Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

İklim Yasası mı, mülksüzleştirme mi?

"Yeşil Dönüşüm" yalanı kanunla garanti altına alındı

İklim Yasası mı, mülksüzleştirme mi?

Türkiye’nin ilk İklim Yasası ‘yeşil dönüşüm’ vaadiyle Meclis’ten geçti. Ancak ekolojistlere göre bu yasa, doğayı değil piyasayı koruyor; tarım topraklarını, suyu ve meraları sermayeye açıyor. Küçük çiftçiye ceza, büyük şirketlere karbon borsası geliyor.

HABER MERKEZİ- 2 Temmuz 2025’te Meclis’te kabul edilen Türkiye’nin ilk İklim Yasası, hükümetin “2053 net sıfır emisyon hedefi” doğrultusunda tarihi bir adım olarak sunuluyor. Ancak yasa detaylı incelendiğinde, doğayı korumaktan çok ekonomik çıkarları kollayan bir çerçeve sunduğu görülüyor.

Yasa kapsamında Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kurulacak, karbon kredileri devreye girecek. Sera gazı emisyonlarını bildirmeyen işletmelere 10 milyon TL’ye, ihlale devam edenlere ise 50 milyon TL’ye kadar para cezası öngörülüyor. Ancak bu cezalar çoğunlukla büyük sanayi için pazarlık konusu, küçük üretici için ise yıkıcı bir yük.

Kanunla iklim hukukuyla ilgili, “İklim Adaleti”, “İklim Finansmanı, “Net Sıfır Emisyon”, “Adil geçiş”, “Birincil piyasa”, “Karbon Kredisi”, “Denkleştirme”, “Emisyon Ticaret Sistemi (ETS)”, “Gömülü sera gazı emisyonları”, “Gönüllü karbon piyasaları” gibi tanımlar belirleniyor.

İKLİMİ DEĞİL, SİSTEMİ KORUYAN BİR YASA

Ekolojistler ve yaşam savunucuları, yasayı “yok etme planı” olarak değerlendiriyor. Zira düzenleme ile birlikte zeytinlikler, meralar, su havzaları ve tarım alanları kamulaştırma adı altında mülksüzleştirilebilecek.

“Yeşil dönüşüm” adı altında küçük çiftçiye karbon vergisi, kota, yüksek denetim yükü getirilirken, büyük şirketler karbon piyasasında ticaret yapabilecek.

“Bu yasa, doğayı değil yatırımı güvence altına alıyor,” diyen ekolojistler, köylünün üretim dışına itileceği ve tarımın şirketleştirileceği uyarısında bulunuyor.

TARIM SEKTÖRÜ BÜYÜK TEHDİT ALTINDA

Hayvancılıktaki metan salımı gerekçe gösterilerek büyükbaş üreticilere sınırlama getirilmesi, azotlu gübre kullanımının kısıtlanması, geri dönüşüm ve su kullanımı için konulan hedeflerin küçük üreticiye maliyet yüklemesi bekleniyor. Kooperatifleşmemiş üreticiler için bürokrasi ve raporlama yükümlülükleri ayrı bir engel teşkil edecek.

Yasa ile birlikte karbon sertifikalı topraklara yönelimin artacağı, yerli üreticinin “yeşil standartları” karşılamadığı gerekçesiyle piyasadan dışlanacağı, böylece gıda egemenliğinin de el değiştireceği belirtiliyor. Ekolojistlere göre bu yasa, sadece çevre meselesi değil; aynı zamanda bir mülkiyet ve yaşam hakkı meselesi.

“SERMAYE KAZANACAK, DOĞA KAYBEDECEK”

Ekoloji hareketleri ve yaşam savunucuları yasaya karşı eylemde. “Bu yasa iklimi değil, şirketleri koruyor. Karbon borsası zenginlerin oyun alanı haline gelecek. Çiftçi ise ya ceza ödeyecek ya da toprağını terk edecek. Biz bu oyunu yutmayacağız” diyorlar.

Benzer Haberler