Fikret Başkaya
Siz hiçbir siyasetçinin, gazetecinin, “konunun uzmanının”, kendilerinin ve başkalarının aydın dediklerinin ağzından ‘kapitalizm, emperyalizm, kolonyalizm, sömürü’… kavramlarının çıktığını duydunuz mu? Şeyleri adıyla çağırmamak bir yalan söyleme yöntemi değil midir? Neden şeyleri, olguları adıyla çağırmaya cüret edilmiyor? Mesela bu ülkede nüfusun süper zengin %1’i (büyük hırsızlar) milli gelirin %23,9”una, en zengin%10’ da %55,6 sına el koyarken, neden %50 yoksul kesime sadece %14,1 düşüyor? Neden doğa yağma ve talanı sorun edilmiyor… Burası tarımın keşfedildiği yer ama insanlar yeterli gıdaya ulaşamıyor… Üstelik yedikleriyle zehirleniyor… 1923- 1924 yıllarında 40 bin kişi yediklerinden zehirlenmiş… Bundan büyük skandal olur mu, bu utanılacak bir durum değil mi… Başka gezegenlerden birinin yolu buraya çıksaydı, herhalde bu ülkeyi nasıl bu hale getirdiniz, bu kadar saçmalığı, bu kadar akılsızlığı nasıl başardınız derdi…
Doğa tahribatı almış başını gidiyor, yaşamın temeli hızla aşındırılıyor ve bu konuda kayda değer hiçbir şey yapılmıyor… Artık bu ülke bir soyguncu çetesi tarafından rehin alınmış durumda… Sömürü, yağma ve talan insan havsalasını zorlayacak boyutlarda, lâkin siyasetçiler ve ‘uzmanlar’ başka dili konuşuyor… ‘Ekonomi büyüyecek, sorunlar çözülecek’ diyorlar… Eğer ekonomik büyüme çözüm olsaydı, onca zamanda, onca büyümeden sonra Türkiye bugün bu sefil durumda olur muydu? Söz konusu olan bir yenilgi tuzağına hapsolmak değil mi… Bu hesapta bir yanlış yok mu? Kapitalizm dahilinde büyüme sermayenin büyümesidir… Kapitalizmin her ileri aşaması daha çok sömürü, daha çok yağma ve talan, daha çok yoksulluk ve sefalet, daha çok doğa tahribatı demektir…



