Faik BULUT
Suriye geçici hükümeti bir yıldan buyana özellikle sahil bölgesindeki Alevi kadınların kaçırılmalarına ya göz yumuyor ya da bir bahaneyle olayların üstünü örtmeye çalışıyor. Oysa kadınlara yönelik kaçırma, tecavüz, Sünnilerle zorla evlendirme furyası ara vermeksizin devam ediyor. Planlı bir şekilde düzenlenen propaganda hamleleriyle de kadınlara “Bu işleri gönül rızalarıyla kabul ettikleri” kamera karşısında söyletiliyor. Bu tür düzmece videolar mevcut hükümetin sorumluktan sıyrılmasına gerekçe teşkil ediyor. Kaçırılanlar kaçırılmamış da gidip gönüllü evlenmişçesine bir hava yaratılmaya çalışılıyor.
Kendi alanında ciddi araştırmalarıyla ön plana çıkan The Cradle.com’un Arapça servisi muhabirlerinin ulaştığı mağdur kadınlardan Mira, Lana, Nağme ve May’ın ifadeleri ise bize tam tersini anlatıyor. Onlara göre kamera karşısında baskıyla alınan zoraki söylenmiş ifadeler hem hakikatin üstünü örtüyor hem de izleyiciyi yanıltıyor. Nitekim çarpıtılmış bu ifadelere dayanarak Levant 24 adlı tv kanalında kamuoyuna açıklama yapan İçişleri Bakanlığı sözcüleri gerçekleşen tüm hadiseleri hükümet yanlısı bu kanalda yalanlayabiliyor.
Bakanlık sözüm ona soruşturduğu 42 kaçırma ve zorla evlendirme olayının sonucunda sadece birini doğrularken diğerlerini inkâr ediyor. Buna karşılık yerli yabancı basınla insan hakları kuruluşlarının ele alıp incelediği olaylar tam tersini ortaya seriyor ve Alevi kadınlara yönelik bu tür saldırıların giderek artan bir eğilim haline geldiğini ispatlıyor. BM İnsan hakları komisyonu, Reuters haber ajansı, Uluslararası Af Örgütü, Spectator dergisi ve the Cradle sitesinin ispatlı-kanıtlı raporları da hükümet yetkililerini yalanlayarak olayların gerçekliğini gösteriyor.
Konuya ilişkin anlatımlar
Mira’nın başına gelenler:
“Hükümet yanlısı Levant 24 kanalına kalırsa, benim burada anlattıklarım da düzmece ve yalan olmalı. Ben Hums’a bağlı El Mahtabiye kırsal kesiminde yaşıyordum. Sonradan şehre göçtüm. Okumak için oradaki bir enstitüye kaydolmak istedim. Okul müdiresi eşime telefon edip imtihana girmem gerektiğini iletti. Babamla birlikte okula gittiğimizde güvenlik görevlisi beni içeri aldı ama babamı bırakmadı.
Dışarı çıkmak istedim, izin vermediler. Müdirenin çağrısıyla okula gelen bazı silahlı kişiler bileğimden tutup yerlerde sürükleyerek beni okuldan çıkardılar. Hiç tanımadığım bir erkeğin karşısına götürüp ‘Bununla nikâhlanacaksın, o artık senin kocan!’ dediler. Benden haber alamayınca kaybolduğumu sanan babam fotoğrafımı yakın ve uzak çevresiyle paylaşarak beni aramaya başlamış.
Sonunda benzerlerim gibi benim de kaçırıldığımı anlayarak resmi makamlara başvurmuşlar. Yerli ve yabancı basının da olayın üzerinde durması sonucu resmi çevreler bir açıklama yapmak zorunda kalmış. Sorunu tamamen tersyüz ederek gönüllü bir evlenme hadisesi olarak göstermeye çalışmışlar.”
İşin garip tarafı şu ki; Suriye resmi televizyonu 9 Mayıs’ta Mira’nın kaldığı eve gidip kendisiyle röportaj yapmış, televizyonda yayınladıkları videoya göre meğer Mira aile baskısından kaçıp sevdiği Sünni gençle nikâhlanmış. Neyse ki Mira’nın çekimler sırasında ne kadar tedirgin ve korkulu tavırlar sergilediğini gizleyememişler.
Arap Feminist Hareketi sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımında Mira’nın videodaki görüntüsünde bileklerinde darp izleri bulunduğuna ve beden diliyle imdat istediğine dikkat çekmişti.
Lana’nın anlattıkları:
“30 Mayıs tarihli videoyu çektiklerinde henüz 16 yaşındaydım. Karşımda kimse yoktu, selfi üzerinden konuştum. Beni de Sünni bir gençle evlenmek için evden kaçan bir kız olarak gösterdiler. Bana ezberletilen cümleler şunlardı: ‘Kaçırıldığım konusundaki tüm söylenenler gerçek dışıdır. Tehdit ve baskı altında kalmadan diyorum ki ben sevdiğime gönüllü vardım.’ Bunları seyreden annem Azize ise kaçırıldığım konusunda ısrar ediyormuş. Çünkü çekim sırasında yüzümdeki morluklar apaçık görünüyordu, annem de bunları görmüş.”
Lana’ya ait bu görüntü annesine gönderilerek kendisinden büyük miktarda fidye de istenmiş.
Lana’nın arkadaşları ile konuşan the Cradle sitesi muhabiri şunları aktarıyor: “16 yaşındaki bir kızın Sünni bir gençle kaçıp evlenmesi hiç makul değil. O hayat dolu bir kızdı, liseyi bitirdikten sonra Almanya’da eğitim almak istiyordu. Varlıklı bir aileye sahipti. Mutena bir semtteki konaklarında yaşıyordu. Zaten kaçıranların gönderdiği fotoğraflarda başına siyah bir örtü takılıydı. Yüzündeki morluklar ve darp izleri apaçık görünüyordu.”
