Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

Milyon euroluk transferler ve maaşlar… |

Kulüplerin bütçeleri ne kadar şeffaf, adil oyun mümkün mü?

Milyon euroluk transferler ve maaşlar… |

Türkiye’de futbol sezonu yeniden başladı. Tribünler dolu, ekranlarda transfer haberleri peş peşe sıralanıyor. Manşetler tanıdık: “Türkiye tarihinin en pahalı transferi”, “Süper yıldız geliyor”, “75 milyon euroluk imza.” Kulüpler milyon euroluk bonservisler ve astronomik maaşlarla gündeme geliyor. Ancak bu rakamların parıltısının ardında çok daha çelişkili bir tablo var.

Çağdaş KAPLAN

Bir yanda gelirleri giderlerini karşılamayan, borç yüküyle ayakta durmaya çalışan kulüpler; diğer yanda ise ülkede hızla artan enflasyon ve derinleşen ekonomik kriz. Halk günlük yaşamını sürdürmekte zorlanırken, her transfer döneminde dudak uçuklatan rakamlar üzerinden yürüyen bir “şov” izliyoruz. Ekranlara aynı gün içinde “rekor bonservis” haberleri düşüyor.

Üstelik büyük kulüpler arasında milyon euroluk transfer rekabeti sürerken sahadaki futbol kalitesinin arttığı da pek söylenemez. Avrupa’da da varlık gösterilemiyor.

Peki bu astronomik rakamlar ne anlama geliyor? Kulüpler kasalarında olmayan bu parayı hangi kaynaklarla karşılıyor? Kamu bankaları üzerinden açılan krediler, kaynağı belirsiz sponsorluklar ve borçlanma mekanizmaları futbol ekonomisini nasıl şekillendiriyor? Türkiye ağır bir ekonomik krizin ortasındayken, futboldaki bu milyonerler geçidi toplumsal gerçeklik açısından nasıl okunmalı?

Tüm bu soruların yanıtını futbola dair politik ve sosyolojik boyutları görünür kılmayı amaçlayan yazılarıyla bilinen spor yazarı Zeyno Bayramoğlu ile konuştuk.

 *“Milyon euroluk transferler”, “Türkiye tarihinin en pahalı transferi” gibi haberlerle lig başladı. Peki ülkede ekonomik durum ortadayken kulüpler bu parayı nereden buluyor?

Türkiye’de kulüplerin milyon euroluk transfer yapabilmesi, ülkedeki ekonomik krizle açıkça çelişiyor. Bu paranın kaynağı kulüplerin kasası değil; borçla, kamu bankaları üzerinden açılan kredilerle ve çoğu zaman kaynağı belirsiz sponsorluklarla finanse ediliyor. Yani aslında kulüpler bugünü kurtarmak için geleceğini ipotek altına alıyor. Bir yandan da siyaset, futbolu kitleler üzerindeki etkisi nedeniyle destekliyor; gizli yatırımcıların ve kayıt dışı paranın girdiği bir alana dönüşüyor. O yüzden mesele “parayı nereden buluyorlar” değil, bu paranın ne kadarının şeffaf olduğu sorusu.

Örneğin halka açık Galatasaray Sportif A.Ş.’nin 2023–24 sezonu bilançosu (1)bize çok şey söylüyor:

• Gelir: 7,95 milyar TL
• Satışların maliyeti: 7,65 milyar TL
• Operasyonel açık: yaklaşık 300 milyon TL
• Esas faaliyet zararı: –1,50 milyar TL
• Net dönem kârı: 2,78 milyar TL

Kısacası kulüp esas faaliyetlerinden zarar ederken, finansal ve muhasebe kalemleri sayesinde kâr yazar hale geliyor. Peki bu fark nasıl kapatıldı? İşte tam burada offshore şirketler, kaynağı belirsiz sponsorluklar, tırnak içinde kara para ve kamu bankası kredileri devreye giriyor. Açık görünürde kapanıyor ama paranın kendisi ortada yok.

Anadolu kulüplerinde de durum farklı değil. Çoğu kulüp belediye iştirakleri üzerinden kaynak buluyor. Resmî kayıtlarda sponsorluk veya isim hakkı olarak görünen bu paraların önemli bir bölümü ya hiç raporlanmıyor ya da farklı kalemlerde kayboluyor. Futbol böylece, hem merkezi iktidarın hem de yerel idarelerin eliyle, kaynağı belirsiz paranın dolaşım alanına dönüşüyor.

PARANIN İZİNİ SÜRMEK MÜMKÜN DEĞİL

*Kulüplerin bütçesini denetleyebilecek bir mekanizma var mı?

