ilerliyor?

Süveyda’da yaşayan her vatandaş, adaletsiz kuşatmanın yol açtığı acıların ve yardım ulaştırmadaki engellemelerin detaylarını anlatabilir. Bölge halkı, günlük ihtiyaçlarını karşılamada ve temel yaşam koşullarını sürdürmede sistematik bir mücadeleyle karşı karşıya bırakılmış durumda.

En basit örnekle, elektrik hizmeti neredeyse her gün saldırıya uğruyor. Bu saldırılar, bölgeyi kontrol altında tutan terörist yapı tarafından bahane edilerek Süveyda halkının elektriksiz bırakılmasına gerekçe yapılıyor. Bu sadece bir örnek; çünkü aynı yapı, uluslararası yardım konvoylarının geçişini engellemek için yolları kesiyor, sahte gerekçeler ve engeller uydurarak halkı sürekli baskı altında tutmaya çalışıyor.

Tüm bu zorluklara rağmen, uluslararası baskıların da yardımıyla, yaşamın temel unsurlarını korumayı başardık. Etkin tarafların desteğiyle, halkın direnci ve dayanışması sayesinde en azından yaşamsal ihtiyaçların asgari düzeyde karşılanması sağlanabiliyor.

*Süveyda’daki askeri güçlerin birleştirilerek “Ulusal Muhafız Ordusu” adı altında bir yapı oluşturulduğuna dair haberler aldık. Bu konuda nihai bir karar alındı mı? Askeri yapı nasıl şekillendirildi?

Ulusal Muhafız Gücü, Süveyda halkını temsil eden birleşik askeri yapı olarak görev yapmaktadır. Bölgede faaliyet gösteren tüm askeri güçlerin bu ordu çatısı altında birleştirilmesiyle oluşturulmuştur.

Yeni yapı, modern askeri yöntemlere dayalı olarak ve mevcut uzmanlık alanlarına göre organize edilmiştir. Ordunun yapısı, klasik askeri hiyerarşiye uygun biçimde; görev tanımlarına göre şekillendirilmiş hizmet sistemleri, birlikler ve operasyonel formasyonlardan oluşmaktadır.

GÜCÜMÜZ BÖLGENİN GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAK İÇİN YETERLİ DÜZEYDE

*Kurulan ordunun adı, gücü ve yapısı hakkında bilgi verebilir misiniz? Hangi güçlerden oluşuyor, nerede konuşlanmış durumda ve ne tür görevler üstleniyor?

Ulusal Muhafız Gücü, Süveyda’daki tüm askeri unsurların birleşimiyle oluşturulmuş kapsamlı bir yapıdır. Bu güç; subaylar, astsubaylar, erler, askeri birlik mensupları ve Süveyda halkından gönüllü savaşçılardan oluşmaktadır.

Sahip olduğu insan kaynağı, bölgenin güvenliğini sağlamak için yeterli düzeydedir. Temel görevi, Süveyda’yı ve halkını dış tehditlere karşı savunmak; aynı zamanda iç güvenliğin sağlanmasına katkı sunmak ve yerel güvenlik birimlerine destek vermektir.

Ulusal Muhafız Gücü, Süveyda’nın dört bir yanında aktif olarak konuşlanmış durumdadır ve bölgenin tamamında görev icra etmektedir.

DSG İLE ORTAK TEHDİTLERİMİZ VAR

*Bölge ülkeleriyle, özellikle İsrail ile olan ilişkilerinizin düzeyi nedir? Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ile herhangi bir bağlantınız var mı?

Şam’a bağlı silahlı grupların 13 Temmuz’da başlattığı saldırılarda bin 592 Dürzi öldürüldü. En az 817 Dürzi sivil de infaz edildi.

İsrail, bölgedeki ağırlığı ve etkisiyle önemli bir devlettir. Terör saldırılarına karşı bize destek veren, hatta bu zorlu süreçte yanımızda duran tek ülke olmuştur. İsrail ile birçok konuda ortak dosyalar, endişeler ve hedefler paylaşıyoruz.