Kevork Almassian’ın hesabında Lana’nın kaçırılmadan önceki fotoğrafıyla, video çekimi sırasındaki görüntüsü yan yana konulduğunda başına gelenler son derece barizdi.
“In Julani’s Syria, militants kidnapped sixteen-year-old Lana Ahmad on March 25. Recently, they sent a photo of her showing visible bruises on her face and demanded a large ransom from her mother.”
May’ın trajik serüveni:
40 yaşındaki kadın öğretmen May Lazkiye’de dişçiye giderken 21 Haziran’da kaçırılmıştı. İki gün sonra çocuklarının sosyal medyadaki paylaşımlarıyla olay duyuldu. Şöyle deniliyordu: “Annemiz galiba kaçırıldı. Her kimseniz lütfen eziyet etmeden annemizi bize geri gönderin.”
Birkaç gün sonra yayınlanıp paylaşılan görüntüsünde May bir odada tesettürlü bir biçimde oturuyor; arkasından gelen bir erkek sesi kadına soruyor: “Sen kaybolmadın ve kaçırılmadın, değil mi?” Yüz ifadesi gayet gergin ve üzgün olan kadın da “Aynen öyle!” diyor.
Suriye Demokratik Platformu bu çağrı üzerine bir bildiri yayınlayarak; “May’ın kaçırılması olayı ne ilk ne de sondur. Alevi kadınları halen kaçırılma veya tecavüze uğrama tehdidi altındadır. Tekfirci kesimler mezhepçi terör faaliyetlerine son vermedikçe bu tür olaylar nihayete eremeyecektir…” dedi.
Nağme’nin kaçırılıp evlendirilmesi:
Azat Ebu Selim isimli Suriyeli Kürdün paylaşımı Alevi genç kız Nağme’nin cihatçı militanlarca kaçırılıp 60 yaşındaki Sünni bir erkekle zorla nikâhlandırıldığını ve Lübnan’a götürüldüğünü anlatıyor. Video kaydında tesettürlü ve başörtülü çekimi gösterilen Nağme, “kaçırıldığını söylersen aileni katlederiz” diye tehdit ediliyor.
“Alawite girl, Nagham Issa, was kidnapped by HTS lslamists and sold to a 60 years old man,who trafficked her to Lebanon! They threatened to kill her family if she didn’t record a video where she states that she isn’t kidnapped and forced to wear Hijab!”
Hadi Nasrallah, alaycı bin dille başka bir trajik olayı anlatıyor: “Suriyeli azınlık kadınlarını kaçırıp köle ve cariye olarak kullanan HTŞ VE IŞİD cihatçılarının son yalanlarından biri de şudur: Hamza, Lubna ve Lana isimli 3 genç kardeşe ek olarak kaçırılan 70 kadar Alevi çocuğu, sözde kendi ailelerinin katilleri olan cihatçı militanlara aşık oldukları için evden kaçıp militanlara sığınmışlar!”
@HadiNasrallah
Hamza, Lubna, and Lana Hammoud, 3 young Alawite siblings were kidnapped by HTŞ terrorists in Syria. According to the Joulani regime and its supporters, they and 70+ other abducted girls all ran off to marry their jihadist captors who massacred their loved ones. Very believable!
Kadınları kaçırma, cariye olarak kullanma ve seks kölesi olarak satma ve zorla evlendirme olayları hususunda Suriye hükümeti veya görevlileri istedikleri kadar yemin billah ederek yalanlama yoluna gitsinler, elde edilen bilgi ve belgeler bunun tersini göstermektedir. Bu mesele sıradan bir kaçırma olayı değil; ülkedeki azınlıklara yönelik imha operasyonudur.
Alevilerin protestosu ve son uyarısı
Londra merkezli Chatham House isimli dünyaca ünlü kuruluşta araştırma görevlisi olarak çalışan Hayed Hayed, El Mecelle dergisinin 1 Aralık 2025 tarihli nüshasında kaçırma-zorla evlendirme olaylarının Alevilerle ilgili bölümünü ele aldı.
“Lazkiye, Tartus, Hums ve Hama bölgelerinde yaşayan Aleviler kendilerine yönelik mezhepsel ayrımcılık ve imha operasyonlarını protesto etmek için 25 Kasım 2025 tarihinde bir gösteri yaptılar. Katılım sınırlı olmakla birlikte siyasi ve sosyal anlamı büyüktü. Geçici Şam hükümetinin tahakkümü altına alınmış Alevi toplumunun dışarıya dönük haykırışını, çığlığını ve medet uman sesini yansıtmaktaydı.
Katılanların talepleri sadece huzur, asayiş, güvenlik, insanca muamele ve eşitlik değildi. Aynı zamanda devlet-hükümet adına faaliyet gösteren kolluk kuvvetlerinin Alevi toplumuna yönelik ayrımcı bakışı ve kötü muamelesine karşı çıkmaktı. Olup bitenler Alevilere duyulan mezhepçi zihniyetin reva görüp başvurduğu nefret ile şiddetin gerçekleşmiş haliydi.
Böyle bir toplu protesto iki şeye delalet etmekteydi:
1-Şam hükümeti gerçekleri bilmeli ve yönetim aygıtlarına çeki düzen vermelidir.
2-Protesto, ezilen ve mağdur edilen Aleviler başta olmak üzere diğer dini ve etnik azınlıkların Şam yönetimine yönelik son uyarısıdır.”
Kısacası Colani yönetimine “Bu hususta iyi şeyler yaptın yaptın, yoksa…” denilerek gözdağı verilmek istenmektedir.