Kağıt üzerinde var. TFF’nin lisans kuralları, UEFA’nın Finansal Fair Play (güncel adıyla Kulüp Lisanslama ve Finansal Sürdürülebilirlik) denetimleri ve halka açık olan kulüpler için Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) düzenlemeleri.(2)

Ancak püf noktası şu: SPK’ya bildirilen veriler sınırlı. Halka açık spor şirketleri her yıl bağımsız denetimden geçmiş bilanço, gelir-gider tablosu ve faaliyet raporu açıklamak zorunda. Yani forma geliri, yayın geliri, bilet geliri, transfer satışları gibi kalemler tabloda yer alıyor. Fakat paranın kaynağını (nihai faydalanıcı/UBO) veya yatırımcının kim olduğunu açıklamak zorunda değiller. Bir sponsorluk anlaşması yapılınca “şu firmadan şu kadar gelir” yazılır; o firmanın arkasındaki ortaklık yapısı, offshore bağlantısı ya da politik ilişki ise sorgulanmaz.

Sonuç: kâğıt üzerinde her şey var ama paranın izini sürmek mümkün değil. Offshore şirketler, kaynağı belirsiz fonlar ve belediye iştiraklerinden gelen kaynaklar raporlarda sadece “sponsorluk geliri” olarak görünür. SPK defterin doğruluğuna bakar; fakat “bu para nereden geliyor?” sorusu sistemin kör noktasında kalır.

GİZLİ YATIRIMCILAR

*Sponsorluk gelirlerinin bir bölümünün açık kaynaklardan değil, gizli yatırımcılardan geldiği söyleniyor. Kim bu gizli yatırımcılar, bu mekanizma nasıl işliyor?

“Gizli yatırımcı” çoğunlukla nihai faydalanıcısı görünmeyen (UBO’su kapalı) şirketler, offshore yapılar ve kamu ihaleleriyle güçlenmiş grupların dolaylı katkılarıdır. Mekanizma basittir: forma, saha içi reklamı ya da stat isim hakkı piyasa üstü bedelle imzalanır; para şirket katmanları arasında dolaştırılarak kaynağı belirsizleştirilir. Kulüp kasasına “sponsorluk geliri” olarak girer ama şeffaflık ortadan kalkar. Futbol bu yolla, siyasete yakın sermaye için bir “itibar aklama” alanına dönüşür.

UZUN VADELİ BİR OYUN MODELİ KURMAK YERİNE VİTRİN TRANSFERLERİ VAR

Büyük kulüpler arasında milyon euroluk transfer rekabeti sürerken sahadaki futbol kalitesi artmıyor; Avrupa’da da varlık gösterilemiyor. Neden?

Çünkü para, planın yerine geçiyor. Yönetimler seçim baskısıyla uzun vadeli oyun modeli kurmak yerine kısa vadeli vitrin transferlerine yöneliyor. Scouting zayıf; teknik direktörler sık değişiyor; pahalı parçalar uyumlu bir bütün olamıyor. Tempo ve fiziksel kalite farkı da cabası. Futbol bizde bir oyun kültürü olmaktan çıkıp PR ve siyaset gösterisine dönüşüyor.

*Devasa bütçelerin bir kısmı altyapıya ayrılsa ligde nasıl bir tablo ortaya çıkar?

Bugün kulüpler bütçelerinin yalnızca %3–5’ini altyapıya ayırıyor; Avrupa’da bu oran %10–15. Altyapı payı artırılırsa 5–10 yıl içinde iki sonuç doğar: yabancıya bağımlılık azalır, maaş enflasyonu düşer; ihraç edilen oyunculardan düzenli gelir doğar. Ajax ve Benfica örneklerinde görüldüğü gibi bu, hem finansal hem sportif istikrar sağlar.

*Bu durumun sorumlusu kim: teknik direktörler, futbolcular, yoksa kulüp yönetimleri mi?

Sorumluluk zincir halinde ama ilk halka yönetimlerdir. Stratejisiz transfer politikaları, kısa vadeli hesaplar ve şeffaf olmayan mali yönetim futbolu kırılganlaştırır. Teknik direktörler bu baskı altında uzun vadeli kadro kuramaz; futbolcuların profesyonel disiplini de zayıflar. Asıl sorun kurumsal yönetim eksikliğidir.

*Türkiye futbolunun gerçek anlamda kalite kazanması için hangi yapısal değişikliklere ihtiyaç var?