Biz, Süveyda topraklarını savunmakla görevli bir savunma ordusuyuz. Amacımız, bölgeye istikrar getirmek ve Süveyda halkına güvenli bir yaşam sunmaktır. Bu bağlamda, bölgesel istikrarın bir parçası olduğumuza inanıyoruz.

Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ile ilişkimiz de olumlu yönde ilerlemektedir. Bölgedeki birçok konuda ortak bir vizyona sahibiz. Ortak tehditlerimiz ve ortak düşmanlarımız var: başta IŞİD olmak üzere, aşırılık ve terör örgütleriyle mücadelede aynı saftayız.

Gelecekte, DSG ve uluslararası koalisyonla ilişkilerimizi daha da geliştirmeyi hedefliyoruz. Özellikle doğu çölünde IŞİD’in kalıntılarını ortadan kaldırmak ve diğer ortak dosyalarda iş birliğini artırmak önceliklerimiz arasında.

İsrail’e olan güvenimiz büyüktür. Bu ilişki herhangi bir tarafa karşı değil; aksine, bölgedeki barış fırsatlarını güçlendirmeye yöneliktir. Bu da her iki tarafın ortak hedefidir.

SÜVEYDA NEDEN KUŞATMA ALTINDA?

*Hâlâ devam eden bir kuşatma olduğuna dair bilgiler dolaşıyor. Bu kuşatmanın gerekçesi nedir? Hangi amaçla uygulanıyor? Kuşatmanın kaldırılması için herhangi bir girişimde bulundunuz mu?

Kuşatma, yerel topluma yönelik bir baskı aracı olarak kullanılmakta ve Şam’daki yönetimin Süveyda halkını boyun eğdirmek için başvurduğu savaş yöntemlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak Süveyda halkı, iradesi ve onuruyla bu baskıların hiçbirine boyun eğmemiş; aksine, tüm bu yöntemlerin karşısında dimdik durarak kararlılığını ortaya koymuştur.

Yardım konvoylarına gelince, Ulusal Muhafız Gücü olarak bu konuda yeterli bilgiye sahip değiliz. Çünkü yardım malzemelerinin kabulü ve dağıtımı bizim sorumluluğumuzda değildir. Bu süreç, uluslararası kuruluşlar ve yerel aktörlerle koordinasyon içinde yürütülmektedir.

KENDİ KADERİNİ TAYİN HAKKI

*Son olarak, Suriye, Ürdün ve ABD arasında yapılan bir Yol Haritası Anlaşması vardı. Yüksek Komitesi Anlaşmayı reddeden bir açıklama yapmıştı. Siz bu konuda neler söyleyebilirsiniz?

Bizler, Ulusal Muhafız Gücü olarak askeri bir yapı içinde, Süveyda’yı temsil eden en yüksek otorite olan Yüksek Hukuk Komitesi’nin kararlarına bağlıyız. Muhafız Gücü komutanı da bu komitenin bir üyesidir ve halkımızın çıkarlarını korumak, güvenliğini sağlamak temel görevimizdir.

Süveyda halkı olarak, söz konusu anlaşmayı kesin bir şekilde reddediyoruz. Çünkü bu anlaşma, Şam’daki terörist otoritenin ve ona bağlı tüm örgütlerin işlediği ağır suçları küçümseyen bir yaklaşım sergilemektedir. Bu saldırılar, iki taraf arasında yaşanmış sıradan bir çatışma gibi gösterilmekte; işlenen katliamlar görmezden gelinmekte ve Süveyda halkının kendi kaderini tayin hakkı yok sayılmaktadır.

En vahim olanı ise, bu terörist yönetimin meşru bir siyasi otorite olarak tanınmasıdır. Bu nedenle biz, Süveyda halkının iradesine uygun olarak, bu anlaşmayı reddediyoruz. Bizler, halkımızın kararlarını ve çıkarlarını koruyan askeri bir güç olarak bu duruşu sürdürmeye kararlıyız.

‘Kendi kaderini belirleme hakkı’ kampanyası | Süveydalılar: Bu bizim en doğal hakkımız

Benzer Haberler