  • Yerli “mali denge kuralı”: Gelirini aşan harcamaya otomatik puan/saha/transfer yaptırımı.
    • Menajer/komisyon şeffaflığı ve tavanı: Tüm aracılık ücretleri kamuya açık.
    • Hakemlikte kurumsal bağımsızlık: Atama/terfi sisteminin siyasetten ve kulüplerden izolasyonu; VAR karar gerekçelerinin yayımlanması.
    • UBO zorunluluğu ve sponsorluk şeffaflığı: Kaynağı açıklanmayan sözleşmeler geçersiz sayılmalı.
    • Altyapı ve antrenör standardı: Lisans yükseltme ve veri-taktik eğitimi zorunlu.
    • Kulüp içi demokrasi: Üye ve taraftarın bütçe-strateji üzerinde denetimli katılımı.
MEVCUT TABLODA TRİBÜN DE SİYASETİN VE PARANIN GÖLGESİNDE

*Peki tribünler? Onlar gerçekten kaliteli futbol mu istiyor, yoksa pahalı transfer şovu mu?

Tribünler bir aynadır; ne gösterirsen onu büyütür. Medya ve kulüpler “yıldız”ı parlatırsa, taraftar da onu ister. Ama aynı tribün, sahada mücadele eden ve aidiyet duygusu taşıyan kolektif oyunu da bağrına basar. Sorun şu: sermaye akışı yönetime yakın tribün gruplarına da aktarılır ve bu gruplar, tribünün tamamını şekillendirebilir. Yani tribünler de bağımsız değildir; bir grup taraftarın sesi çoğu zaman yönetimin istediği yönde çıkar. Taraftar gerçekten “katılımcı yurttaş” olarak konumlandırılsa, transfer şovundan oyun kültürüne doğru kalıcı bir yönelim mümkün olurdu; mevcut tabloda ise tribün de siyasetin ve paranın gölgesindedir.

*Medya futbolu nasıl yönlendiriyor? Bu tablodaki payı nedir?

Türkiye spor medyasının büyük kısmı transfer odaklıdır. “Kim geldi, kim gidiyor?” manşetleri reyting getirir; teknik-taktik ve finansal analizler geri plana itilir. Reklam ve sponsorluk ilişkileri güçlü olduğunda, kulüplerin mali yapısı üzerine eleştirel habercilik zayıflar. Böylece taraftarın odağı oyundan pazarlama gösterisine kayar; bu yapı adil oyun ihtimalini sürekli zedeler.

*Bunca para ve siyasi etki arasında, adil oyun mümkün mü?

Hayır, bu koşullarda adil oyun mümkün değil. Futbol yalnızca sahada oynanmıyor; borçla şişirilmiş bütçeler, siyasetin kulüpler üzerindeki etkisi, sermaye ve medya baskısı; hakem kararlarından tribünlerin şekillenmesine kadar her şeyi belirliyor. Futbolun gerçekten adil olabilmesi için önce siyasetten ve kaynağı belirsiz paradan arındırılması gerekir; mevcut yapıda bu ihtimal yoktur.

×ZEYNO BAYRAMOĞLU KİMDİR ?

Zeyno Bayramoğlu, futbola yalnızca bir oyun olarak değil, toplumsal ve politik bir alan olarak yaklaşan yazılar kaleme aldı. Daha önce Gazete Duvar ve Yeni Yaşam Gazetesi gibi medya kuruluşlarında yazıları yayımlandı. Bayramoğlu, Taraf-Der’in kurucularından olup, Passolig karşıtı mücadelenin içinde yer aldı. Yazılarında futbolun endüstrileşmesine, taraftar kültürüne, cinsiyetçilik ve erkek egemenliğine karşı kadın taraftarların mücadelesine, tribünlerin politik gücüne ve alternatif futbol deneyimlerine odaklanır. Futbola dair politik ve sosyolojik boyutları görünür kılmayı amaçlamış, kaleme aldığı yazılarda futbolun devrimci, kolektif ve insani yanını vurgulamıştır.


Kaynakça

(1) Galatasaray Sportif A.Ş. – Faaliyet Raporu ve Bağımsız Denetim (01.06.2023–31.05.2024): https://galatasaray.blob.core.windows.net/files/sportif2024/GALATASARAY%20SPORT_F%20-%2031.05.2024%20-%20SPK%20-%20KONSOL_DE%20-%20TR%20(%5F_mzal_%5F).pdf

Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP) – GSRAY duyuruları ve finansal tablolar: https://www.kap.org.tr

(2) Sermaye Piyasası Kurulu – Finansal Raporlama Tebliği (Seri: II-14.1) ve ilgili düzenlemeler: https://www.spk.gov.tr

  • Türkiye Futbol Federasyonu – Kulüp Lisans Talimatı: https://www.tff.org
  • UEFA – Kulüp Lisanslama ve Finansal Sürdürülebilirlik (eski FFP) düzenlemeleri: https://www.uefa.com

Benzer Haberler